|
Pilav yapmayın pilav

Büyük şehirlerde yolların hep araçlara göre düzenlendiğini, yayaların ve bisikletlilerin düşünülmediğini ileri süren çevreciler, benzin ve mazotlu araçlarla çevrenin kirletilmesinden vazgeçilerek bisiklet kullanılmasını istediler.

Ve bu isteklerini, İstanbul caddelerinde topluca bisiklete binerek, basın açıklaması yaparak ortaya koydular.

Daha çok bisiklet, daha az araba, çevre için iyi elbette. Hem ekonomik, hem sportif, hem de temiz.

*

Ancak bu eylemin etkisi fazla olmaz.

Aynı eylemin daha büyüğünü ilkbaharın ilk günlerinde yapmak lâzım geldiğini söylerim, şayet bana söz düşerse.

Çünkü önümüz kış.

Yağmurlar ufaktan başladı.

Arkasından kar da gelecektir nasipse.

İnsanları bugünlerde bisiklete binmeye ikna etmek zor olacaktır.

*

Buradan, yıllar öncesine uzanıp, hüzünlü bir bisiklet hikâyesi anlatmak güzel olurdu belki.

Ama ne yalan söyleyim, şu mübarek günde, o hüznü kaldırmak zor gelebilir.

En iyisi farklı konulara geçmek, belki de konudan konuya zıplamak. Ne dersiz?

*

Ozan Arif''in sözünü yazdığı, İsmail Türüt''ün söylediği “Plan yapmayın plan” son günlerde çok gündemde kaldı ya, bir teyzemiz bunu “pilav yapmayın pilav” şeklinde anlıyormuş.

“Niye tutmazmış Karadeniz''de pilav?” diye sorunca anladık ve açıklamak zorunda kaldık.

Ne yaparsınız, herkesin yanlış anlama hakkı mahfuz.

“Karadeniz''de bir takım oyunlar oynanıyor” sözünden, horon oynamayı yahut kahvehanede pişti, tavla, maça kızı oynamayı anlayanlar da çıkabilir.

Engelleyebilemeyiz.

*

Karadeniz''de pilavın tuttuğunu teyzemize izah ederken aklımıza Gaziantep''in pilavı geldi.

Lokantanın çığırtkanları eski dönemde “Pilavken ye...” diye bağırırmış.

Bunun manası şu:

Pilavın satılmayan kısmı ertesi gün dolmaya katılıyor.

O zaman da “Dolmayken ye...” diye bağırıyorlar.

Çünkü oradan artan da ertesi gün çorbaya katılacak.

Ziyan etmek yok.

Çığırtkan da samimi olduğu için dürüstçe bağırmakta.

“Pilavken ye...”

Çok yıldızlı otellerin lokantalarında yapılan yemeklerin ne kadar farklı usullerde olduğunu düşünüyorsunuz?

*

Bir lokanta da olabilir, bir market de...

Karikatür çizme yeteneğim olsaydı, şöyle bir çizim yapardım:

Delikanlı alışverişini yapmış, kasa önüne gelmiş, ödemeyi yapacak.

Cebinden parasını çıkarıp uzatmış.

Kasiyer kız soruyor:

“Bozuk yok muydu?”

Delikanlının cevap balonunda şöyle yazıyor:

“Moralim bozuk.”

*

Valla çok değil, beş kare sonra evlenir bunlar.

O cevaba kız hele bir gülsün.

Kendini tutamayıp bir “kık” demesi yeter.

Hikâyenin sonu mutlu biter.

Onlar erer muradına, bize yine kerevet düşer.

17 yıl önce
Pilav yapmayın pilav
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü