|
Sizi Hak ve halk tedip edecek...
95 ölü, 48'i ağır 146 yaralı...

Ankara Tren Garı önündeki canlı bomba saldırısının yıkıcı, kahredici bilançosu bu.

Tarihimizin en ağır terör saldırılarından birisini yaşadık.

Milletimizin başı sağolsun. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.

Şüpheliler, DAEŞ, PKK, MLKP ve DHKP-C...

Taşeron örgüt hangisi olursa olsun, amacın ve ipleri tutan asıl ellerin aynı olduğunu görüyoruz.

Görüyoruz, çünkü tecrübeliyiz. Vatandaşın gördüğünü, siyasilerin görmemesi mümkün değil.

Böyle bir saldırıyı, seçim kazanmak veya seçimleri iptal ettirmek için hükümet tarafından gerçekleştirildiğini açıkça söyleyenler hemen akbaba gibi acılarımızın üzerine konuyor, öfkemizi didiklemeye başlıyorlar.

Bir önceki konuşmasında, Cumhurbaşkanı ve hükümetin seçimlere gitmek için türlü oyunlar oynadığını iddia edenler, şimdi de bombaların seçimi ertelemek için yine hükümetçe patlatıldığını söylerken, herhangi bir tutarlılık endişesi taşımıyorlar.

Yıldıray Oğur, dün yine yerinde hatırlatmalarla, aklımızla alay eden, vicdanımızı, belleğimizi hiçe sayan, ama en çok da toplumsal barışımızı hedef alan aydın görünümlü akbabaları derlemişti.

Kendisine aydın diyen, yaşları yetmişe dayanmış, bu ülkenin birçok karanlık dönemini yaşamış, bu dönemlerde aktör, sonra sözde pişman olmuş bu insanlar, nasıl olur da hala bu kadar gerçeklik ve adalet duygusundan kopabiliyorlar?

Bombanın patladığı anda klavye başına koşup, hükümeti katil ilan eden, HDP'ye oy isteyen bir zihnin içinde bulunduğu karanlığı tahayyül bile edemiyorum.

Ya Demirtaş?

Kobani, Suruç bombalamalarında olduğu gibi, Ankara katliamında da, insanları tahrik edercesine, sorumlu olarak devleti, hükümeti hedef gösteriyor. 1 Kasım'da oy istiyor.

Oğur'un dediği gibi, ancak mahcup olmanın düşeceği bir kişi, sonuçları vahim olabilecek bir kışkırtmayı rahatlıkla yapabiliyor, acıları araçsallaştırıyor.

İnsan, vicdan ve ahlak duygusunu kaybetmiş olsa bile, en azından tutarlı görünmek adına, zehrini saçmak için arkalarını yasladıkları mahfillerin gerekli/yeterli miktarda dezenformasyon üretmesini bekler. Bekler ki, kışkırtma belirli bir temele otursun.

O bile yok!

Çünkü tüm tutarsızlık, iftira, kışkırtma ve dezenformasyonlarının, güçlü bir medya aygıtı ve dirsek temasında oldukları partiler tarafından temize çıkarılacağını biliyorlar. Koruma altındalar.

Bahçeli bile, böyle bir zamanda ülkeyi hükümetsiz bıraktığı gibi, Başbakan Davutoğlu'nun görüşme talebini reddederek tansiyona katkıda bulunuyor.

Amaçları, kaç cana mal olursa olsun, ülkeyi yönetilemez duruma getirip, fiili bir hükümet/iktidar değişikliğini sağlamak.

Hani Cumhurbaşkanı ve hükümet istifa etse, gelecek yıl Nobel'i Tunuslu gruba olduğu gibi onlara verirler.

Hatırlayın; bu aksaçlı aydın müsveddeleri, üç seçim öncesi, bir içsavaşın müjdesini veriyorlardı.

Açıkça “Ya güzellikle git, ya da bu ülke fena karışacak” diyorlardı.

Şimdi de yaptıkları veya destekledikleri, kışkırttıkları şey budur.

Mümkünse bir Mısır, değilse bir Suriye durumu yaratmak; yeter ki iktidar kaçmasın ellerinden.

130 şehide malolmuş, cani bir örgütü Greenpeace olarak pazarlama derdindeler. Seçim öncesi, 95 kişiyi öldürttükten sonra, hem HDP'nin düşen oylarının önüne geçmek, hem de PKK'ya nefes aldırmak için ateşkes oyunu oynuyorlar. Nasıl olsa Ankara katliamı, 1 Kasım'a kadar gerekli olan kanı sağladı onlara.

Müslümanların “Gayretullaha dokunmak” diye çok değer verdiğim bir sözü var.

Artık savaş açtığınız cumhurbaşkanı, Başbakan veya AK Parti değildir.

Hakka ve halka savaş açtınız siz. Ölümleri suistimal ediyor ve bir milletin kaderiyle oynuyorsunuz.

Belki de mazlum birçok halkın ümidi olacak demokratik ve güçlü bir Türkiye'nin önüne geçmek için...

Tamamen zıvanadan çıkmış haldesiniz.

Sizi başkası değil, Hak ve halk tedip edecek.
#ankara
#terör
#demirtaş
٪d سنوات قبل
Sizi Hak ve halk tedip edecek...
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi