|
Ruslar’ı sıcak mı çarptı?
Rus Donanması'na ait bir savaş gemisi,
.


Haberi önemli bulmayan yayın organı kalmadı.



Gazeteler, tvler, haber siteleri hep birden gördü.



Nasıl görmesin?



Karadeniz'den İstanbul Boğazı'na giren savaş gemisi, Marmara'ya doğru ilerlerken direğinde ay-yıldızlı bayrağımız rüzgârla dans ediyordu.



Sonra da Çanakkale Boğazı'nı aynı şekilde geçti.



*


Bunlar değil miydi Boğaz'ı omuzda füze ile geçenler?



Görgüsüzce gösteri yapanlar?



Eller tetikte, her an savaş çıkacakmış gibi davrananlar?



Sıcak havaların etkisi mi yoksa bütün bunlar?



Geminin adı 'Aleksandr Otrakovskiy' imiş.



Aleksandr tamam da soyadı biraz garip.



Ortaköy'de viski mi demek istemiş ne?



Herhalde Rus komutanlardan birinin adı.



Meraklısı arasın bulsun, bence önemsiz.



Fakat bu defaki kurallara uygun şekildeki nazik geçiş, herkesi şaşırttı.



Neler oluyor?



Bizim bilmediğimiz bir hadise mi var can ile canan arasında?



OBAMA “GÜVENLİ BÖLGE” DEDİ


Öte yanda ise Obama ilginç bir açıklama yaptı.



Suriye'de güvenli bölgeler oluşturulmasına sıcak baktığını, karşı olmadığını söyledi.



ABD Başkanı Obama, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Hannover'de yaptığı görüşmenin ardından “Türkiye ile çözüm yolları bulma konusunda sürekli görüşme halindeyiz” dedi.



Suriye'de güvenli bölgeler oluşturulmasının askeri açıdan zor olduğunu; ancak bunun, ateşkes ve siyasi çözüm çerçevesinde hayata geçirilmesi düşüncesini desteklediğini açıkladı.



Günaydın…



Türkiye bunu yıllardır savunuyor.



Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, içeride-dışarıda, bu konuyu ele aldığı her konuşmasında “Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturulmalı” demekten dilinde tüy bitti.



*


Yine de hiç usanmadı.



Bin defa daha söyler.



Uluslararası toplantılarda, yurt içinde yaptığı açılışlarda, televizyon programlarında…



O güvenli bölgeler oluşturulana kadar, uçuşa yasak bölge ilan edilene kadar söylemeye devam eder.



Kalın kafalı AB'li ve ABD'li yöneticilerin o fikri kabullenmeleri niye bu kadar gecikti?



Sanıyorlardı ki Türkiye bunu sırf kendi rahatı için istiyor.



Mülteci akını Batı ülkelerini sarsmaya başlayınca, her ne şekilde olursa olsun bir çözüm yolu bulmak gerektiğini anladılar.



Çizgiye gelmeleri için üvendirenin dürtmesi şart demek ki.



28 ŞUBAT DARBESİNİN BAŞBAKANI


1997'deki 28 Şubat darbesinin ardından başbakanlık koltuğuna oturan Mesut Yılmaz, tanık olarak dinlendiği 'post-modern darbe' davasında cuntacıları savundu.



İddiaları “hayal mahsulü” olarak niteledi.



Askerin hükümeti devirmek ve siyasete yön vermek gibi bir niyeti olmadığını söyledi.



Akademisyenlerin Genelkurmay'a çağrılmasını anlayabilirmiş Yılmaz.



Ancak hâkimlere komutanların brifing vermesini doğru bulmamış.



Asıl yanlışı merhum Erbakan yapmış imiş.



*


Doğrusu, Mesut Yılmaz'dan başka türlü açıklama yapmasını beklemek, son derece abes bir tutum olur.



Eşyanın tabiatına aykırı.



Buradaki eşya, bilin bakalım kim oluyor?



O sözlere şaşıranlara şaşırmak gerekir asıl.


#Rus Donanması
#Erbakan
#Mesut Yılmaz
#28 Şubat darbesi
8 yıl önce
Ruslar’ı sıcak mı çarptı?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset