|
Dünya beşten, gönül kainattan büyük!

Leşi çıkmış benliklerimizle kadavra medeniyeti kurmaktan bizar olduk. “Dünya bir leştir, ona köpekler taliptir” buyruluyor. Birleşmiş milletler, ayrışmış milletler oldu dünyanın leşini paylaşmakta yarışan!



Bu sebeple Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önerdiği “Dünya beşten büyük” sloganı bir kez daha diplomasi diline sevgiyi ve merhameti davet ettiği için kıymete biniyor. Bir kez daha, bu tip sözlerin küresel diplomasiye kazandırılmasının ne kadar elzem olduğu ortaya çıkıyor.



***


Şu yeryüzünde birbirimizle savaştığımız her an ayrılık içindeyiz. En kanlı savaşlar birbirimizden ayrı olduğumuzu sanmaktan çıkıyor. Canlı bombalar, salkım bombaları, kimyasal patlayıcılar, mayınlar, Molotof kokteylleri, kalp atışına duyarlı bombalar; sevilmemek bu.



Sevilmediğini sanmak vehimle gelen bir yalnızlık. Dünyevi bir yalnızlık. Küresel diplomasi dili ise savaşmak ve savaştırmak üzerine kurulu. Bu sebeple olsa gerek yalnızlaştırma operasyonlarıyla olgunlaştırılan sevgisizlik eşsiz bir malzeme sunuyor savaşın profesyonellerine.



Sevilmeme vehmiyle hissedilen yalnızlık, mesela dört bir yanı düşmanla çevrili topraklarda yaşama çabasına dönüşüyor ve komşularımıza karşı bile içimizdeki nefreti körüklüyor. Alınganlığı, düşmanlaşmayı ve nihayetinde yabancılaşmayı meşru hale getiriyor.



***


Uluslararası ilişkiler uzmanlarının dolambaçlı diplomasisinde düşmanlık, bölünme, iç savaş, kutuplaşma, çatışma, ötekileştirme gibi kavramlardan geçilmiyor. Küresel raportörlerin dosyalarında ötekileştirme üzerine hazırlanmış onlarca bilimsel dosya, sosyal araştırma.



İnkarcı bir ikilik, şirk; adına ne derseniz deyin, çokluktan kinaye bütün bu ayrılık vehimleri. Savaş ehlinin havaya uçmaya hazır ana mühimmat deposu!



***


Diyorum ki, artık küresel diplomasi diline tevhidin bölünemez nurundan mülhem terimlerin mutlaka girmesi gerekiyor. Vicdanın, merhametin, kısacası sevebilmenin adalet için olmazsa olmaz bir ölçüt olduğu yeniden hatırlanmalı. “Döktüğün kan da senin kanın” bilgisi işlenmeli kan pıhtısından insan olmaya yolculuk eden, canana ermeye aday canlara.



“Bende benden başkası yok” düşüncesi yeşerdikçe ve içimizde saklı benlerden / egolardan benliksiz makama doğru hicret ettikçe benlik duvarı yıkılmaya başlıyor, ilahi ben mertebesi yerleşmeye başlıyor. Tavra, vücuda, yaşayışa yansıyor.



Haksız yere bir kişiyi katledenin insanlığı katletmiş gibi olmasının anlamı böylece genişliyor. Savaşın kendi benliğinde bir merhale olduğu gerçeği mücahade azmini arttırıyor. Lütfi Filiz'in dediği gibi “her şeyi içinde toplayan için kendinden başka bir şey kalır mı ki onunla harp etsin?”



***


Küresel halkalardan kendi ilişkiler yumağımıza, oradan da iç dünyamıza doğru iz sürelim, yine aynı zuhuratla karşı karşıyayız. Yalnızlık, sevilmediğini sanmakla başlıyor, evet. Sevildiğini bilmekse eşsiz bir rızık.



Hepimiz rızkımıza doğru gidiyoruz. Ömrümüz, rızkımız bittiğinde tamamlanacak. Sevdiklerimizin toplamı olduğumuzda. Ama henüz, sevemediklerimiz kadarız!



Uluslararası diplomasinin en kaypak dönemlerinden birindeyiz. Batı devletleri kendi karıştırdıkları coğrafyalarda iç savaşlardan kaçan masum sivil insanların yine kendilerine sığınmak için yollara düşmesi karşısında çirkin yüzlerini alenileştirdiler. Birbirlerine siyasi hamle yapmak için dahi sığınmacıların ölüsü üzerine pazarlık yapmaktan çekinmediler.



Milyonlarca mülteciyi ülkeye kabul etmek, bu sebeple ne kadar hır gür çıkmış olursa olsun eyvallah demek, sevgide bir kemalât mertebesine işaretti. Aynı şekilde mezhep çatışmalarını temel alan her tür ideolojik / stratejik / küresel rekabet taktiklerini püskürtecek bir adalet ve merhamet kuşağı geliştirilmeli.



Bize düşen uluslararası gaflet dilinin serinkanlı terimlerine gönül okları atmak. Çokuluslu sevgililer imparatorluğunun temelleri adaletle atılır. Samimiyet onun hammaddesi.



Küresel stratejik ilişkilerde devletlerin bir değil binlerce yüzü vardır. Ama fertlere düşen çokkültürlü, çokuluslu, çokkökenli direnişi yaşantıya geçirmek. Çünkü yaşantıyla sınanmayan hiçbir bilgi gerçeğe delil olamaz. İç ilişkilerde de, dış ilişkilerde de.



***


Bunun delili, sağlaması nasıl olacak derseniz, başladığımız noktaya dönüyoruz. Hz. Ali'nin “ben güzel yüzlerde gözlerimi yıkarım” dediği gibi, seven güzeldir. Ve güzel olan sevilir. Hadis-i şeriften mülhem; “Allah güzeldir, güzeli sever.”



Evet muhabbetten doğan melekler sonsuz. Sevebilen, sevilendir kalbin anadilinde. Sevgili. Allah'ın en büyük eseri insan-ı kamil. Onu sevmek, onun gönlünde doğmak, onu yutmak, ona dönüşmek, o olmak derken... İşte yalnızlık vehminin sonu. Savaş ehlinin ana kaynağını kurutmak böyle mümkün oturduğumuz yerden! Dünya beşten, gönül kainattan büyük!




#Cumhurbaşkanı
#Recep Tayyip Erdoğan
#Kültür
#Benlik
7 yıl önce
Dünya beşten, gönül kainattan büyük!
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak