|
2007’den 2017’ye sistem değişiminin uzun hikayesi

Türkiye'nin parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı sistemine geçmesine ilişkin anayasa değişikliği teklifi Meclis Anayasa Komisyonu'na geldiği günden itibaren muhalif çevrelerin dillendirdiği bir konu da, bu değişikliğin alelacele yapılmaya çalışıldığı, oysa bunun uzun zamana yayılması gereken bir değişiklik olduğu idi.



Aslında 80 darbesi ve sonrasında kabul edilen darbe anayasası sonrasında sistem değişikliği tartışmaları kamuoyunda sıkça yer almış ve sonuca yönelik tartışmalar tam on yıl önce başlamıştı. 2007 yılı ise büyük değişimin ayak seslerinin duyulmaya başladığı yıldı. Malum,

Ahmet Necdet Sezer

'in görev süresi Mayıs'ta doluyordu ve Ak Parti'nin adayı daha açıklanmadan evvel, vesayetçi düzenin gardiyanları huzursuzlanmaya başlamıştı. Başörtüsü, irtica ve laiklik tartışmalarının ortasında, Ak Parti'nin adayının Recep Tayyip Erdoğan ya da başka bir Milli Görüş kökenli siyasetçi olması ihtimaline karşı Nisan'da

Cumhuriyet mitingleri

başladı.

24 Nisan 2007'de Ak Parti, Cumhurbaşkanı adayının Abdullah Gül olduğunu açıklayınca on yıla yayılan sürecin ilk domino taşı düşmüş oldu.


2006 sonunda başlayan 367 tartışmaları 2007 yılına damgasını vurdu. Eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun mimarı olduğu

367 krizi

, başta CHP olmak üzere muhalefetin seçimleri boykot etmesine ve cumhurbaşkanı seçiminin tıkanmasına yol açtı.



TBMM'de cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunun yapıldığı günün gecesi Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesine konulan, Türk siyasi tarihine

'27 Nisan e-muhtırası'

olarak geçen, ana akım medyada bir darbenin ayak sesleriymiş gibi alkışlarla karşılanan bildiri, o yılın en önemli anlarından biriydi. Ondan önemlisi ise, ertesi günü hükümetin bu açıklamaya verdiği cevaptı. O dönemde Başbakan olan Erdoğan'ın bazı bakanlarla birlikte Başbakanlık konutunda kaleme aldığı

Ak Parti'nin karşı bildirisi

, darbe meraklılarına sivil bir tokat niteliğindeydi ve Ordu'ya hükümetin emrinde olduğu hatırlatıyordu.



Mecliste iki turda da katılımda 367 sayısı bulunamayınca, 11. Cumhurbaşkanı seçilemedi. Ak Parti ortaya çıkan durumu mümkün olan en kısa sürede milletin takdirine sunmak için

erken seçim kararı

aldı. Yani vesayetçi kafanın çıkardığı engelleri milletin mahkemesine taşıyan yaklaşım o günlerde de Erdoğan'ın şifrelerinden biriydi. Erken seçim kararının yanı sıra

Cumhurbaşkanı'nın meclis tarafından değil, halk tarafından iki turlu oylamayla seçilmesi kararı

alındı. Bu değişiklik kararı mecliste 376 oyla kabul edilmesine ve görev süresi dolmuş olmasına rağmen Sezer, değişikliği 'rejimi sıkıntıya sokar' gerekçesiyle veto etti. Meclise geri dönen paket yeniden kabul edilince veto yetkisi kalmayan Sezer, paketi halk oylamasına sunma kararı aldığını ve ayrıca Anayasa Mahkemesi'ne iptal davası açacağını duyurdu.



22 Temmuz'da gidilen erken seçimini Ak Parti oy oranını %12 artırarak %46,6 ile kazandı.

Abdullah Gül erken seçim zaferi sonrası gerçekleştirilen meclis seçimlerini kazanarak Cumhurbaşkanı oldu.

21 Ekim'de gerçekleştirilen halk oylamasında Cumhurbaşkanını halkın seçmesini içeren anayasa değişikliği teklifi ise %68'le kabul edildi.

Ve 24 Nisan 2007'de başlayıp 16 Nisan 2017'de nihayete erecek sistem değişikliğinin ayak sesleri daha güçlü şekilde duyulmaya başlandı.



Ancak 2007'yi Türkiye siyasi tarihinin en kritik yıllarından biri haline getiren sadece bu gelişmeler değildi. 12 Temmuz 2007'de Ümraniye'de bir gecekonduda bulunduğu söylenen 27 el bombasıyla, o dönem adı konulmamış olsa da

Ergenekon soruşturmaları

başladı; 27 Temmuz'daki bir dizi gözaltı ve tutuklama dalga dalga gelecek operasyonların başlangıcıydı. Kısa süre içinde Türkiye'de yerleşik vesayete yakın duran pek çok kritik isim tutuklandı, bir kaç yıl içinde alakalı alakasız pek çok kişiyi içine alacak şekilde büyüdü. 2007'de 'derin devlet'le, darbelerle ve Türkiye'nin karanlık geçmişiyle hesaplaşma iddiasıyla başlayan süreç, aslında bir vesayetin tasfiye edildiği, o güne kadar uyur vaziyette tutulan FETÖ'nün paralel devlet yapılanmasının uyandırılıp bürokratik vesayeti ele geçirmek üzere harekete geçirildiği dönemdi. Bu sürece medya üzerinden en büyük desteği sağlayacak

Taraf gazetesi

de, yayın hayatına 2007 yılının 15 Kasım'ında başlamıştı.



Türkiye'nin yerleşik düzeni 2007 yılında seçilmiş iktidara meydan okumasa ve karşılarında bu meydan okumaya karşı milleti yanına alarak dik duracak bir Erdoğan bulamasa, muhtemelen Ergenekon'la başlayan FETÖ'nün güçlenmesi süreci de başlamayacaktı. Daha da ötesi, Türkiye'de er geç mevcut vesayetçi sistemin değişeceğini ve bunun Erdoğan tarafından yapılacağını anlayanlar, meşruiyet krizlerine dönüşen saldırıları millete giderek çözen liderin mevcut vesayet tarafından durdurulamayacağını anlamıştı. FETÖ'ye dış destekçileri tarafından yakılan yeşil ışık, aynı zamanda Erdoğan'ı durdurabileceği düşünülen yeni bir vesayetin açığa çıkması için de verilen start'tı. Ve fakat 2010-11'de oklarını açıktan Ak Parti'ye yöneltmeye başlayıp 15 Temmuz 2016'da en büyük saldırısını gerçekleştiren FETÖ de gizli ya da açıktan yaptığı binlerce operasyonla bu değişim hikayesini durduramadı. 16 Nisan'a, yani tarihi güne, sayılı günler kaldı.



Yeni Şafak'ın 15 temmuz dijital kütüphanesi


Yeni Şafak internet ekibi aylar süren geceli gündüzlü bir çalışma sonunda 15 Temmuz dijital kütüphanesini açtı. O hain gecenin ilk 48 saati, şehir şehir, nokta nokta direnişin hikayesi, tek tek 248 şehidimizin kahramanlık öyküleri, o gece gazi olanların anlattıkları ve tanıklıklarını içeren, FETÖ'cülerin itirafları, FETÖ yapılanmasının detaylı geçmişi, yüzlerce video, binlerce fotoğraftan oluşan bu dijital kütüphane yaşayacak ve iddianameler, dava süreçleri, ifadelerle zenginleşecek. Çok sayıda yabancı dile de çevrilecek olan bu değerli kaynak, o karanlık geceyi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu en hain saldırıyı bir kez daha millete çağrıda bulunarak bir demokrasi zaferine dönüştürmesinin hikayesini anlatıyor ve karanlıkta kalan çok sayıda bilgiye ışık tutuyor. Tarihe geçecek bu çok değerli çalışma için teşekkürler Yeni Şafak, teşekkürler İbrahim Karagül.




#Ahmet Necdet Sezer
#Milli Görüş
#FETÖ
#15 Temmuz
#AK Parti
7 yıl önce
2007’den 2017’ye sistem değişiminin uzun hikayesi
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi