|
ANAFARTALAR -II

Nazif 'Çakmak' şahadet şerbetini içtikten sonra, paniğe sebep olmaması için Alay Kumandanı Hüseyin Avni'nin çelik sesi imdada yetişti:



Korkmayın! Vurun!



Saflar karma karışık oldu; bu düzensizlikte şuurlarını kaybetmiş askerlerin ne yaptıklarını bilmemeleri gerekirken, Türkler; kumandanlarından erine kadar Conkbayırı'ndan düşmanı sökmek için adeta programlanmışlar, ölüm kusan makinelerin ve patlayan bombaların üzerine süngülerle gidiyorlardı. Bütün bu çabalara rağmen, müttefiklerin Conkbayırı'nda tutunma gayretlerini fark eden Yarbay Hüseyin Avni elinde kılıç, kurşun yağmuru altında oradan oraya koşuyordu.



Kumandanları Hüseyin Avni'nin sesini bomba patlamalarının, makineli tarakaların arasında sık sık duyan askerler, her an bir veya birkaç kişinin kanlar arasında yuvarlandığını görmelerine rağmen ölümü unutmuşlar, bir kişiyi daha yere sermenin hummasıyla hücum ediyorlardı. Hem yanlarında hem de başka birliklerin yanında gördükleri kumandanları, fundalıkların arasında koşarken birden sarsıldı; sol göğsünden kan fışkırdı. Yanındaki Teğmen Şükür bağırdı:



Kumandanım vuruldunuz!



Yarbay Hüseyin Avni'nin sol göğsünün üstündeki sol eli kana gömülmüştü; fakat o hiçbir şey olmamış gibi emir verdi:



Sağ taraftakiler, karşıdaki gürgen fidesinin dibini bombalayın! Ardından hücuma kalkın!



Cesetlerin, feryatların arasında Türkler karış karış ilerliyor, müttefikler ise karış karış geri çekiliyorlardı. Yarbay Hüseyin Avni'nin bacakları titremeye başladı; sol tarafının tamamını kaplayan kan çizmesine doluyordu. Ayakta duracak gücü kalmadı. Kılıcı elinden düştü. Durumu fark edip hemen ona sarılan Teğmen Şükür, sıhhiye erlerine bağırdı:



Sedye getirin!



Yarbay Hüseyin Avni sedyeye yatırılırken olanca gücünü sesinde toplamıştı:



Vurun, korkmayın! Biraz sonra yanınıza döneceğim!



Alayın kumandanlığını yaveri Binbaşı Yusuf Ziya üstlendi. Adım başına bir bomba düşüyor, makineliler fundalıkları biçiyor, bulundukları yerlerden gruplar halinde fırlayan Anzaklar'ın süngüleri parıldıyordu. Ateş parçası gibi olan Yusuf Ziya'nın bütün gayesi, kahraman kumandanın boşluğunu askere hissettirmemekti. Nerede bir gerileme görürse, kana bulanmış pençesi ile kılıcını savurarak yetişiyordu. Askerler birer robot haline gelmişlerdi; çılgınca hücum ediyorlardı, gözleri hiçbir şey görmüyor, üzerlerine yağan bombaların altında, öldürmek için saldırıyorlardı.



Yusuf Ziya Bey cesetlerin üzerinden atladığı sırada birden sendeledi; aldığı yaraya direnebileceğini zannetti. Ayaklarını açarak yere sıkı sıkı basmaya çalışırken batmakta olan güneşin son ışıklarında terli yüzü kıvranıyordu. Birden yuvarlandı; yanındaki Alay İmamı Hasan Fehmi Efendi, kılıcını kaptı; sesi ölümü göğüsleyen askerin tek dayanağı idi:



Kumandanınız benim! Allah ve Peygamber aşkı için vurun!



İşte bu anda karşı karşıya gelen Elliyedinci Alayı'nın Altıncı Bölüğü ile Anzak Kolordusu'nun Üçüncü Alayı'nın Dördüncü Bölüğü süngü ve dipçiklerle birbirine girdiler. Fundalıklarda kan gövdeyi götürürken, Bölük Kumandanı Kemahlı Mustafa Asım ile Bölük komutanı L.J. Woiters tesadüfen birbirlerini gırtlaklamışlardı. Kınından çekilmiş kılıç gibi haşin bir asker olan Mustafa Asım, Woiters'in boynundaki haçı; inatçı, cesur Woiters de Mustafa Asım'ın boynundaki muskayı ele geçirmiş, birbirlerini boğmaya çalışıyorlardı. Tüfek sesleri, bomba patlamaları ve feryatlar arasında alt alta üst üste boğuşurken; sağ ve sol taraftaki makinelilerin alev fışkırtan namluları onlara da döndü. Üst Teğmen Mustafa Asım ile Yüzbaşı Woiters kan revan içinde birbirlerinin üstüne yığılırken, her ikisi de avuçlarındakini bırakmıyorlardı.



Harpten sonra İngilizler ölülerini kendi mezarlıklarına taşımak için toplu mezarlıkları açtıklarında, Üst Teğmen Mustafa Asım ile Yüzbaşı Woiters'in cesetlerini birbirlerine sarmaş dolaş buldular. Mustafa Asım'ın elinde Woiters'in haçı, Woiters'in elinde Mustafa Asım'ın muskası çıktı. Oraya bu hususu belirten tabela diktiler. Yüzbaşı Woiters'in toprağı bol olsun derken, Allah'ın rahmetinin de Mustafa Asım'a ve diğer şehitlerimize gani gani yağmasını niyaz ediyoruz.




#Anafartalar
#Hüseyin Avni
#Yusuf Ziya Bey
8 yıl önce
ANAFARTALAR -II
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi