Boğaz''dan gemiler geçer. Bazılarının üzerinde beş yüz kamyonun tayışacağı kadar yük vardır. Kılavuz kaptan almışsa yahut güzergâhı biliyorsa, süzülür gider. Sesini duymazsınız.

Az öteden ufak bir kayık geçer; çıkardığı kulak tırmalayan gürültü, Boğaz''ın iki yakasından duyulur.

Ufak tefek köpekler de kayıklar gibidir.

Yeri göğü inletirler.

İnatla, azimle, sinirle peşine düşer kafayı taktığı kişinin.

Bugünlerde böyle minik bir köpeğin saldırması üzerine kurulmuş bir reklâm görüyoruz ekranlarda.

Kalabalık bir caddede yürüyen genç bir adamın üzerine saldırıyor minik köpek.

O kadar çok insan varken, niye o genci seçtiğini bilemeyiz, köpek bu.

Kendince bir sebebi vardır.

Pantolon paçasından yakalıyor ve bırakmıyor.

Neyse ki koluna bacağına saldırma isteği yok köpeğin. Sadece elbise meraklısı.

Adam kurtulamayacağını anlayınca, ayakkabılarıyla pantolonu çıkarmaktan başka çare bulamıyor ve çıkarıyor.

Ayakkabıları çıkarmadan pantolonu çıkarmak zordur şüphesiz.

Hem de köpekten kaçarken.

Ama köpek bırakmaya niyetli değil. Peşinden koşmaya devam ediyor.

Hoplaya zıplaya zorla yetişebildiği ceketine asılıyor bu sefer.

Epey çekiştirmeden sonra ikinci aşamada, genç adam gömlekle ceketi de aynı anda çıkarıp savuruyor köpeğe doğru.

Üzerinde bir donu, kolunda bir saati ve ayaklarında bir çift beyaz çorabı kalıyor sadece.

(Saate dikkat. Hazırlayanların niyetine göre reklâmın odağı o saatte gizli. Bizim başka yere odaklanmamız fark yapmaz.)

Köpek inatçı. Hem de fazlasıyla. Havlaya havlaya devam ediyor kovalamasına.

Hayvanlarla çekim yapmaya çalışanları ve bunu başaranları hep takdir etmişimdir.

Kolay olmasa gerek hayvana rol yaptırmak.

Köpeği az sonra ağzında adamın donuyla yürürken görüyoruz.

Az ötedeyse adamcağız önünü arkasını elleriyle kapatarak bir markete dalıyor.

Köpek dışarıda kalmış.

Herhalde köpeklerin markete alınmadığını biliyor kerata.

Adam büyük paket köpek maması alıyor.

Kasaya geldiğinde, üzerinde don dâhil hiçbir kıyafeti olmadığı için, kasiyer kız neyle ödeyeceğini soruyor.

Adamın bileğindeki saat, aynı zamanda kredi kartı! Ya, aynen öyle!

Kolunu kasanın oradaki optik okuyucuya tutup dışarı çıkıyor.

Mama paketini köpeğin önüne bırakıyor ve köpek mamasını yerken, o ileriye doğru koşmaya devam ediyor.

Niye aksi yöne koşup, etrafa savurduğu elbiselerini toplamadığını sormayın, ben de bilmiyorum. (Öyle ya, hiç değilse donunu kurtarsaydı.)

Markete girerken ayaklarında olan beyaz çoraplarının, dışarı çıktığında ayağında olmadığını görüyoruz.

"Oldu olacak şunları da çıkarayım" diye marketin içinde çoraplarını çıkardı demek! İyi ama niye?

Dedik ya hayvanlarla çalışmak zordur... Çok şık bir çekim yaptık derken bir de bakarsınız, ufak bir aksilik olmuş.