|
Das Dava’nın yazılması

Biz üniversiteye geldiğimiz zaman Mehmet Özsoy Ağabeyimiz 'Mao Mehmet' olarak anılıyordu. O dönemde Çin'in lideri Mao Çetung 'Zedung' dünyada meşhur olmuş, Mehmet Ağabeyimizde ona benzediğinden bu lakabı almıştı. Zannediyorum ki ara seçimlerde yapılan bir mitingde Millet Partisi'nin Fatih Gençlik Kolu olarak söz almış. Tabii insan, otururken ne anlatacağını kolay hesaplıyor; ama halkın karşına çıkınca biraz bocalıyor. Mehmet Ağabeyimiz de halkın karşına çıktığında zihnindeki hesaplamaları unutuvermiş, ağzına ne geldiyse söyleyivermiş: İsmet Paşa'yı bu ağaca asacağız...



Mitingde sivil polisler de varmış; onlar hücum edince Mehmet Ağabeyimiz kaçmaya başlamış. Polisler peşini bırakmamış, o da güney sınırımızdan dışarıya çıkmış. Aylarca pasaportsuz dolaşmış, Demokrat Parti iktidara gelince af ilan etmiş; Mehmet Ağabeyimiz de Türkiye'ye dönmüştür. Bunun için ona ' Mu Mehmet' adını takmışlar.



***



Tabii yıllarca polisten kaçmak onda korkular yaratmıştı, bu yüzden çevresindeki her insanın emniyetin adamı olabileceğini düşünüyordu! Biz üniversiteye gelince Mehmet Ağabeyimizi Hukuk Fakültesi'nin kantininde tanıdık. Aslan Muş'lu idi. Babasının küçük bir memur olduğunu annesinin aldığı maaştan biliyorduk.



***



O dönemde muhafazakâr partilerin ekonomik bir doktrini yoktu; piyasa kuralları ne ise parti tüzüğüne onu koyarlardı. Halbuki sol partilerin ekonomik doktrinleri vardı. Asrımızın da en önemli konusu ekonomi idi. İlk defa Mehmet Ağabeyimizde ekonomik doktrinin öne sürüldüğünü gördük.



Mehmet Ağabeyimiz Marx'ın çalışkanlığına hayrandı; ''Das kapital'in'' teşhisler kitabı olduğuna inanırdı; ama koyduğu tekliflerine katılmazdı. Çünkü kendisi dindar, kainatın yaratıcısının Allah, son peygamberin Hz Muhammed (AS) olduğuna inanırdı. Marx'ın cemiyet tahliline de iştirak etmezdi. Alt yapı kabul ettiği ekonomik ilişkilerin aslında üst yapı ürünü olduğunu söylerdi. Cemiyetin alt yapısında telakkilerin, inançların bulunduğunu, diğer konuların ona şekil verdiği görüşünde idi.



***



Zamanla cemiyete cazip gelmesi için bizde iktisadi tezlerin üzerinde durmaya başladık. Aynı zamanda bunların bir doktrin halinde yazılmasının iyi olacağını düşündük.



***



Marmara Kıraathanesi'nin ön kısmı sohbet yeriydi. Buraya oyun kağıtları verilmezdi. Bizim arkadaşlardan başta Mehmet Ağabeyimiz olmak üzere bazı akşamlar orada toplanırdık. Fakat Mehmet Ağabeyimiz iki- üç cümle söyleyip kaçardı. Niçin oturmuyorsun dendiği zaman ellerini dürbün yapıp gözlerine dayardı ve şöyle söylerdi:



Bütün emperyalist güçlerin başkentlerinden böyle takip ediliyorum! Onun için doktrinin yazılması uzun sürmüştür.



Kitap orta yere çıktığında; bizim zengin arkadaşlarımızdan birisi önce kitabı bastıracağını söylemişti. Sonra şu gerekçelerle buna karşı geldi:



İnsan ya ahiret ya da dünya için bir yere para yatırır. Yazdıklarınızda ahiret için hiçbir şey yok. Dünyaya dair yazdıklarınız da trajikomik bir facia! Milliyetçi- toplumcu ne demektir?



Birisi sosyolojik diğeri iktisadi bir fenomen. Sonra iktisadi sistem ya kolektiftir ya da liberaldir. Anlattıklarınızdan bunlar mezzedilmiş gibi geldi. Böyle ne olduğu belirsiz ucubeye para yatırırsam, ilimden irfandan nasibini almışlar bana gülmezler mi?



Mehmet Ağabeyimiz sinirlerine hakim olursa o arkadaşımızı ikna edeceğini sanıyordu: İlmin sesi olan bu doktrine 'ucube' demeni anlamıyorum. Elimizde iktisadi ilimlerin kuralları, karşımızda ise ülkemizin meseleleri var. Konuya kesinlikle ön yargılı yaklaşmadık. Çözüm sistemini de ortaya çıkardık. Doktrinimizin birde sosyal-siyaset tarafı bulunmaktadır. Türkiye gibi bir ülkeye Marksizm hakim olursa, bir daha onun kapanından kurtulması mümkün değildir. Büyük patlamaların vuku bulmaması için kapital stokunu tamamlarken az da olsa milletin karnını doyurmalıyız.



O zengin arkadaş piposundan peş peşe nefesler çektikten sonra düşüncesini kesin bir dille ifade etti: Bu işte sevap ve dünyalık olmadığı aşikâr! Bir de ülkemizde hakim olan bir sistem var. Hiçbir hayır elde etmeden, ciddi bir gaye taşımadan bu sisteme karşı tavır almış olacağım. Hâlbuki ben iş adamıyım, sistemle uyum sağlayarak hedefime ulaşabilirim. Kusura bakmayın, televizyonda Oscar almış bir film başlıyor, onu seyredeceğim.



O arkadaş gidince, Mu Mehmet onun hakkındaki düşüncelerini açıkladı: İşte rejimin köpeği! Kemik yalayıcısı! İş başına geldiğimizde kapital stokunu tamamlamak için bütün malına el konulacak bir kapitalist; sonra da yıllarca taş kıracak bir amele!



Reşat o arkadaşımızın aleyhine konuşulmasını doğru bulmadı: Arkadaşımızı tenkit etmeyi bırakalım! Demek ki herhangi bir sebepten bize yardımcı olmayı uygun görmüyor. ''Das Dava'mızı'' nasıl yayınlayabileceğimizi düşünelim!



Mu Mehmet yıldırımla çarpılmış gibi sarsıldı. En ümitsiz anında, bir hazine bulmuşçasına gözleri parıldadı: Ne dedin? ' Das Dava' mı dedin? İşte Das kapitale karşı Das Dava! Bundan daha güzel bir ad konulamaz…


#Das Dava
#Mehmet Özsoy
#Mao Mehmet
7 yıl önce
Das Dava’nın yazılması
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi