|
Nereyi aradın be kızım?

İlk dakikalarında kanlı bir saldırıyla başlayan ve hararetli tartışmalarla, büyük patırtılarla geçen Ocak bitti işte; geldik son güne.



Her zamanki gibi bu ayı da çok hareketli yaşadık.



Çoktan yurt dışına kaçtığı düşünülen Ortaköy saldırganı canlı yakalandı.



Şayet yurt dışına çıkamadıysa, ilişki ağının deşifre olmaması için, başka bir tetikçi tarafından öldürülerek bir kenara atılmış olabilir diye düşünüyorduk.



*


Meğer ilk günden itibaren, binlerce güvenlik görevlisi peşine düşmüş.



Yerini kısa sürede tespit etmişler ve arkasında kimler olduğunu bulmak maksadıyla yakın takibe alınmış.



Saldırganın yakalanması, dünya çapında büyük bir başarıydı.



Güvenlik güçlerimize olan itimadımız arttı.



Gönülden tebrik ettik.



Rastladığım her polise sarılmak geldi içimden.



*


Başka neler oldu geçtiğimiz bir ay içinde?



Anayasa değişikliği paketi Meclis'ten geçti, referandum yolu açıldı.



Daha referandumun hangi tarihte yapılacağı belli değilken, kampanyalar başladı.



Henüz partiler meydanlara inmiş değil ama çalışmalar tam gaz.



Gazeteler, televizyonlarda hararet yüksek.



Sosyal medya sallanıyor.



Tartışmalar o kadar şiddetli ki zemin sağlam da olsa, sarsıntıyı her yerden hissetmek mümkün.



Referandum en sevdiğim seçim türü.



Bir sürü parti bulunmuyor pusulanın üstünde.



Sadece iki seçenek: Evet mi, hayır mı?



Kafa karıştırıcı tarafı yok.



*


Bir başka güzel yanı da kimi bölücülerin,

“evet-hayır”

dan ibaret iki seçenekli soruyla, milletin bölündüğünü iddia etmeleri.



Gülmek için sebep arayanlara, zahmetsiz, masrafsız hediye.



*


Yüksek tansiyonla geçen ay içinde bir başka sürpriz Meclis'ten geldi.



Bir CHP milletvekilinin telefon faturası, gündeme oturdu.



Nasıl oturmasın?



Tutar o kadar yüksek ki akıl alır cinsten değil.



Büyük ikramiye tutarı ile neler alınabilir türünden haberler yapılır ya, tıpkı onun gibi hesaplara girişildi.



Adını hiç unutmayacağız CHP'li

Elif Doğan Türkmen

'in.



(Adı da pek güzelmiş bunu da bu arada belirtmek lazım. Keşke kendi de, yaptığı işler de o isme yakışır şekilde güzelliğe sahip olsaydı.)



Tam 1.200.000 (Bir milyon iki yüz bin) liralık telefon faturası…



Kasım ayına ait. Bunun bir de Aralık ayı var.



İnsan kimle konuşur, ne konuşur bu kadar, anlamanın imkânı yok.



*


Bir tarihte Amerika'da küçük bir şirkette çalışan bir kadın, patronuna çok kızmış.



Artık sebep nedir, bilmiyoruz.



Zam istedi de vermedi mi, sözünde mi durmadı, onur kırıcı davranışta mı bulundu, unutmuşum.



Kadın Cuma akşamı çıkarken telefonla Japonya'yı aramış.



Saat danışma merkezini.



Ve telefonu açık bırakmış.



Hafta sonu ve Noel tatili çakışınca, bir haftaya yakın telefon açık kalmış.



Her saniye, saati otomatik olarak Japonca bildiriyor.



Belki de İngilizce söylüyor, ne bileyim; orası mühim olmayan bir ayrıntı zaten.



Patron tatil dönüşü telefonu fark etmiş ama ne olduğunu anlayamamış.



Fatura geldiği zaman kafasına dank etmiş.



*


Şimdi, bizim ismi güzel kendi değil vekilimizin yaptığı da buna benzer bir şey miydi acaba diye düşünmeden edemiyorum.



Sormak lazım.



Başkan

İsmail Kahraman

gelse de sorsa:

“Nereyi aradın be kızım?”

#İsmail Kahraman
#Elif Doğan Türkmen
#CHP
#Anayasa referandumu
7 yıl önce
Nereyi aradın be kızım?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset