|
25 Eylül referandum krizinin parlayan figürü Haydar el İbadi
Kuzey Irak’ta 25 Eylül tartışmalı referandumu öncesi görülen coşkulu ve ateşli bağımsızlık konuşmalarının yerini kısa sürede yaşanan bozgunla hayal kırıklığı ile alçakgönüllü ve sağduyulu diyalog çağrıları almaya başladı. Barzani yönetiminin bu hafta yayınladığı
“ateşkesin sağlanması, IKBY’deki tüm askeri operasyonların acilen durdurulması, 25 Eylül’de yapılan referandum sonuçlarının dondurulması ve IKBY ile merkezi yönetim arasında Irak Anayasası temelinde diyaloga başlanması”
yönündeki açıklama, “ölümüne” çıkılan bağımsızlık macerasının belirsiz süre ile bir kez daha buzdolabına konduğunu gösteriyor.

Geride kalan sürecin sadece sonucu açısından değil, açığa çıkardığı yeni işbirlikleri, yeni husumet ve rekabetler ile parlattığı aktörler bakımından da dikkat çeken boyutları var. Tahran ve Ankara’nın Bağdat’a verdiği destek, merkezi yönetimin sadece Barzani yönetimine geri adım attırmasını değil,
aynı zamanda merkezi yönetimin DAEŞ öncesi döneme yaklaşan şekilde otoritesini güçlendirmesini sağladı
. ABD başta olmak üzere Batı’nın referanduma destek vermeyen tavrı
Barzani’yi Bağdat’a karşı yalnız bıraktı
.

ABD’nin Suriye’de PYD/PKK’ya verdiği desteğin bölgede yeni bir Kürt devleti kurma çabası olarak değerlendirilmesi nedeniyle, her ne kadar açıktan destek vermese de Kuzey Irak’taki referandumun arkasında Washington’ın olduğu düşünülüyordu. Ancak ABD, 25 Eylül sonrası Bağdat’ın yanında pozisyon almayı tercih etti. Üstelik bunu son dönemde İran’ın bölgedeki yayılmasını engelleme sinyalleri verirken yaptı.

