|
Emir büyük yerden

İnsanın muhtar olası geliyor. Muhtarların arasına karışıp Külliye'ye gitmeli. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı o salonda dinlemek güzel olmaz mı?



Televizyonların çoğu canlı yayınlıyor ama ekrandan izlemek aynı değil ki.



“Muhtar bile olamaz” manşetlerini hatırlıyorum her seferinde.



Zafer nidalarıyla, o kin dolu manşetler atılmasaydı vaktiyle, belki muhtarlar toplantısı bu kadar geniş çaplı yapılmazdı.



İki gün önce yapılan muhtarlar toplantısı üçüncü beşinci değil, tam otuz beşinci buluşmaydı.



Ülkenin hiçbir köyünde, hiçbir mahallesinde Külliye'deki buluşmaya gitmeyen tek muhtar kalmayıncaya kadar devam edecek gibi görünüyor.



*



Bütün hayatları halkı küçümsemekle geçen ve kendilerini elit zanneden bir grup, Erdoğan'a vurmak, itibarını zedelemek isterken, aynı zamanda muhtarları da harcamıştı.



Şimdi Erdoğan, bu seri toplantılarla muhtarlığın ne kadar önemli olduğunu da vurgulamış oluyor.



“Aga, Erdoğan çok inatçı be. Aynı zamanda çok sert çıkışlar yapıyor devamlı...”



Öyle, onun inadı milletin izzeti için.



*



İki gün önceki buluşmada yine esti gürledi. Batı'ya seslendi.



“Allah izin verirse 15 Mart'ta Çanakkale Köprüsü'nün temelini atacağız. Bu da dünyada ilk olacak. İnşallah 2023'e o köprüyü de yetiştireceğiz. Türkiye'ye ve bu millete bunlar yakışır. Bundan dolayı kıskanıyorlar. Sen kalkacaksın dünyanın 1 numaralı havalimanını yapacaksın, olur mu öyle şey! Onun için 'Bak paranı, dolarını kısarız' diyorlar. Neyi kısarsanız kısın, evvelallah bu millet küllerinden doğarak yine sizleri boğar.”



*



Bu sözler kimleri çılgına çevirmiştir?



Sağdan say desek…



Avrupa'da kim kalır ki?



Hangi Avrupa ülkesinin lideri o listenin dışında yer bulabilir kendine?



Ayrıca bizim kurşun asker gibi Avrupa'ya kaçıp saraylarda ağırlanan, peş peşe ödüller verilen Cannes Dündares de hop oturup hop kalkmıştır.



Çipil çipil bakarak, yaltaklanmaya gaz vermiş olsa gerek.



“Bak bak ekselans, Erdoğan yine neler diyor? Bu millet sizi boğar diyor. Kararlı bunlar sizi boğmaya. İşte açık açık söyledi, niyetini belli etti… Aman gözünü seveyim, bana çok iyi sahip çıkın. Bir ödül daha verin, yerim sağlamlaşsın.”



*



Yaltaklanma kelimesini başka türlü anlayabilecek olanlar için, anlamını verelim.



“Birine hoş görünmek için onursuzca davranmak, dalkavukluk etmek.”



Bizim kaçkınların en iyi yaptıkları iş bu değil mi?



Onursuzca davranmak, ısmarlama ceket gibi onlar için.



Ne omuz devrikliği, ne bir koldaki yarım santimlik fark; kalıp gibi oturuyor hepsinin üzerine.



Onurlu davranmayı bilselerdi, Avrupa'ya Amerika'ya kaçarlar mıydı?



*



Türkiye'nin savunma pozisyonunu terk edip hücum pozisyonuna geçtiğini açıklayan Erdoğan, şöyle söyledi:



“AB başta olmak üzere pek çok uluslararası kuruluş ülkemize haksız ithamlar yöneltiyor. Müttefik dediğimiz, stratejik ortak dediklerimizin yalanlarını, ikiyüzlülüklerini saymıyorum bile. Ama buradan tekrar söylüyorum; ne raporu hazırlarsanız hazırlayın. Bizim raporumuzun sahipleri buradadır. John'un, Hans'ın raporu bizi bağlamaz. Bizi Ahmet'in, Mehmet'in, Ayşe'nin, Fatma'nın raporu bağlar.”



*



İşte özgüven…



İşte aranan kan…



İşte kadirşinaslık…



Öncelikle beni unutmadığı için teşekkür ederim.



Hemen Ahmet'e haber vereyim.



Vakit geçirmeden Ayşe ile Fatma'yı alıp gelsin…



Beraberce bir rapor hazırlayalım.



Hans'la John da kudursun, dursun.



Vazife büyük; emir de büyük yerden.



Galiba muhtar kılığına girip Külliye'ye gitmeye gerek kalmayacak.



Şu gelene heyecan mı diyorlar ne?



Haydi hayırlısı... İyi bir rapor hazırlarız Allah'ın izniyle.


#Avrupa
#Amerika
#Cumhurbaşkanı Erdoğan
7 yıl önce
Emir büyük yerden
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset