|
Âlemlere rahmet

Hicret, ne muhteşem bir hadise.

İçinde dua, ümit, zorluk, çile var.

Başlarken sıkıntı, bitince hasret.

En çok da tevekkül.

Sonsuz bir teslimiyet.

Bir takvimin de sıfır noktası.

Hicrî yeni yılımız hayırlara vesile olsun.

Gelen yoksa, karşılayan da olmaz.

Mukim durumdakinin ‘Ensar’ olabilmesi için, ‘Muhacir’ gerekir.


*

Hicret, zorluklardan kaçmak değildir elbette.

Aslan avına hücum etmeden önce bir iki adım geriye gider.

İleriye daha iyi hamle yapabilmek için.

Orada geriye doğru atılan adımlar, geri adım olarak kabul edilemez.

Penaltı vuruşu gibi.

Oyuncu topun başında durup da vurmaz.

Güç toplamak, vuruşu gole çevirmek maksadıyla üç beş adım uzaklaşır.

1439 yıl evvel, Efendimiz (s.a.v.) de öyle yaptı.

Mekke’den hicret etmesi, oradan kaçmak anlamına gelmez.

Daha güçlü dönmek içindi.

Nitekim öyle de oldu.

*

Âlemlere rahmet olarak yeryüzüne gönderilen son Peygamber’in ümmeti olarak, bugünkü halimize bakınca, içimizde yangınlar başlıyor.

Bölük pörçük, darmadağın, başsız…

Birlikten, bütünlükten uzak olmanın neticesi, savrulup duruyoruz.

Zulme uğrayana elimizi uzatmakta bile zorlanıyoruz.

Bir tarafta aşırı refah içinde yüzenler, bir tarafta evini barkını terk etmek zorunda kalanlar.

Bir lokma ekmeğe, bir yudum suya muhtaç.

Can güvenliği, mal güvenliği, namus güvenliği bile söz konusu değil.

Alacak nefes bulmak, en büyük lüks.

*

Parça parça olunca, önce küçük parçaların yutulması kaçınılmaz.

Ardından büyük parçaların daha küçük hale getirilmesi hedefleniyor.

Daha kolay yutmak için.

Biliyoruz fakat bilmiyor gibiyiz.

Sıra kendimize geldiğinde mi layıkıyla idrak edeceğiz?

*

Bilen var elbette.

Gören var.

Tedbir almak için çırpınanlar…

Uyandırmak niyetiyle gece gündüz gayret gösterenler…

Rabbimiz, gayretleri ve halis niyetleri boşa çıkarmasın.

*

Öyleleri de var ki kendi evi için bile hayırlı sayılmaz.

Değil ki herhangi bir yere rahmet olsun.

Onları kendi çerçevesi içinde bırakıp, biz kendimize bakalım.

*

“Âlemlere rahmet” sözünü kim bilir kaç defa duymuşuzdur.

Üzerinde yeterince düşündük mü?

En basitinden başlayalım ve sınırın nerelere uzandığını anlamaya çalışalım.

Evine değil.

Bulunduğu şehre değil.

Ülkesine değil.

Dünyaya değil.

Âleme bile değil.

Tekrar edelim, “âlemlere rahmet olarak gönderilen” Efendimiz’in (s.a.v.) ümmeti olarak, bugünkü halimizden çok çok daha iyi durumda olmamız gerekmez mi?

Öyleyse hata nerede?

#Peygamber
#Hicret
٪d سنوات قبل
Âlemlere rahmet
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset