Bizler üniversitede okurken, değişik mahfillerde Bekir Topaloğlu ve Hayrettin Karaman'ın isimlerini duyardık. İslami hassasiyete sahip o kadar az üniversite mensubu vardı ki, bu iki ismin ileride büyük ilim adamı olacakları hayali bile bizi heyecanlandırıyordu. Bu tertemiz milletin gün ışığına çıkması; Ali Fuat Başgil gibi milli şuur sahibi mütefekkirlerin sayısının artmasıyla mümkün olabilirdi ancak. Çünkü ilim adamı önce cemiyeti yoğururdu, aksiyonları onu takip ederdi. Bu da bizim kurtuluş yolumuz olacaktı.
Bekir Topaloğlu'nun doktora tezi olan 'İslam'da Kadın' kitabını üniversite döneminde okuduk. Yazıldığı dönemde büyük bir boşluğu dolduran bu kıymetli eser bizler için çok önemli bir çalışmaydı. Sayısız baskı yaptı. Bir bayram ziyareti için Nurettin Topçu Bey'in evine gittiğimizde Bekir Topaloğlu ve Hayrettin Karaman da oradaydılar. Gıpta ile baktığımız geleceğin ilim adamları, Nurettin Topçu Hoca'nın karşısında edeb dairesinde oturuyor daha çok onun konuşmalarını dinliyorlardı.
Bekir Topaloğlu evvela İslam Enstitüsü sonra da ilahiyatta hocaydı; binlerce talebe yetiştirdi. İlimden çok ahlakı ön planda tutardı; zira yetiştirdiği talebeler cemiyette örnek insanlar olacaktı. Bütün öğrencilerine adil davranır, hepsi tarafından çok sevilir ve hürmet görürdü. Onun gibi hocalar İmam Hatiplilerin altın neslini ortaya çıkardılar. Bizim milletimiz ve ümmetimiz için ölümden sonraki hayat çok önemlidir. Bu dünya fanidir; kalıcı olan ölümden sonraki hayattır; bu dünyada ne ekersen öteki dünyada da onu biçersin. Onların yetiştirdiği öğrenciler bu bilinçle yetişmiş, bu millete ve ümmete gerçekten büyük hizmetler yapmıştır ve yapacaktır. Yetiştirdikleri öğrenciler de kendileri gibi idealist nesillerdir ve kendilerinden çok milleti düşünmüşlerdir. Bu da öğretmenlerle olurdu; Bekir Topaloğlu öğretmenler içinde örnek gösterilecek bir şahıstır, yüksek şahsiyeti öğrencilerine de sirayet etmiştir.
'İslam'da Kadın' ile başlayan telif eserinin ardından pek çok ilim eseri ortaya çıkardı; 'Nesillerin El Kitabı', ' İslam'da İman Esasları', 'İslam'da İnanç Esasları', 'Kelam Araştırmaları Üzerinde Düşünceler' , 'Kelam İlmine Giriş' gibi sayısız eserleri kütüphanemizi zenginleştirdi. Pek çok tercüme eseri de literatüre kazandırmıştır. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi'nin 167 maddesinde imzası bulunan Bekir Hoca'nın ne kadar velud bir ilim adamı olduğunu düşündüğüm sırada yanıma yaklaşan ve elimde kitaplarını gören kütüphane çalışanı Suat Çoban Bey, kitapları göstererek ve Bekir Topaloğlu'nu kastederek; “Devrin İmam-ı Gazali'si” yakıştırmasında bulundu. Bu güzel teşbihe katılmamak mümkün değildir.
Bizler gibi İSAM Kütüphanesi'nde çalışmalarını sürdüren Bekir Topaloğlu'nun ne zaman gelip ne zaman gittiğini pek bilmezdik; derin ırmaklar misali dibini göstermezdi adeta; zaman zaman kütüphane yemekhanesinde rastladığım hoca, hiç mâlâyani konuşmaz, gelir, yemeğini yer yine çalışmasına yönelirdi. Bir de onu Cuma namazlarında görürdük; camiye girince beyaz fesini çıkarır, başına takar usulünce cemaatin arasında yerini alırdı. Hiç kimse onun uzaktan büyük bir ilim adamı olduğunu tahmin edemezdi.
Aynı zamanda kıymetli bir şair olan Mahmut Kaya hocamız, Bekir Topaloğlu'nun ardından uzunca bir şiir yazdı; bazı bölümlerini buraya alacağım; 'İmam Hatip neslinin seçkin bir üstadıydı/ küçük yaşından beri Kur'an hafızıydı/ her gün okurken bir cüz, bu onun evradıydı/ İlmiyle amil Hoca, takvası yerindeydi/ Hayrettin Hoca mahsun, artık yetim gibiydi/ Kıldırdı namazını, sesi titremekteydi/ Baktım cemaatine, gözleri hep nemliydi/ Rabbim rahmet eylesin, gerçekten Hak ehliydi.'
Neredeyse altmış yıllık arkadaşını kaybeden, Bekir Topaloğlu'nun cenaze namazını kıldıran Hayrettin Karaman Hoca , Mahmut Kaya'nın şiirinde belirttiği gibi adeta yetim gibiydi. Birbirlerini hiç incitmeyen bu iki eski dost için ayrılık çok zor olsa da kader hepimiz için aynı yolu çizecekti. Yaptığı hizmetlerle, yetiştirdiği talebelerle birkaç nesli ihya eden hocamıza Allahtan rahmet, yakınlarına sabrı cemil niyaz ediyorum.
