|
Önce asalım
Hafızam beni yanıltmıyorsa sahne Muammer Karaca'nın oynadığı "Demirel'e söylerim"de geçiyordu. Yakalanan bir zanlıyı asmak istiyorlardı. Son anda içlerinden birisinin aklına, "ama önce yargılayalım" demek geldi. Cevap ibretlikti: "Önce asalım, sonra yargılarız." Muammer Karaca bu sözlerle Yassıada mahkemelerini hicvetmek istiyordu.

Aslında bugün Afganistan'a layık görülen muamele de bundan farklı değil. Şu günlerde Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan saldırının faillerini ortaya çıkarmak ikinci plana düştü. Uysa da uymasa da bir fail bulundu: Bin Ladin ve onun şahsında Afganistan. Mantık aynı: Önce asalım, sonra yargılarız.

Hadisenin büyüklüğü dünya kamuoyunu o kadar sarstı ki bu kargaşada kimsenin aklına "Terörü cezalandıralım ama, önce olayı aydınlatalım, bu saldırıyı Bin Ladin'in yaptığına dair kanıtlarımızı kamuoyuna sunalım. 'Aksi sabit olana kadar sanık suçsuzdur' kuralı Bin Ladin ve Afganistan için de uygulansın" demek gelmiyor. İşin tuhafı bunu diyenler ve hukukun bu en temel kuralını hatırlatanlar da kimi köşe yazarları tarafından moral değerlere sahip olmamakla suçlanıyor. Güya "İslamcı" denilen kesim moral bir açmaz içerisindeymiş; teröre İslam adına karşı çıkmıyorlarmış.

Bu gerçekten böyle mi? Bırakın İslam dinini herhangi bir dinin masum insanların öldürülmesini tasvip etmesi mümkün mü? Bugün eğer adam öldürmek bir insanlık suçuysa bunu önemli ölçüde bütün dinlerin insan hayatına verdiği değere borçluyuz. Amerika'ya yönelik özel hıncı olanlar dışında hiç kimsenin masum binlerce insanın öldürülmesinden sevinç duyması mümkün değil. Özel sebeplere bağlı olarak kimi bölgelerde izhar edilen mevzi sevinçlerin ise bütün Müslümanlar'a maledilmesi doğru değil.

Şu da bir vakıa: Taliban'ın bugün dünya kamuoyunda iyi bir imajı yok. Bizim de şahsen İslam adına yaptığı icraatlarına yönelik çok ciddi itirazlarımız var; bunların bir kısmını burada dile de getirdik. Ancak bu durum suçu sabit olmadan Taliban yönetiminin ulu orta cezalandırılmasını, cezalandırmak için Afganistan'a saldırılmasını haklı kılmaz ki? Kaldı ki Taliban ve Bin Ladin'in tavırları hiç değişmediği halde bu tavır bir zamanlar Amerika'nın yararına olduğu için farklı bir tarzda değerlendiriliyordu. Terörist muamelesi görmesi Sovyetler'in yıkılmasından sonra düşman tanımının değişmesinden kaynaklandı. Biz Amerika istediği zaman bir şahsa özgürlük savaşçısı istemediği zaman terörist demeye mecbur muyuz?

Öte yandan bizim önce failin bulunması gerektiği yolundaki talebimiz sebepsiz değil. Önümüzde bir Oklahoma City örneği var. Bilindiği gibi bu şehirde gerçekleşen ve ilk anda Müslümanlar'a yıkılan bombalama eyleminin ardından daha sonra Vietnam mağduru bir genç çıktı ve yakın geçmişte idam edildi. Bu saldırının ardından da bir başka gücün, muhtemelen Amerika içinden bir örgütün çıkmayacağını kim temin ediyor? Bu gerçek Afganistan'a yönelik saldırıdan sonra ortaya çıkarsa öldürülen, yurtlarını terk mecburiyetinde kalan insanların mağduriyetini kim telafi edecek? Bu sebeple önce failin bulunmasını istemek de moral değerlere sahip olmanın bir gereğidir.

Sonuç olarak Dünya Ticaret Merkezi'ne yönelik türden sivilleri hedef alan saldırılar bir terör eylemidir, tasvip edilemez. Ancak ortaya somut delil konmadan herhangi bir İslam ülknesine yönelik saldırıların da hukuka uygun bir tarafı yok. Dolayısıyla hem adalet duygusunun zedelenmemesi adına hem İslam dünyasıyla Hristiyan aleminin hasmane ilişkiler içine girmemesi adına Amerika'nın dikkatli olma mecburiyeti var. Son gelişmeler bu dikkatin yavaş yavaş gösterilmeye başlandığını gösteriyor. Dileriz bu dikkat "moral değerlerin somut timsali" olan köşe yazarlarına da sirayet eder.
#Afganistan
#Taliban
#Dünya Ticaret Merkezi
#Muammer Karaca
#Önce asalım
23 yıl önce
Önce asalım
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…