Bana dokunmayan paralel bin yaşasın.

Düstur bu idi.

Ne zaman ki partiyi ele geçirme niyeti belirdi, dört koldan saldırı başladı, MHP lideri Bahçeli uyandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Günaydın Sayın Bahçeli… Günaydın, günaydın…” sözü, durumu açık ve net özetliyordu ve gayet anlamlıydı.

MHP lideri, tam da “uyan da balığa gidelim” denecek zamanda tehlikeyi fark etti.

Gerçi artık balık tutmak için epey geç ama bu da bir şeydir.

Zararın neresinden dönülse kâr…

*

Bir köylünün oğlu tahsil için evinden ayrılmış.

Birkaç yıl okul için uzaklarda kalmış.

Tatil zamanı köyüne döndüğünde, bir yabancılaşma içinde.

Ben artık okumuş yazmış biriyim havasında.

Evvelce gayet iyi bildiği işlere burun kıvırıyor, babasına yardım etmekten eriniyor, işleri elinin ucuyla tutuyor.

“Baba, bu neydi?”

“Kazma oğlum.”

Babası durumun farkında fakat sabırlı…

“Baba, bu neydi?”

“Kürek oğlum.”

Durup durup bir şeyleri soruyor ki tam anlamıyla farkını ortaya koyma çabası.

Aydın yabancılaşmasının henüz ilk basamağında fazlasıyla oyalanıyor.

Bir iki senelik köyünden uzaklaşıp okumayla kendini aydın olmuş sanıyor.

İnsan hiç kazmayı küreği unutur mu?

Tam da ukalalığın zirvesine yaklaşmak üzereyken, yanlışlıkla tırmığa basıyor ve tırmığın sapı tak diye suratına çarpıyor.

İlk anda hemen hatırlıyor onun ne olduğunu.

“Hay ağzına tükürdüğümün tırmığı…”

Babası, sabrının meyvesini çok geçmeden aldığı için gülüyor.

“Öğrendin mi ne olduğunu?”

*

Vaziyet böyle işte.

Yanlışlıkla üstüne basınca, bazen tırmık çarpar insanın suratına, bazen de paralel çarpar.

Ve hemen aynı anda ne olduğunu hatırlatır.

*

Uyanan sadece MHP lideri değil.

Sırtını terör örgütlerine yaslayanlar da ağız değiştirmeye başladı.

Eş başkanların biri çıkıyor, “Hendek yanlıştı” diyor, diğeri çıkıp ülkeyi böldürmeyeceğini söylüyor.

Hendek yanlıştı diyen, acaba “Daha derin kazmalıydık” mı demek istedi?

Ülkeyi böldürmeyiz diyenin kast ettiği de “O kadar uğraştık, bir türlü bölemedik” mi yoksa?

Belki de pabucun pahalı olduğunu fark ettiler.

*

Öte yanda ise küfürbazlık rekorları kırılıyor.

Her gün yeni ve daha ağır küfürle halkın karşısında boy gösteren kişi, gaf maf yapmadığını söylüyor.

Bilerek küfür ettiğini, cinsel içerikli olduğunu bildiğini ve giderek daha da sertleşeceğini beyan ediyor.

Nazar değmesin.

“Tabii, kanun çerçevesinde kalarak” diye eklemeyi de ihmal etmedi açıklamasında.

Kanun çerçevesinde küfür ne demek, önceki küfürlerin hangi biri kanun çerçevesini aşmıyordu?

Bu ne sakat bir mantık?

*

Böyle devam ettikçe daha da çukura battığını görmüyor zavallı.

Orası bataklık, boşuna çırpınma diye uyaran biri de yok çevresinde.

O küfürler savurdukça, alkış tutup sırıtıyorlar.

Başbakanın merhum validesine bile meydanlarda küfür eden birinden bahsediyoruz.

Ve o daha da sertleşeceğini söylüyor.

Allah korusun, kazara oyu biraz yükselecek olsa, ne yapar nasıl konuşur kim bilir?

Bir de iktidar olduğunu düşünün…

*

Geçelim başka bir tarafa.

Özgecan'ın katilini hiçbir yere gömemiyorlar.

Kimse kendilerine yakın bir yere gömülmesine razı gelmiyor.

Aslında toprak kabul etmiyor.

Yatacak yeri yok dedikleri bu işte.

Bekleyip görelim…

Hem cinsî sapık, hem de cinsi sapık olanlar gibi, siyasî sapıkların yatacak yeri olacak mı bakalım…