|
YÖK"ün "özel yetkili"si: Yönetim Kurulları

Sözünü ettiğimiz “özel yetkili” de yeni bir kurum değil. O da, bugünlerde yargıç önüne çıkartmayı düşündüğümüz 12 Eylül''ün bir ürünü.

“Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği” adını taşıyan metin, 21. maddesinde. “kınama”dan başlayıp “yükseköğretim kurumundan çıkarma”ya ulaşan disiplin cezalarının kimler tarafından verileceğini şöyle sıralamış:

“a) Uyarma, kınama ve yükseköğretim kurumlarından bir haftadan bir aya kadar uzaklaştırma cezaları doğrudan doğruya ilgili fakülte dekanı, enstitü, konservatuvar veya yüksekokul müdürünce,

b)Yükseköğretim kurumundan bir veya iki yarıyıl için uzaklaştırma cezası ile yükseköğretim kurumundan çıkarma cezaları, yetkili disiplin kurulunca verilir.

Üniversite, Fakülte, Enstitü, Konservatuvar ve Yüksekokul Yönetim Kurulları aynı zamanda kendi kurumlarının disiplin kurulu görevini de yapar.”

Sıralanan cezaların karşısına yerleştirilen “fiil ve haller”in (“haller”den kasıt nedir acaba?) hemen hepsi tartışmaya açık olsa da ben bugün bu yönetmelik çerçevesinde bir bakıma “ağırlaştırılmış müebbet”e tekabül edeninden söz edeceğim. Bu “fiil ve halleri” seçtim, çünkü biliyorsunuz, Selçuk Üniversitesi''nden dört öğrenci bu fiil ve hallere ilişkin cezayı kesmekle görevlendirilmiş “özel yetkili”, yani üniversite yönetim kurulu tarafından “yükseköğretim kurumundan çıkarma cezası” ile cezalandırılmış bulunuyor. Bu cezayı “Nasıl olsa bir disiplin suçunun cezalandırılması” diyerek küçümsemeyin; çünkü bu disiplin suçu yönetmelikte şöyle tarif ediliyor: “Öğrenciye, bir daha yükseköğretim kurumundan herhangi birine alınmamak üzere öğrencilikten çıkarıldığının yazı ile bildirilmesidir.”

Yani “Yükseköğretim buraya kadar, hadi size güle güle!..” diyen bir ceza bu.

Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği, “kapsam”ı -yani metindeki şekliyle söylersek “öğrencilere ilişkin disiplin suçları, disiplin cezaları ve bu cezaları vermeye yetkili disiplin amirleri, disiplin kurulları ile disiplin soruşturması, disiplin cezaları”- itibariyle, Terörle Mücadele Kanunu''nun TCK''nın yanında ikinci/paralel bir ceza kanunu oluşturmasını hatırlatır biçimde, sanki savcısı-yargıcı-üst yargısı ile özerkliğini ilan etmiş bir cezalandırma sistemini andırıyor.

Son derece kötü kaleme alınmış, biraz daha sıkı uygulansa yükseköğretimde hemen her öğrencinin bir biçimde cezalandırılmasına imkan tanıyan, kalama alanların kaleme almaya doyamayıp bir “fiil ve hali” birden çok yerde suç saydığı tatsız bir metin bu yönetmelik.

Bu sinir bozucu metnin ağır havasını bozmak için birkaç eğlendirici örnek vereyim:

Mesela yönetmeliğin “uyarma cezasını gerektiren fiil ve haller” başlığı altında sıralananlardan birisi olan “d) Toplantı ve törenlerde öğretim elemanlarına veya davetlilere ayrılan yerleri işgal etmek” fil ve hali, biraz aşağıda “Bir Haftadan Bir Aya Kadar Uzaklaştırma Cezasını Gerektiren Disiplin Suçları” bahsinde de “Toplantı ve törenlerde öğretim elemanlarına veya davetlilere ayrılan yerlere uyarıya rağmen işgale devam etmek” olarak karşımıza çıkmaktadır. Benzer şekilde, kınama ezasını gerektiren bir “Yükseköğretim kurumlarında duvarlara, demirbaş eşya üzerine yazı yazmak, işaret, resim ve benzeri şekiller çizmek” fiil ve hali ile de yine bir haftadan bir aya kadar uzaklaştırma cezasını gerektiren disiplin suçları” arasında karşılaşıyoruz: Yükseköğretim kurumundaki demirbaş eşyaya, kapı, duvar ve benzeri yerlere ahlak dışı yazılar yazmak, resim yapmak veya yapıştırmak.”

Konu önemli, iki yazıyı hak ediyor; yarın devam ederiz...

12 yıl önce
YÖK"ün "özel yetkili"si: Yönetim Kurulları
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi