|
"Et tüketmek" ve hayvan sevgisi

Gazetelerde veya internette siz de karşılaşmışsınızdır muhakkak; hayvan haklarını savunan AnimaNaturalis adlı örgüt vejetaryenliği özendirmek için Barcelona''da katedralin önünde bir eylem gerçekleştirmiş. Bir kadın aktivist dev bir tabak içinde çıplak yatıyor. Tabağa buharda pişmiş sebzeleri hatırlatan bir iki şey de yerleştirilmiş. Ve tabii tabağın sağında ve solunda birer çatal ve bıçak...

Belli ki eylemciler "Tabağında tüketilmeyi bekleyen et senin gibi bir canlıya ait, düşünmeden eline çatal-bıçağı alma!" demek isterler.

Konu şöyle bir soru ile özetlenebilir: "Et yemekten zevk almakla hayvan sevgisi uzlaşır mı?"

Bir hafta önce bu "özet"in tartışıldığı birkaç sayfalık bir araştırma ve buna gelen onlarca sayfa okur yorumuna göz atma fırsatı da buldum.

Konu-soru gerçekten de önemli ve ciddi. Fransa''daki evlerin aşağı yukarı %50''si, ABD''de ise %60''tan fazlasında bir ya da daha fazla hayvan besleniyormuş. Bu hayvanlar (ailelerin bu üyelerinden"hayvan" diye söz etmek de birçoğunu incitebilir!) besleniyor, muntazaman veterinere götürülüyor, kendileriyle konuşuluyor ve tabii kaybedildiklerinde de büyük bir üzüntüye neden oluyorlar.

Ama vejetaryenleri dışarıda bırakacak olursak insanoğlunun çok büyük kısmı -imkân bulursa tabii- et tüketmekten geri durmuyor.

Biraz önce sözünü ettiğim okur yorumlarının büyük bölümü tahmin ettiğiniz gibi et tüketmeyenlerin kaleminden çıkmıştı ve bunların yine büyük bölümü kasaplar ya da et reyonlarından tabağımıza gelen etlerin insan gibi acı çeken özellikle memeli hayvanlardan geldiğini hatırlatıyordu. Evet, neşeli sofralarımızda tükettiğimiz etlerin kaynağının "acı çekerek" öldürülen hayvanlar olduğunu hatırlatan yorumlardı bunlar.

Yine biraz önce sözünü ettiğim araştırmanın sonuçlarına göre, et tüketen insanların nazarında bazı hayvanlar arasında daha çok veya daha az "akıllı-duygulu" olduklarından itibaren bir sınıflama yapmak da mümkündü.

Birkaç okur mektubu "et tüketimi"ne ilişkin bazı dillerin farklı bir söz hazinesi olduğunu da hatırlatıyordu. Yani bazı dillerde kasaba girip "Bir kilo kuzu ver" demek geçerliyken bazı dillerde tüketilen "kuzu eti" ile otlamakta olan kuzu ayrı sözcüklerle adlandırılıyordu. (Biliyorsunuz, Türkçemiz ilk sınıfa giriyor; "bir kilo kuzu", "yarım kilo dana" diyoruz biz, doğrudan otlayan hayvanlara işaret ederek yani!)

Sözünü ettiğim okur yorumları içinde bazıları ise, sadece hayvanların değil, onlar kadar olmasa da bitkilerin de "acıya duyarlı" olduğunu iddia ediyordu. Bu fasıla ilişkin klavyenin başına geçen mizah sever bir okur da "Ne tüketelim o zaman, taş mı yiyelim?" diye soruyordu.

Bütün bu konular yeni değil tabii ki... Kim bilir ne zamandan beri konuşulan-tartışılan konular. Ama doğrusu, bu konular etrafında ciddi olarak tartışabilmek de -bir toplum için- hoş bir şey... (Allahın her günü "Ergenekon" ve "Şike" dosyalarıyla yatıp kalkmak fazla sıkıcı değil mi!) Bu konuların da ciddi olarak tartışılıyor olmasının bir toplum için önemli bir zenginlik olduğunu söyleyebiliriz.

Şimdi de konuya arkasından dolanıp gelmek için yakın zamanda elime ulaşan bir okur mektubundan söz edeceğim. Geçen haftalarda yayımladığım bir yazıda "geniş daire" olarak "hümanizm"i önerdiğimde bir okur mektubu (Şükrü Kaya) bana şu hatırlatmayı yapıyordu: "Hümanizme zannımca dinin yerine ikame edilmeye çalışılan bir akımdır. ''Human'' kökünden geliyor olması İslam''dan ve Müslümanlıktan daha büyük bir daireye tekabül ettiğini kat''iyyen göstermez. İslamlık içinde insan, hayvanat, nebatat ve bilumum varlığa kendi fıtratlarına uygun biçimde yer vardır ve bunların tümünü en mükemmel tarzda teşmil etmiştir. Bu manada, en büyük daire İslamdır."

Okuruma verdiğim cevapta, tezimde ısrarlı olduğumu ama önümdeki mektubu da çok sevdiğimi yazmıştım.

Geçen yıllardaki Kurban Bayramlarının birkaçında "Kurban" olgusu üzerine bir şeyler yayımlamıştım. Ama bugün -o gün yazdıklarımı saklı tutarak- aktardığım okur mektubunun teşvikiyle konu hakkında yarınki yazıda birkaç bir şey daha söylemek istiyorum.

12 лет назад
"Et tüketmek" ve hayvan sevgisi
Faiz haram, borcu tam ödemek farzdır
Kara dinlilerle milletin savaşı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar