|
Yüzde kaç?

Dün bir bugün iki demeye kalmadı, mübarek Ramazan''ın beş gününü geride bıraktık. İlk haftasını tamamlamak üzereyiz. Yarın yedinci gün.

Yüce Mevla tuttuğumuz oruçları kabul etsin. Namazlarımızı ve dualarımızı da…

Birlik beraberlik içinde, barış ve kardeşlik ortamında, huzurla nice Ramazan''lara ermemizi nasip etsin.

Amin.

* * *

Orucu tuttuk, namazı kıldık, kelime-i şahadet zaten hepsinden önceydi.

Bir ara hacca da gitmişizdir yahut gideceğizdir. Allah''ın emri.

Geriye ne kaldı?

Bir tek zekât…

Onu da gönülden yerine getirenlere ne mutlu.

Usulen yerine getirmeye çalışanlara, yasak savma kabilinden davrananlara ne yazık!

* * *

Zekâtın malı azaltmayacağı, tam tersine arttıracağı müjdesi varken ve bu herkes tarafından bilinirken, bazıları niye cimri davranır?

Kırkta birini vereceksin.

Yüzde iki buçuk eder.

İnceden inceye hesap yapmanın ne gereği var?

Kabataslak, göz kararı, el kararı ver gitsin.

Kuyumcu terazisiyle tartar gibi davranmak yakışmaz ki.

Şu kadar gümüş, bu kadar altın, şu kadar koyun, bu kadar deve…

* * *

Uğraşmayın, uğraştırmayın fazla.

O kırkta birlik ölçü asgari olan.

En az bu kadar vermen gerekir buyrulmuş.

Fazlasını versen daha makbul, üstelik senin için daha hayırlı.

Ama yok… İlle de kıl hesabı yapılacak. Vergi iadesi zarfı doldurur gibi.

"Tütün mamullerini düştün mü efendi?"

* * *

Malına mülküne pek düşkün, cimri bir ihtiyardan yardım talep etmişler.

"Evladım" demiş, "öyle bir şey istiyorsunuz ki vallahi ne yapacağımı şaşırdım. Can değil ki çıkarıp veresin! Para istiyorsun… Kolay mı para vermek?"

* * *

Kırkta birlik zekât ölçüsünü az bulan da var öte yanda.

"En az yüzde on olmalı" diye masaya yumruğunu vuruyordu bir arkadaşımız.

Söylediği gibi yaptığını, hatta daha fazlasını etrafındaki fakir fukaraya dağıttığını da biliyorum.

"Elindeki malın mülkün yarısını vereceksin ki zekâtın adına yaraşır bir iş yapmış olasın" görüşünde olan da var.

Görüşte kalmayıp gereğini yapanlardır onlar.

* * *

Dahası, neyi varsa neyi yoksa her şeyini dağıtanlara ne demeli?

Öldüğünde geride bir eski hırka, bir kilim, bir eski yatak ile bir bardak ve güğümden başka hiçbir malı mülkü olmayan büyük velilere, devlet reislerine, halifelere ne demeli?

Onlar kırkta kırkını dağıtmışlar, tamamını.

Öyle yaşayıp öyle gitmişler.

Kırkta birini bile ayırmamışlar kendilerine.

Biz ise o kadarcığını bile esas sahibi olan fakirlere vermekte zorlanıyoruz.

Yazık bize. Çok yazık.

17 yıl önce
Yüzde kaç?
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı