ABD'nin yarası var.
Gocunmasının sebebi bu.
15 Temmuz darbe girişiminde Washington'un rolü var mı? sorusunun sorulmasından rahatsız olmalarının sebebi bu.
Darbelere destek veren
imajının bütün dünyada yaygınlaşması, itibarlarına büyük zarar veriyor, o yüzden bunu önlemeye çalışıyorlar.
30 Mayıs'ta ABD'nin etkili yayın kuruluşlarından Foreign Affairs'de, yazarı da Gönül Tol isimli Türk olan bir yazı yayınlandı.
Yazının başlığı,
idi.
Yazı, TSK içindeki generallerin eski güçlerine yeniden kavuşmakta olduklarını ve yakında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı bir darbeyle indirebileceklerini açık açık anlatıyordu.
16 Haziran'da yine Amerikan Foreign Policy Dergisi'nde bu defa çok daha etkili bir ismin yazısı çıktı.
Bush döneminde Neocon'ların lideri olarak tanınan Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in Ulusal Güvenlik Danışmanlığını yapan John Hannah,
dedikten sonra
diye yazıyordu.
21 Haziran'da Kemal Tahir'in sözünden atıfla
başlığını attığımız yazımızda, bu yayınlara vurgu yapıp,
demiştim.
Washigton'da Türkiye'deki durumu değiştirmenin tek yolunun bir
olduğu yönünde yapılan yayınlar, değerlendirmeler son aylarda artış göstermişti.
Daha ileri gidip, açıktan çağrılar yapanlar da oldu.
Mesela Neoconların, TSK içinde ciddi ilişkileri olduğunu da bildiğimiz, bir dönem Harp Akademileri'ndeki toplantılara konuk edilen Michael Rubin'in, birkaç defa
dediğini biliyoruz.
ABD'nin Türkiye'deki darbe girişiminin neresinde olduğunu analiz etmek için darbe girişimi sonrası yapılan açıklamaların bir kıymeti bulunmuyor.
Çünkü, 16 Temmuz sabahı yapılan açıklamalar, darbe girişimi savuşturulduktan, kazanan ve kaybedenin kim olduğu anlaşıldıktan sonra yapıldı.
İlk tepkilere bakmak gerekiyor.
15 Temmuz akşamı darbe girişiminin devam ettiği ve sonucunun ne olacağının bilenmediği saatlerde, ABD'den yapılan açıklamalarda bir
olduğu, demokratik seçimlerle işbaşına gelmiş hükümeti alaşağı etmek isteyenlere
denmediği ortadaydı.
Mesela, 19 yıl önce 13 Haziran 1997'de Genelkumay'ın ışıklarının sabahlara kadar açık olduğu gün ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan
netliğinde bir açıklama 15 Temmuz akşamı da yapılsaydı, ABD darbeye destek veriyor mu? Sorusu daha az sorulur olacaktı
Ha, o açıklamanın mahiyeti de şuydu tabi:
Mısır'da üç sene onca yapılan Sisi darbesi, ABD yönetiminin Türkiye'deki darbe girişimine karşı aldığı tutumu analiz etmek için iyi bir örnek.
Mısır'daki darbe başarılı olunca, Obama yönetimi renksiz ama özünde
biçiminde anlayacağımız bir tutum sergilemişti.
Daha açık halini yazalım.
Mısır'daki darbe, ABD desteğiyle hazırlandı ve uygulandı.
Bunu, o dönem darbecilerle işbirliği yapan, sonra anlaşmazlık çıkınca ülkeyi terk edip Avusturya'ya sığınan Eski Atom Ajansı Başkanı, Nobel Ödüllü(bu ödül hala geri alınmış değil) Muhammed El Baradey'in itiraflarından biliyoruz.
Baradey, darbenin başarılı olmasının verdiği rehavetle, planlanmaların nasıl yapıldığını ve bütün olup bitenleri Amerikan New York Times Gazetesine tek tek anlatmıştı.
Baradey'in dediği şuydu:
ABD Yönetimi, Mısır darbesine darbe bile demedi.
gibi tuhaf bir gerekçeyle.
Tahminim şu: 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı, ABD Yönetimi Mısır darbesi sonrası verdiği tepkilerin aynısını Türkiye için verecekti.
Şimdi.
Püskürtülen darbe girişimi sonrası yurt dışında, özellikle de Türkiye'de yatırımı olan yabancıların en çok merak ettiği soru, Türkiye/ABD ilişkileri ne olacak? Sorusu.
Hemen söyleyelim, Obama yönetiminin ikinci döneminde Türkiye ile ilgili
tutumunun değişeceği yönünde Ankara'da fazla bir umut yok.
Bu yönüyle Kasım ayında yapılacak seçimleri beklemekten başka bir çare görünmüyor.