Washington’ın bu tavrını, halihazırda fazlasıyla Tahran etkisi altında olan Bağdat’ı tamamen İran’ın kontrolüne bırakmamak için atılmış bir adım olarak okuyabiliriz. Bu okumayı yapmak için, krizin parlayan figürlerinden
Irak Başbakanı Haydar el İbadi
’ye daha dikkatli bakmak gerek. Eski Başbakan Nuri el Maliki’nin ardından Irak Başbakanı olan İbadi,
eski ABD Başkanı Barack Obama’nın 2015’teki G-7 zirvesinde yüzüne bile bakmadığı fotoğrafla özdeşleşmiş
biçimde silik bir karakter olarak herkesin hafızasına kazınmıştı. Ancak nasıl olduysa, İbadi referandum krizinden
Irak’taki zayıflamış merkezi otoriteyi yeniden güçlendiren figür
olarak çıktı.
Dün Ankara’ya resmi bir ziyaret gerçekleştiren ve geçmiş yıllarda Başika krizi nedeniyle atışmaya girdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’la da görüşen İbadi’nin bu krizde parlayarak öne çıkışında, kuşkusuz
Ankara’nın Bağdat’ın Kuzey Irak’a yönelik sert politikalarına karşı kurduğu seti kaldırmasının
etkisi büyük. ABD’nin mevcut krizde İbadi’nin yanında duran tavrını ise İran’ın Bağdat’taki etkisini kırmak için güçlü bir Irak milliyetçisi figüre destek olarak değerlendirmek mümkün.
Bu hafta ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın
“İranlı milisler ve yabancı savaşçılar Irak topraklarını terk etsin”
açıklamasına İbadi, ABD’yi içişlerine karışmama konusunda uyararak karşılık vermiş olabilir; ama İbadi bunu yaparken İran’ın verdiği destekle bilinen Maliki döneminde yapılan yanlışları da eleştirmekten kaçınmıyor. Ankara’ya gelmeden önce gerçekleştirdiği haftalık basın toplantısında
“Geçmişte hamaset dolu açıklamalar arttıkça IKBY daha da yayıldı ve daha fazla petrol ele geçirdi”
diyerek merkezi yönetimin zayıflamasıyla Kuzey Irak’ın güç ve nüfuz alanının genişlediğine dikkat çeken İbadi, DAEŞ’in tamamen yenilmesinden sonra
“o dönem görevde bulunan tüm yetkililer hakkında yargı sürecini başlatacağını ve bunda ısrarcı”
olduğunu vurguladı. İbadi’nin
“Halkın, o tarihlerde nelerin olup bittiğini, üç beş kişinin birkaç saat içerisinde Musul’u ele geçirmesi, üç gün sonra da Bağdat’ı tehdit etmesinin perde arkası ve müsebbipleri hakkında bilgi sahibi olma hakkı vardır,”
sözleri Irak içi dengeler açısından oldukça cesur ifadeler. Dünya basınına pek yansımasa da İbadi’nin birkaç ay önce İran destekli Haşdi Şabi’yi başvurdukları vahşet nedeniyle DAEŞ’e benzetmesi sonucu, Irak-Suriye sınırındaki Haşd liderleri kendisini ağır biçimde tehdit etmişti. Zaten Haşd Şabi milisleri İbadi’yi bugüne kadar sıkça
“zayıf”
ve
“zavallı”
bir lider olarak gördüklerini söylüyordu.
İbadi’nin son dönemde
Suudi Arabistan’ı iki kez ziyaret etmesini, Türkiye ile Irak arasındaki ilişkileri düzeltme çabaların
ı gözden kaçırmayanlar, Irak’ta mezhepçilik kaynaklı çatışmaları durdurmaya, bu şekilde Bağdat üzerindeki İran etkisini hafifletmeye niyetlendiğini öngörüyor. Bu yaz İbadi’yi müteakip Suudi Arabistan’a resmi ziyaret gerçekleştiren
Sadr hareketinin lideri Mukteda el Sadr
’ın, bu hafta İbadi’yle aynı tarihte Ürdün’e gerçekleştirdiği ziyaret de, İbadi’nin Bağdat’ta Haşd Şabi’nin iddia ettiği kadar yalnız olmadığını gösteriyor.
Irak’taki Şii milis unsurları “DAEŞ’le mücadele” döneminde ortaklaşa tavır almaya ve aralarındaki rekabet ve husumetleri geçici olarak rafa kaldırmaya yönelten en önemli faktör
Irak’ın Şii dini otoritesi Ali Sistani
’nin yaptığı
“cihad”
çağrısıydı. Ancak DAEŞ haritadan silindikçe, Irak’taki tüm diğer ittifaklar gibi, Şii milis güçler arasındaki ortaklıklar da zayıflıyor. İran’ın Irak’ta artan etkisi Irak’ın Şii dini otoritesi Ali Sistani’nin uzun süredir devam eden sessizliği ile de doğrudan alakalı; ancak Sistani’nin geçen ay
Hamaney’in temsilcisi Şahduri’ye görüşmeyi reddettiği
iddia ediliyor. Sistani’nin Kerkük’ün geri kazanılmasından sonra intikam girişimlerinden uzak durulması çağrısı yapması ve İKBY’ye anayasal yola geri dönün çağrısı yaparak İbadi’nin diyalog çağrısına destek vermesi, Irak’ta orta vadede kazanan İran’mış gibi görünse de, bunun değişebileceğini düşündürüyor.
İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif
’in
Celal Talaban
i’nin cenazesine katılması ve
Kudüs Güçleri Komutanı Kasım Süleymani
’nin mezarını ziyareti sonrası, KYB liderlerinin ve peşmergesinin önemli bir kısmının Barzani’den ayrı olarak İran’la tek taraflı anlaşma yaptığı son günlerin en çok konuşulan konusu. Ancak
Celal Talabani’nin eşi Hero
’nun İran’la geliştirdiği ilişkiler yeni değil, uzun bir geçmişi var. İbadi’nin Bağdat’ta olduğu gibi Kuzey Irak’ta da İran etkisini kırmak için ittifaka ihtiyacı var. Acaba Irak Başbakanı, yaptığı ‘diyalog’ çağrısına bu hafta olumlu dönüş yapan Barzani ile mi bu kapıyı açacak? Bekleyip göreceğiz.
#Irak
#Kuzey Irak
#İbadi
6 yıl önce
25 Eylül referandum krizinin parlayan figürü Haydar el İbadi
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset