|
Taşa kazınan ihanet

Cemal Aydın, Ermenilerin Türk Milleti üzerinde oynadığı oyunlarını 'Taşa Kazınan İhanet' adlı kitabında çok güzel anlatmıştır. Ermeni İhanetinin Paris'teki Belgelerini kitapta ayrıntılı bir şekilde görebilirsiniz. Kitabın baş sayfasında Pierre Loti'nin 'Ermeni Katliamı' üzerine değerli sözleri bulunmaktadır:



''Ben 'Ermeni katliamı' konusunda söylenmesi gereken hemen hemen her şeyi şahitli ve delilli olarak arz etmiş bulunuyorum. Mesele şudur: Karşılıklı bir katliam olmuştur. Türk komşularını asırlardan beri son derece alçakça sömüren ve bıkıp usanmadan Türklere iftira atıp, Türkiye'ye karşı Batı fanatizmini tahrik etmek için kendilerinin Hıristiyan oldukları kozunu sürekli kullanan bu Ermenilerin şikayetlerinde akıl almaz bir abartma vardır.''



Ermeni Diasporası, aynı yalanı Amerika'da da uydurarak Cumhurbaşkanı Wilson'a başvurdular:



Biz Hıristiyanız. Bize soykırım uyguladılar!



Bunun üzerine Wilson, 1919'da Genelkurmay Başkanı James Harbord'u Türkiye'ye bir soykırım var mı diye araştırma yapmaları için büyük bir heyetle gönderdi. Tarihçiler, sosyologlar, psikologlar da bu heyetin içinde idi. Önce Paris'e geldiler; buradan kaçan Ermenilerle orada görüştüler. Ermeni'nin biri Hardbord'a karşı şöyle dedi:



Çok feci katliam oldu generalim, ben iki defa katledildim.



Tabi Hardbord daha Paris'te iken Ermenilerin bu işi çok abarttığını anladı. Sonra yurdumuza geldi. Bilhassa Güneydoğu ve Anadolu Bölgesini dolaştılar. Bütün Ermenilerin bulunduğu yörelere gittiler. O günlerde Bitlis'te en fazla Ermeni yaşıyordu. O da şehir içinde %30 civarında idi. Bunun üzerine bir rapor yazdılar:



Burada bir katliam yoktur. İki milletin karşılıklı birbirine düşmanlıkları vardır.



***



Ziya Gökalp, mütareke döneminde Ermeni katliamı'ndan sorumlu tutulup mahkemenin sanık sandalyesine oturtulur. Mahkeme başkanı:



Ermeni katliamına siz fetva vermişiniz! Buna ne diyeceksiniz? Diye bir soru sordu.



Bu soru karşında sakin olan Ziya Gökalp, kendisinden beklenmedik bir şekilde kükredi:



Milletinize iftira etmeyiniz! Türkiye'de bir Ermeni katliamı değil, bir Türk – Ermeni mukatelesi ( karşılıklı öldürme) olmuştur. Ermeniler bizi arkadan vurdular, biz de vurduk!



Harbord'ın tabiri ile Ziya Gökalp'in tabiri aynen birbirini tutuyordu. Bunların da birbirinden haberdar olduğunu sanmıyoruz.



***



Halil İnancık'ın anlattığına göre Amerikan elçisinin raporlarında, soykırımın olmadığı Amerikan gazetelerinde yazmıştı. 'Taşa Kazınan İhanet' adlı kitapta Halil İnancık'dan bir hatıra şöyle naklediliyor:



''Ermeniler, Chicago Üniversitesi'nde de her yıl Ermeni Kültür Tarihi diye bir seri konferansa izin alırlar ve propaganda yaparlar. Bu toplantıların birinde bir Ermeni ayağa kalkarak:



- Yahudiler iki bin sene sonra bu devletin, Amerika'nın baskısı ile kendi devletlerine kavuştular. Biz Ermeniler tarihi yurdumuza yine bu büyük devlet sayesinde elde edeceğiz, niye etmiyoruz?' diye bağırdığını söylüyor.



Halil İnalcık'da nalıncı keseri gibi her şeyi Türk tarafına yontmuyor! Kendisi iyi bir tarihçidir.



***



Türkiye'nin önde gelen tarihçilerinden İlber Ortaylı da bu konu hakkında şöyle diyor:



'1,5 milyon Ermeni'nin öldürüldüğü iddiasının hiçbir dayanağı yok. Hiçbir istatistik 1,5 milyondan fazla Ermeni'nin o tarihte Osmanlı da yaşadığını göstermiyor.'



***



Berlin Konferansı'na Ermeniler bir rapor verdiler. Osmanlı Devleti'nde tüm Ermeni nüfusunun İstanbul dahil olmak üzere 2,5 milyon Ermeni olduğunu söylediler. Bunun üzerine oralarda hizmet gören İngiliz Konsolosları:



Bu rakamı nerden buldunuz? Nasıl ulaştınız diye sormuşlar?



Tabi Ermeniler buna bir cevap verememişler!



Son dönemlerde dahi Osmanlı ciddi bir devletti. Geleceğini teminat altına almaya çalışıyordu. Nüfus müdürlüğüne bakan yetkililer Ermeni idi. Bütün Osmanlı Devleti'nde bir milyon dört yüz bin Ermeni olduğu tespit edilmişti. Bu rakam Ermeni Patriği'nin nüfus kayıtlarına denk düşmekte idi.



Aslında, dinimizde bir kişinin günahsız ölümü bile felaketti; ama savaş hali başkaydı. Ruslar Van'ı işgal etmişti. Ermeniler, Rus'ların yanında çarpışıyordu. Hatta Van cephesi komutanı Antranik idi. Adından da belli olduğu üzere Ermeni asıllıydı. Rus'ların verdiği sözlere Ermeniler inanıyordu. Kıyamette buradan kopuyordu!



Büyük tarihler küçük devletlere yüktür! Bize bakan düşman şaşalı dönemlerimizi görüyor. Amerikalı bir tarihçi bizimle ilgili yazdığı bir kitapta şöyle diyordu:



' Bütün milletlere hürriyete evet deriz; fakat dünyanın başında eli atomlu bir Fatih'i, bir Cengiz'i görmek istemiyoruz!'



Son dönemlerde belki vatanımızda azda olsa bir bölümü kurtarabiliriz diye suçsuz insanları ipe gönderdik. 'Taşa Kazınan İhanet' adlı kitapta, Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey bunlardan birisidir. İdam sehpasına giderken o kahraman şöyle haykırdı:



Sevgili vatandaşlar! Yemin ederim ki masumum, son sözüm budur. Yarında bu olacaktır. Yabancı milletlere yaranmak için beni asıyorlar! Eğer buna adalet diyorlarsa, kahrolsun böyle adalet! Vasiyetim şudur; fertler ölür, millet yaşar. Kabir taşım hamiyetli bir Türk ve Müslüman kardeşim tarafından dikilsin ve şöyle yazılsın:



'Millet ve memleket uğrunda şehit olan Boğazlayan Kaymakamı Kemal'in ruhuna Fatiha…'


#Cemal Aydın
#Ziya Gökalp
#Pierre Loti
#James Harbord
7 yıl önce
Taşa kazınan ihanet
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…