|
Büyük düşünen küçük adam

Hayata zor şartlarda başlamıştı. Yokluk, yoksulluk içinde büyüdü. Devlet okulunda parasız yatılı okudu. Parasız olan sadece okul değil, kendisi de ilk maaşını alana kadar parasızdı.

Öğretmen olarak göreve başladıktan sonra durumunun değişeceğini sanıyordu ama nişan, düğün, çoluk çocuk derken daha beter oldu.

Parasızdan beş parasız statüsüne geçti.

* * *

Günün birinde bu böyle gitmeyecek deyip başka bir kuruma geçti. Maaşı biraz artmıştı.

Bir defa daha bu böyle gitmeyecek deyip istifayı bastı.

Ticarete yatkındı. Atıldı. Gözünü karartıp girdiği işlerde iyi para kazanmaya başladı.

İlişkilerini iyi kullanma yeteneğine sahipti. Kimden ne fayda sağlayacağını, hangi sinekten ne kadar yağ çıkaracağını biliyordu.

İşlerini büyüttü. Ufkunu genişletti. Zaten hiçbir zaman dar ufuklu biri olmamıştı. Hep büyük düşünüyordu.

* * *

İştigal alanında hatırı sayılır firmalardan biri haline geldi. Ne var ki bir türlü tek olamıyordu.

O meşhur lafını bir defa daha söyledi kendine: Bu böyle gitmeyecek!

Farklı fikirleri vardı, farklı alanlara kayabilirdi.

Öyle yaptı. Sektörünü değiştirdi. Büyümek için ortaklıklar kurdu.

* * *

Gariptir, kendisi de ortaklıklar kurdu idi.

Kiminle ortak olsa, bir müddet sonra ortaklarını kazıklıyordu.

Kardeşine, eniştesine, bacanağına kazık attı.

Eski bir talebesiyle ortaklık kurdu, kazık attı.

Memuriyet döneminden beri tanıdığı eski mesai arkadaşlarından biriyle ortak oldu, ona da kazık attı.

* * *

Kazık atmakta zorlandığı tek ortağı, fırıldak lakabıyla anılan biriydi.

Eşeği boyayıp eski sahibine iki katı fiyatla satabilecek kabiliyeti olan bu ortağı onu epey zorlamıştı.

Ne de olsa ortak özelliklere sahiptiler. Fakat ne yaptı etti, sonunda onu da zararla göndermeyi bildi. Artık, katakullinin üstadı olmuştu.

Malı mülkü arttı, ensesi kalınlaştı, hesabı kabardı, göbeği ilerledi.

* * *

Ortak değiştirdikçe o büyüyor, genişliyor, fakat ortakları hep zararla, hep küçülerek ayrılıyordu.

Kitap kırtasiye ile başladığı ticaret hayatında neredeyse girmediği alan kalmamıştı.

İnşaat malzemesi işinden inşaatçılığa sıçradı.

Matbaa kurdu, kâğıtçılık yaptı.

Otomotiv sektörü hızla gelişiyordu. Burada ekmek var dedi ve o işe de girdi.

Nizami yollardan elde ettiği kazanç yeterli gelmeyince, kural dışı oynamaya başladı.

Lüks otomobilleri kendi yöntemleriyle ucuza getiriyor, pahalıya satıyordu.

Yalnız, kendi yöntemleri kanunlara uymuyordu.

* * *

Günün birinde kayın biraderine büyük bir kazık atınca, karısıyla arası bozuldu. Ayrıldılar.

Başka bir kadınla yaşamaya başladı.

Bir ara siyasete heveslendi. Milletvekili olmayı ciddi ciddi kafaya koymuştu. Gitti aday adayı oldu.

O dönemde ablasının oğlu ona “aday adayı dayı” diye sesleniyordu.

Az daha yeğeniyle de ortak olacaktı, acıdı çocuğa.

* * *

Farklı sektörlere de sıçrayıp kök salmalı... Acaba market zinciri mi kurmalı, yoksa petrol işine mi girmeli diye hesap yaparken, araba kaçakçılığından başı belaya girdi.

En sonunda yaptığı hesaplar havada kaldı ve hapsi boyladı.

Tanıdıklarından hiçbiri “Allah kurtarsın” demedi.

17 years ago
Büyük düşünen küçük adam
Dayanışma zamanı…
Kara dinlilerle milletin savaşı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’