|
Türkiye’nin mayasında...

Pek çok farklı şehirde, hayatın içinde, işinde gücünde aşında insanlarla aynı sofraya oturuyor, konuşuyor, tartışıp dertleşiyoruz. Referandum vesilesiyle konuşmalarımı bazı konularda daha da derinleştirdim ister istemez. Özellikle de cemaatçilik, din istismarı, otoriterlik, başkanlık gibi konularda. Türkiye'nin gözeneklerine dokunanlar bilir, genel tanımlarla, kabataslak tanzimlerle sosyolojik tanımlara hiç sığmayan niteliklerimiz belirler tabiri caizse külli zevkimizi.



Tasnif ve tanzimlerle temellenen siyasi sosyolojik kavramların içini doldurmaya çalışanları hep yanıltıyor buranın simyası. Burada istisnaların kaide olduğu bir coğrafyada, karmaşaların ahengine dair bir tür mucizeye çarparsınız. Daha doğrusu o mucize en az gerçek kadar yakıcıdır, gelir size çarpar. Yakar. Yanıldığınızın el'an farkına varmazsınız. Anadolu ümmiliği / irfanı dediğimiz bu simyayı önceki yazılarımda farklı veçheleriyle açmaya çalıştım. Bu yazıda sadece siyasi bir dokunuş olacak.



***


Mazlum halk diye hendek terörüne müstahak gördüğünüz kişiler, canlı kalkan olmayı reddederek başlattığınız etnik savaş provasını durdurabilirler mesela. Beş vakit namazını kılan dede ve babayı siz aşırı dindar aile diye kodlamaya kalktığınızda doğuştan CHP'li çıkabilir yine mesela. Torunları arasında ise alkolik de vardır hacı da.



Anketör gibi halkı karşınıza dizerek soru sorduğunuzda veya mikrofona bırakılan cevaplara hapsolup analiz yapmaya kalktığınızda defalarca yanıltacaktır sizi bu toprağın mayası. Bizim için belirleyici olan söylemler değil tavırlardır, iç içe geçen ve batılı sosyolojik tanımlara sığmayan davranış biçimleridir. Sözün ötesinde, sessizliğin içindeki o gürleyen iç sestir. Kimileri için bugün anlamını dahi merak etmediği!



İdeolojilerin, kimlik ve aidiyet temelli analizlerin ve tabii hayat tarzlarının şekillendirdiği bir Türkiye sosyolojisi çıkarmaya çalışanları yanıltan da bu olmuştur. Daima içi vardır burada bu sosyolojinin. Sırlı bir alanı vardır. Değmeden, dokunmadan size kendini açmaz. Kalp gibi. Mahremdir.



***


Son haftalara dek kararsızım diyenlerin büyük ölçüde AK Parti veya MHP'li seçmenler olduğu sır değildi. Onların içinde en çok dikkatimi çeken ise şu oldu öncelikle: Küçük ayrıntılara takılıp muhalefet etme ihtiyacındalar.



Kendini doğal Ak Partili olarak tanımlasa da, karşı çıkmak ihtiyacında pek çoğu. Ama şunun da altını çizmek gerekir ki: Sevmediği, kızdığı politikaları eleştirenler yine sadece Ak Partililer arasında mümkün oldu bu süreçte. Muhalefetini de kendi yaptı büyük ölçüde bu seçmen.



Mesela 18 yaşında seçilme hakkı verilmesine orta yaş anneler o kadar karşı ki! Bu çocuklar bir bardak su getirmek için mutfağa gidemiyor, kendi başlarına bir gömlek satın alamıyor, ülkeyi nasıl yönetecekler! Bunu diyen annelerin küresel kapitalizme kurban verdiği evlatlar tam da böyle değil mi!



Büyüseler de arzu bebeği kıvamında kaldıkları, ana bağımlısı olmaktan kurtulamadıkları için bir türlü yetişkin olamayan çocuklarına karşı bunu söylüyor seçilme hakkı söz konusu olunca anneler. Fakat babalar için aynı şey pek geçerli değil. Devletin, siyasetin hantal yapısından dem vuruyor, Fatih 21 yaşında fetih gerçekleştirdi diyerek, siyasetin içinde büyütmeye hazırlıyorlar çocuklarını.



