|
Silahla değil siyasetle…

Kandil"in Öcalan"ın talimatına uymayacağı söyleniyordu.

Kandil koşulsuz bir bağlılık içinde olduğunu bildirdi.

Bugün yarın Kandil silahlı güçlerini sınır dışına çekeceğini açıklayacak.

Hani Kandil ayak diriyordu?

Öcalan"dan umutlarını kesen PKK muhibbi kimi isimler ve çevreler Kandil"i tahrik eden bir dil kullanmaya başladılar.

BDP"nin toplumsal tabanına yönelik kışkırtıcı ve maniple edici söylemlerini geçiyorum.

Daha dün Öcalan"ın mutlaka muhatap alınması gerektiğini söyleyen bu kişi ve çevreler şimdi kalkmış Öcalan"ın kendisine verilen rolü oynadığını söylüyorlar.

Kandil"in/BDP"nin Öcalan"a yönelik bu itibarsızlaştırma operasyonuna nasıl tepki vereceklerini bilemem ama Öcalan"ın sorunu silahla değil siyasetle çözme iradesine koşulsuz uyacağına hiç kuşku yok.

Kandil"in "şahin" yöneticilerinden biri olarak ismi her seferinde ön plana çıkartılan Duran Kalkan"ın bundan böyle mücadelelerini Öcalan"ın işaretlediği doğrultuda silahla değil demokratik siyaset yöntemiyle sürdüreceklerini söylemesi elbette önemlidir.

Bu sürecin nihai amacını özetleyen söz işte budur:

"Silahla değil siyasetle!"

Bunun anlamı açıktır:

Taleplerin silah yöntemiyle değil demokratik siyaset marifetiyle dillendirileceği ve mücadelenin de bu çerçevede bütünüyle yasal bir zemine oturtulacağı yeni bir döneme giriyoruz…

Artık silahlar konuşulmayacak…

Artık talepler silah marifetiyle dayatılmayacak…

Fikirler ve siyaset konuşacak…

Kendine ve halkına güvenenler fikirleriyle siyaset yapacaklardır…

Halktan onay alıp iktidara gelenler asıl o zaman taleplerini hayata geçireceklerdir…

Demokratik siyasetin yöntemi budur…

Demokrasinin gereği budur…

Silahlar üzerinden taleplerin dayatıldığı kanlı süreç tarihe uğurlanıyor.

Burada doğru anlaşılması gereken husus şudur:

PKK taleplerinden vazgeçmiyor, yönteminden vazgeçiyor!

Nedir PKK"nın talepleri peki?

Öcalan"ın söylediklerinden anladığımız odur ki, PKK"nın siyaset marifetiyle dile getireceği talepleri Türkiye"nin bütünlüğüne ve devletin bekasına zarar verici nitelikte değildir. Başka bir deyişle, ne bağımsız bir Kürdistan, ne de etnik temelde bir federasyon/özerlik talebi söz konusudur.

Tek devlet, tek vatan, tek bayrak söyleminin yanına iliştirilen "İslam kardeşliğine dayalı hukuk" ve "demokratik vatandaşlık" anlayışı gerçekte eşit vatandaşlık anlayışına bir vurgudur.

Öcalan"ın bütün bunları söylerken samimi olup olmadığını tartışmak anlamlı değildir.

Gün samimiyet tartışması yapacağımız gün değildir.

Öcalan"ın silahların devre dışı bırakılması önerisi Kandil tarafından kabul edildiğine göre şimdilik bir samimiyet sorunu yok demektir.

Başbakan"ın samimiyeti üzerinden polemik yapanlar ile Öcalan"ın samimiyeti üzerinden polemik üretenler bilerek ve isteyerek çözüm sürecinin bileşenlerini karşı karşıya getirmek gibi bir amaç güdenlerdir.

Bu süreçte AK Parti"nin Başkanlık modelini "tek adamlığa dayalı otoriter bir yönetim kurmak" biçimine dönüştürerek sorgulama konusu yapanlar, daha dün "sivil faşizm-dikta" gibi Ergenekoncu cenahın değirmenine su taşıyan tezleri BDP üzerinden tedavüle sokmak isteyenlerdir. BDP"lilerin kimden geldiği besbelli olan bu tezler konusunda daha seçici ve özenli bir dil kullanmaları elbette çözüm sürecinin selameti açısından yararlıdır.

"Başkanlık modeli" bu sürecin şartı veya süreçle alakalı bir husus değilken birilerinin BDP"lilere uzattığı mikrofonlar aracılığıyla BDP"lileri bu sürecin üstüne sürmeye çalışmaları manidardır.

"Tek adamlık-otoriterlik" ilişkisi üzerinden Başbakan Erdoğan"a eleştiri yönelten BDP"liler unutmamalıdırlar ki bu eleştirinin en fazla kendileri altında kalırlar. Çünkü Öcalan"ın liderliği ve PKK"nın Başkanlık modeli ortadayken tuzak sorular üzerinden suçlamalar getirmek BDP"ye hiçbir şey kazandırmaz.

BDP"nin "beyaz Türklere" ve PKK muhibbi gibi görünen ama gerçekte Öcalan"ı da itibarsızlaştırmaya çalışanlara "Başkanlık modeline karşı çıkmak" şeklinde şirin görünme siyaseti bence sürecin ruhuyla bağdaşmamaktadır.

Silah yerine siyasi mücadelenin ivme kazanacağı çözümün ikinci aşamasında BDP"nin sergileyeceği tutum, Ergenekoncu-ulusalcı çevrelerin veya kişisel hırsları ve beklentileri dolayısıyla süreci bozmaya çalışanların elini güçlendiren bir siyaset olmamalıdır.

Silahın çözümsüzlüğü derinleştiren yanlışlığı siyaset kanalıyla yapılmamalıdır.

Aman dikkat!

11 yıl önce
Silahla değil siyasetle…
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset