|
Ankara"nın böceği meşhurdur

Tropikal ormanlarda hayvan yiyen bitkilere rastlanır. Yakınlarından geçen fareleri, böcekleri, küçük sürüngenleri yakalayıp yutar, etle beslenirler.

Çok şükür, bildiğimiz kadarıyla bizim buralarda öylesi yok.

Sadece ısıran bitkiler var ki adına "ısırgan" diyoruz.

Isırdığıyla kalır, yutmaz ama temas ettiği yeri fena yakar ve uzun süre kaşındırır.

*

Çocukluğumda komşumuz Fadime Yenge ısırgana karşı önemli bir tavsiyede bulunmuştu.

"Eğer ısırgan kolunu bacağını ısırırsa, hemen bir ebegümeci bul. Buralarda boldur. Yaprağını kopar ve "Isırgan daladı, ebegümeci yaladı" deyip sür. Hemen geçer. Sakın unutma."

Bir süre sonra denedim, hakikaten dediği gibi oldu.

Ancak, bir husus kafama takıldı.

"O sözü söylemeden sürsem, geçmez mi?"

Rahmetli Fadime Yenge"ye hiç sezdirmeden sürdüm, sonuç aynı.

Anladım ki tekerleme biçimindeki o söz, akılda kalmasını sağlayan bir unsur sadece.

İşin aslı, ısırganın yaktığı yere ebegümeci yaprağı sürmekten ibaret.

*

Böylece siz değerli okurlara önemli bir bilgi aktarmış oldum ki bu da görevlerimiz arasında.

Bundan sonra bir ısırgan saldırısına maruz kaldığınızda ne yapacağınızı biliyorsunuz.

Yeter ki ebegümecini tanıyın.

Geçelim bir başka tecrübeye.

Ankara"dayız. Üniversiteye başlamışız. Bir arkadaşla beraber tuttuğumuz Samanpazarı civarındaki eski evde kalıyoruz.

İlk gün, taşınma yorgunluğundan dolayı eşyaların bir kısmını yerleştirmeyi ertesi güne bırakarak yatmışız.

Tam uykuya dalmak üzereyken müthiş bir kaşıntıyla fırladım.

Yatağın içine ısırgan otları konmuş gibiydi; hatta daha aşırısı!

*

Işığı yakıp baktım, o güne kadar hiç görmediğim türden, kahverengi, küçük böcekler etrafta kımıl kımıl dolaşıyorlar.

Yorganın üstünde, duvarda...

Arkadaşı uyandırıp sordum.

"Tahtakurusu" dedi ve hiç umursamadan yattı.

Bense sabaha kadar o tuhaf böceklerin ısırdığı yerlere kolonya sürdüm.

Bütün geceyi uykusuz geçirdim.

Sivrisinekler gibi tahtakurusunun da herkese aynı ölçüde musallat olmadığını fark ettim.

*

Ertesi gün ilk işim evin her tarafını ilaçlamak oldu.

Kan emiciler ortalıktan kayboldular.

Rahat edeceğimizi sandım.

Ancak, malum, "sanmak" çoğu zaman yanıltır insanı.

Eski ahşap evler, tahtakuruları için karargâh olmuş.

*

Biz ilaçladığımızda komşu binalara kaçan böcekler, komşular ilaç yaptıklarında yine teşrif ettiler.

"Karargâh" sözünü kasıtlı kullandım; zira ordu gibi saldırıyorlardı.

Kurtuluş yok.

Bir süre böyle idare ettik.

İlaç yapıyoruz böcekler gidiyor, birkaç gün sonra ilacın etkisi geçince, hepsi mehter marşı eşliğinde dönüyorlar.

Baktık ki bu işin sonu yok...

Hiç vakit geçirmeden oradan taşındık.

Kiraladığımız yeni binadaki ilk işimiz, güzelce ilaç yapmaktı.

*

Aradan çok uzun yıllar geçmesine rağmen, o kan emici böcekler aklıma geldiğinde kolum bacağım kaşınır, tiksinti duyarım.

Adını duyduğumda bile irkilirim.

Başbakan Erdoğan, "ofisinde böcek bulunduğunu" açıkladığında, inanın daha beter irkildim.

11 yıl önce
Ankara"nın böceği meşhurdur
Hangi Çözüm Süreci, hangi savaş
Kara dinlilerle milletin savaşı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’