***


Yine Ak Parti seçmeni içinde yerel yönetimlerdeki liyakatsizliklerden mustarip geniş bir kitle var. Onların endişelerini de hayır kampanyası epeyce kullandı. İktidarını tek başına kullanıp padişah olmak isterse ya Başkan! Evet bu korku da Ak Partili seçmenlerin zihinaltına zerk edildikçe ses yükseldi. Ya karısını, çocuğunu getirirse!



Lakin bu endişe, maddelerin doğrusunu öğrenince ortadan kalkıyor derseniz yanılırsınız. Evet ne olursa olsun yasalar buna izin vermiyor ama ne gam. Muhalefet ihtiyacı, en çok da muktedir olanın zalimleşme potansiyeli yüzünden insanlarda itiraz ihtiyacı doğuruyor.



Bir tür fıtri ihtiyaç bu. Hepimizin benliğine yapışmış, en sonuna dek daima itiraz makamında seyreden bir tür riyaset davası. Hayır demek iyi geliyor, potansiyel otoriteye karşı. Net. Kesin bir itiraz. Kendini değerli kılıyor.



Siyasetin doğrularını belirleyen anayasanın değişiklik yapılacak maddeleri değil, bizzat bu itiraz ihtiyacının getirdiği ruh hali. Zaten hayır siyaseti de bu duygusal ihtiyaca göre motive etti söylemini. Gerçek anlamda bir içerik çalışması yapmaktansa!



***


Ak Partili seçmenin kararsızlığını siyasetin veya büyük tablonun dinamikleri değil, başkanlık imgesinin etrafında dolaşan ve irili ufaklı kümelenen bu iç ayrıntılar belirledi büyük ölçüde. Bunu anlamadan 'hayır diyesi kararsızların' yaklaşımını sanki bir genel seçimmiş gibi Ak Parti'ye siyasi memnuniyetsizlik oyları olarak analiz edenlerin gerekçesi bana pek kuşatıcı gelmiyor.



Öte yandan şu da var. Hayatın içinde fetöcülükten dolayı işinden gücünden edilmiş veya edilmemişse bile deşifre olmuş kişilerin itibarı büyük bir kayba uğramış durumda. Dini duygularını ve Anadolu insanının ticari hevesini, ikbal kaygılarını istismar ederek tehdit hile ve şantajla menfaat şebekesine dönüşmüş bir grubun sempatizanları dışında hiçbir destekçisi kalmamış. Tabii Erdoğan nefreti üzerinden onlarla yandaşlık kuran ama hayatın yaşayan hikayelerine, ancak içeriden baktığınızda işiteceğiniz sesine hiç nüfuz edemeyen bazı aydınlar bir de.



Haksız yere işinden atılanların veya iftiraya uğrayanların oranının hiç de medyada yansıtıldığı gibi yüksek olmadığını da hayat size söylüyor. Bir mazlumiyet örneği bile varsa ki çok daha fazlası var, bu yeterince vahim, mutlaka adalet yerine gelmeli, savunulacak bir yanı yok. Ama alışverişte, komşuculukta, düğünde, pazarda, her yerde... Herkes herkesi / her şeyi biliyor! 15 Temmuz işgal girişiminin ve direnişinin ne anlama geldiğini bilenlerin, kanını göğsüne akıtanların seçimi bu. Kimi susarak, kimi tenhada konuşarak, kimi aleni!



***


Türkiye'nin yaşantısıyla her an sınanan bu ümmi bilginin “kanıtlarınız yeterli değil” diye kafa tutan küresel diplomasi dilinde veya Türkiye masası şeflerinin dosyalarında terminolojik bir karşılığı yok. O sebeple istatistiğe, ankete, ideoloji ve medya gözlemlerine dayanan yorumlarla ulaşılan gerçek bir türlü canlanmıyor, canlı sözü çoğaltmıyor ve maya tutmuyor burada. Ak Partili kararsızların muhalefet ihtiyacı haktır. Lakin son kertede belirleyici olan bu mayanın bizlerdeki can kıvamıdır.




#AK Parti
#CHP
#15 Temmuz
7 yıl önce
Türkiye’nin mayasında...
ABD ve Rusya’nın birinci müttefiki!
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim