Çocuktuk, ufacıktık... Top oynadık, acıktık. Yerde bulduk bir elma. Eve koştuk, bir de baktık televizyonda bir dizi: Uzay 1999. Oturup seyrettik, "vay be!.." dedik. Sene, 70''lerin orta mahalliydi. Diziye isim olan tarih, çok çok ilerisiydi o zaman için. Daha doğrusu, bize göre öyleydi. 35-40 yaşında vadesi dolup toprağa verilenler için "Vah vah, çok genç gitti" dendiğinde, şaşkınlığa düşerdik. O dizide anlatılanlara benzer bir teknolojik seviyeyi, 99''a geldiğimiz vakit yakalayacağımızı ya da en azından o seviyeye yaklaşacağımızı sanıyorduk. Galiba artık öyle sanmaktan vazgeçmenin zamanı geldi. Aradan geçen seneler içinde, televizyonlar renklendi, birkaç tane otoyol yapıldı ve telefonda ''cep'' devrine girdik ama, hepsi bu kadar. Yine Demirel başta, umudumuz yine Ecevit...
İsmail Sabri, şiir kaseti rekor kıracak kadar çok satan İbrahim Sadri''den epeyce etkilenerek bir şiir yazmış. Görelim neler yazmış:
Sen yasaklıyken ben partinin başına geçtim
Sen içerdeyken ben çok içerledim
Abdest alırken ellerime hiç su döktürmedim
Zaten kim ellerime su dökebilir ki?
Ben senin evde oturma ihtimalini sevdim adam gibi
Kırık kalpler kulübüne çıkmanı bir kuşa gül demeni
Güle bülbül demeni, bülbüle ise
Hiçbir şey dememeni sevdim
Ben sevdim seni sevmeyenleri
Hepsinin üstüne hep senin üstüne konuşma ihtimalini sevdim
Yaşamak hüner değil; senin ölme ihtimalini sevdim
İçimde öldürdüğüm zaman
Soğuk ve şehirlerarası seçim otobüslerinde farkettim
Genel Başkan olduğumu
Kimse başbakan demiyordu bana,
Varsın demesinler
Ben yine de bana sayın başbakan denebilme ihtimalini sevdim
Sen yasaklıyken ben
Tayyip''in yasaklanma ihtimalini de çok sevdim
Ben seni hiç sevmedim ki...
Ben sevdim mi adam gibi severim
Kadın gibi değil!...
Çocuk gibi hiç değil!..
- Apo operasyonunu bilen 10 kişi kimlerdi acaba Hocam?
- Bir Bilen ve diğer dokuz bilenler tabii ki, benim saf Çekirgem!..
Bastır Karaoğlan, gün senin günün! CHP''yi sil süpür, oyları topla! Dedik ya, umudumuz sensin. Mesut Bey, yirmi yıl daha bekleyebilir, yaşı müsait!