|
Ne mutlu türkü dinleyene

Söylediği türküde veya şarkıda geçen bazı sözlerin anlamını bilmeyenlere kızıyoruz, çok seyrek de olsa buradan dokunduruyoruz.



Aynı durum, haberciler için farklı mı?



Okuduğu haberdeki bazı kelimelerin ne anlama geldiğinden habersiz olanlar var.



Gittiği yolu bilmeyen şoförlerden daha çaresiz duruma düşüyorlar.



*


Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun görevi bırakma kararını açıklamasından sonra, yerine kimin geçeceğini merak eder olduk ister istemez.



Hem parti genel başkanlığı, hem başbakanlık için bir isim aradık, gazete köşelerinde, kahve köşelerinde, ekranlarda…



O ismi belirlemek için kongre yapılması gerekiyor.



Kongre içinse bir adayın belirlenmesi.



İsmi geçenler arasında bir tercih yapılacaktı, yapıldı.



AK Parti'nin geleneği, tek adayla kongreye gitmek.



Aday olarak tespit edilen kişinin, hem partinin hem de hükümetin başına geçeceği kesin.



*


Birkaç ismin zikredildiği günlerde, bazıları zannetti ki Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kişiyi işaret edecek.



Hâlbuki Erdoğan'ın parti ile arasında sadece gönül bağı var.



Ve çıkıp kameralar karşısında “”filanca kişi” demesi, bütün kurallara aykırı.



Kurallardan kastım, başta kanunlar ve parti tüzüğü.



Yapılması gereken yapılacaktı ve öyle de oldu.



Parti teşkilatı, belediye bakanları, milletvekillerinin görüşleri alındı.



Genel başkan olarak kimi görmek istedikleri soruldu.



Bu süre içinde partinin kurucusu ve doğal lideri olan Erdoğan hiçbir ismi telaffuz etmedi.



Adı geçenlerin her biriyle açılışlarda ve diğer programlarda bir araya gelerek, eşit mesafede olduğunu titizlikle sergiledi.



*


Temayül yoklaması, AK Parti'nin oturmuş bir geleneği.



Lider dâhil kimse baskı yapmıyor, kapalı veya açık yönlendirmede bulunmuyor.



Başta bahsettiğim “ağzından çıkan kelimenin anlamını bilmemek” işte burada sıkıntılı bir şekilde devreye girdi.



'Temayül' demek isterken, anlamını bilmediği için 'teyamül' diyenlere rastladık.



Önünde doğrusu yazıyor fakat o kelimeden habersiz olduğundan, 'teyamül' okuyor.



Dili sürçtüğünü düşünüyoruz.



Yanılmışız.



Çünkü biraz sonra söylediği kelime, kulağına ulaştığında saçma ve anlamsız gelmiş olacak ki devamında tekrarlanan 'temayül' kelimesini bu defa 'teamül' olarak okuyor.



*


“Manda yuva yapmış söğüt dalına…”



Bunu okurken, “Manda nasıl söğüt dalına çıkıp da yuva yapsın? Olsa olsa söğüdün yanına yuva yapabilir. Öyleyse “söğüt yanına” demek gerekir” diyene henüz rastlamadık ama, emin olun o da yakındır.



Çünkü başka türkülerde “olsa olsa yöntemi” kullanarak, sözleri çarpıtanlara çok rastladık.



Örnek isterseniz, açın radyoları, yarım saat içinde birkaç tanesine rastlarsınız.



*


Geçen gün çok değerli sanatçımız, İzzet Altınmeşe ile bir buluştuk.



Yemek yedik, çay kahve içtik, sohbet ettik.



Türkülerin üstadı ile eskileri ve yenileri konuştuk.



Bir kere daha anladım ki tesadüfen büyük sanatçı olunmuyor.



Tesadüfen hiçbir şey olunmuyor aslında.



Sözleri yanlış okuyanlar müstesna.



*


Türkü söylemek kadar, dinlemek de basite alınacak bir husus değil.



Şarkılarda olduğu gibi…



Bence türküleri ve şarkıları yanlış okuyanların da dokunulmazlıklarını kaldırmak ve hafiften dokunmakta fayda var.



Yanlış okuyanları uyarmadan dinlemeye devam edenlere de bir şekilde dokunmak gerek.



Sözlük kullanmayı bilmeyen habercileri de bu listeye dâhil edelim.



Yeni anayasaya bu konuda bir madde mi koysak ne?


#Yeni anayasa
#Temayül yoklaması
#AK Parti
8 yıl önce
Ne mutlu türkü dinleyene
Erdoğan, Davutoğlu ve Meşal...
Kara dinlilerle milletin savaşı
Savaşın, siyasetin, hukukun dilleri
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?