|
"TRT Şeş"; Gülünç bir tarihin gecikmiş sonu

Biliyorsunuz, "TRT Şeş"e ulaşan sürecin bir eski bir de yakın tarihi var. Anayasalar, yasalar ve yönetmeliklerle çerçevesi çizilip pratiğe dökülmüş uzun, hak-hukuk tanımayan ve de mal olduğu acıları paranteze alarak söyleyecek olursak gülünç bir tarih bu. Bir devletin gönüllü olarak bu kadar yükün altına girebildiği gerçekten bir muammadır.

İsterseniz nispeten "uzak tarih"i atlayıp –aslında o da atlanmaması, hatta arada bir hatırlanması gereken şanlı bir sayfadır ama– doğrudan "yakın tarih"e şöyle bir göz atalım.

Ancak daha önce, sürecin gülünçlüğüne ilişkin şu birkaç hikayeyi sizin de kaçırmamanızı istiyorum.

Mesela, Şeyhmuz Diken''in Bianet''te yayımlanan ama benim Ayşe Hür''ün Taraf''taki o güzel tarih yazıları aracılığıyla haberdar olduğum "Pardon Türkçe konuşabilir miyim?" başlıklı denemesinden bir bölüm:

"Yine Kürtçe konuşmanın yasak olduğu yıllar. Etraftan duyulacak tonda seslendirilecek her Kürtçe kelime için vatandaş ceza ödemek zorunda. İspiyoncular çarşıda pazarda cirit atıyor. Adamın evinde çocuklar aç. Fırına gidip ekmek almak lazım. Ama ekmeği istemek için de birkaç kelime Türkçe sözcük bilmek gerek. Adam çaresiz, Fırıncının karşısında ve ''Ka nane kî bi Tirkî bide'' diyor. Fırıncı arif adam, halden anlar biri. ''Ha ji tere nane kî bi Tirkî'' diye cevap veriyor. Konuşmanın tercümesi şu: ''Bana Türkçe bir ekmek ver.'' ''Al sana Türkçe bir ekmek.'' "

Hikayenin geçtiği dönemi unutmayalım: Tek parti dönemi.

S. Adnan Turan anlatıyor:

"Yaşadığım kentte Cumhuriyet Kitap Kulübü Temsilciliği sıfatıyla kitap satışı ile iştigal ediyordum. (...) O sıralar bölgede konserler veren sanatçı Bilgesu Erenus ile irtibata geçtim. Bir konseri de ilçemizde verebilmesi için kendisinden istekte bulunduk. Bizim davetimizi kabul etti ve 20 Mayıs 1989 tarihinde de bu geceyi düzenledik. Verilen konserde Kürtçe türküler de okunmaya başladı. Bunun üzerine ''yoğun güvenlik önlemi'' almış bulunan ilgili masanın görevlileri anında müdahalede bulundular. (...) 24 Mayıs 1989 tarihinde de hakkımızda bir iddianame hazırlandı. İddianamenin dayanağı 2932 sayılı yasa (1983 tarihli ''Türkçeden Başka Dillerde Yapılacak yayınlar Hakkında Kanun'') idi. ''2932 S.K.''un 3. maddesinde Türk vatandaşlarının ana dilinin Türkçe olduğu, başka dillerin ana dili olarak kullanılmasına ve yayılmasına yönelik her türlü faaliyetin yasak olduğu belirtilmektedir. Olay günü sanıkların düzenlemiş oldukları konserde sanık Bilgesu Erenu''un Kürtçe şarkı söyleyerek Türkçeden başka bir dilin yayılmasına yönelik faaliyette bulunduğu, sanık organizatörün de sanık ile birlikte bu suçu işledikleri, bant çözümü 20. 05. 1989 tarihli tutanak, sanıkların beyanları ve evrak kapsamından anlaşılmış bulunduğundan; 2932 S.K.''un 4/b maddesi gereğince karar verilmesi kamu adına'' iddia ve talip ediliyordu."

Görüyorsunuz, daha doğrusu şahitsiniz; Bu hatıraların çizdiği manzaralar bir takım insan hakları sözleşmelerinden bahisle-hareketle yaklaşılacak, anlaşılacak, hakkında hüküm verilecek türden değildir. Bunun adının başka bir şey olması gerekiyor. "Sözleşmeler"den filan çok hem de çoook uzağız; bunun adı "Doğu Despotizmi" olmadığı gibi "otoriter devlet" de değil. Bu bambaşka bir şey. Bu bir kabûs, bu ancak çılgın bir ütopistin işi. Belki de (belki de diyorum çünkü tam olarak o da değil sanki) bunun adı "totaliter sistem".

"...başka dillerin ana dili olarak kullanılmasına ve yayılmasına yönelik her türlü faaliyetin yasak olduğu belirtilmektedir" şeklinde bir suçlamaya bir iddianamede yer verebilmek, dünyada Türkiye Cumhuriyeti Adaleti''ne nasip olmuştur herhalde.

Ne düşünmem lazım tam karar veremedim doğrusu. "TRT Şeş"i sevinçle-umutlu mu karşılayalım, yoksa (çok) topluma yakın geçmişin bu ve binlerce benzer hikayesini yaşatabilen bir "sistem"in kolay kolay iflah olamayacağını –haklı olarak- düşünüp kötümser olarak nitelenmeyi mi seçelim?

15 yıl önce
"TRT Şeş"; Gülünç bir tarihin gecikmiş sonu
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi