|
Yeni üyeler "solda" ve "YÖK"e karşı" mı?

Cumhurbaşkanı tarafından atanan yeni YÖK üyelerinden Prof. Alparslan Işıklı, atamayı "Aydınlanma devrimi" olarak niteliyor. Prof. Türkan Saylan ise "Laikliğe ve laik düzenimize dört elle sarılmalı, siyasal beklentiler ve çıkarlar uğruna cumhuriyetimizin bu temel ilkesinden ödünler verilmesine asla göz yummamalıyız" diyor.

Her iki üyenin "laik cumhuriyetimiz"in iki "militanı" olduğu kamuoyunca zaten iyi biliniyordu. İnsan sormadan edemiyor; adına YÖK denilen ve şu kadar yıldır üniversitelerimizde had safhada "laiklik" rüzgarı estiren kurum, bu iki üyenin de katılımıyla bu işi daha hangi noktaya taşıyacak acaba?

İsterseniz "mevcut durum"u bu sefer de, geçen hafta görüştüğüm Konya Selçuk Üniversitesi''nden "başörtülü" birkaç öğrencinin verdiği bilgiler ışığında gözden geçirelim: Öğrencilerin söylediğine göre bugün Selçuk Üniversitesi''nde sayıları rahatlıkla 1500''ü bulan "peruklu öğrenci" varmış... "Peruklu öğrenciler", yani başörtüsünü çıkarmadan bir ara çözüm olarak başlarına peruk takmak zorunda bırakılan öğrenciler... Yine öğrencilerden öğrendiğime göre, bu "ara çözüm"e yanaşmayan başörtülü öğrenci sayısı ise 100 kadarmış. Görüştüğüm başörtülü öğrenciler "ara çözüm"e başvuran arkadaşları hakkında en ufak bir sistemde bulunmaktan bile kaçındılar. Özetle "Herkes kendine uygun bir çözüm arıyor" demekle yetindiler. Onlara şu soruyu yönelttim: "Siz niçin -üniversiteden atılmak pahasına- bu ara çözüme evet demiyorsunuz?" Cevapları çok "net" değildi ama kararları kesindi. Meseleyi biraz daha tartışınca ortaya şöyle bir cevap çıktı: "Böyle bir ara çözümün korumak istediğimiz bütünlüğümüze zarar vereceğini düşünüyoruz. Hem niçin bir ara çözümle yaşamak zorunda bırakılalım ki?" Kendilerine değil ama içimden "Size kocaman bir aferin!" dedim... Hayatta üzerine en çok titrememiz gereken özellik "moral bütünlüğümüz" değil mi? Siz olsanız (diyeceğinizi biliyorum ama yine soruyorum!) "aferin" demez misiniz? Ülkenin sadece bir üniversitesinde 1500 peruklu öğrenci! Dünyanın herhangi bir yerinde gençleri bu derece gülünç çözümler bulmaya zorlayan benzer bir kurumun varlığından haberdar olan var mı? Gençleri bu yola sürüklemeye kimin, hangi kurumun hakkı var? Dolayısıyla, bakalım yeni üyelerinin de katkılarıyla, Türkiye''yi içerde ve dışarda gülünç düşüren bu uygulama daha ne kadar zenginleştirilecek?

Dünkü yazıda söz etmiştim, YÖK''e atanan iki yeni üyenin "YÖK''e karşı ve solda" üyeler olarak sunulmasına da bir anlam verememiştim. Yeni üyelere bu sıfatların yakıştırılması olsa olsa "karşı sol" propagandanın yeni bir ürünü olabilir diye düşünüyorum! Yeni üyeler niçin "solda", niçin "YÖK''e karşı"lar? "Solcu" oldukları ve YÖK''ü YÖK yapan zihniyete karşı oldukları için mi? Yoooo ne gezer! Yeni üyelerle YÖK''ün bugünkü yönetimi arasında bazı problemler olması onların "solcu" ve "YÖK''e karşı" olarak nitelenmelerini mi gerektirir?

Dünkü yazıda "sağı solu belli olmayan Türkiye"den de söz etmiştim. Bugün bu görüşü biraz açmak istiyorum: Bana göre, Türkiye''nin "sağı solu belli olmayan bir ülke" olmasının en iyi örneklerinden birisi, Serbest Fırka''ya kendisini hangi cenaha (yani sağ''a mı sol''a mı) yerleştirdiği sorulduğunda alınan cevaptadır. Zamanında Akşam gazetesinden Necmettin Sadık, Fethi Bey''e bu soruyu yönelttiğinde aldığı cevap şuydu: "İsminden de anlaşılacağı gibi fırkamız Halk Fırkası''nın sol cenahında liberal, lâik ve cumhuriyetçi bir fırka olacaktır." Bu çerçevede yine Fethi Bey''in şu açıklaması: "Münakaşa hürriyetinin tesisine taraftar olmak ve hakikatte bu gibi hürriyetlerin carul olmasını istihdaf etmek itibariyle tamamen sola müteveccihiz." Şaşırmamak gerekir, çünkü o yıllar "sağ"da bulunmak "devrimlere karşı olmak"la eşanlamlıydı. Nitekim Mustafa Kemal de o yıllarda "...bugünkü fırkanın sağında hiçbir teşekküle müsaade edemem" diyordu. O yıllar Türkiye''de merkezin sağı ve solu böyle değerlendirdiği yıllardı... Son Posta''dan M. Zekeriya''nın sınıflandırmaya itiraz ederek programındaki hedeflerden dolayı "Serbest Fırka sağ bir fırkadır" demesine kimse kulak asmıyordu.

Yani eğer bana sorarsınız, YÖK''e atanan iki üyenin "solda" kişiler olarak nitelenmesi ancak 70 yıl öncesinin bu bize has sınıflandırmasına göre doğrudur! Hem de Serbest Fırka''nın çizdiği alanın da çok dışında kalmak kaydıyla... Yoksa sanmayın ki (sandığınız sanmıyorum ama yine söylüyorum!) gerçek bir sol politikanın üniversitelerdeki başörtülü öğrencileri "peruk"la dolaştırmak gibi marazi alışkanlıkları vardır!

23 yıl önce
Yeni üyeler "solda" ve "YÖK"e karşı" mı?
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti