|
Kılıçdaroğlu 2019’da Cumhurbaşkanlığına aday olacak mı?

Referanduma üç gün kaldı. Türkiye 16 Nisan'da sandığa gidiyor. Sandıktan 'Evet' çıkması halinde, sistem değişikliğinin gerektirdiği uyum yasaları ve gerekli kurumsal düzenlemeler için yoğun bir takvim işlemeye başlayacak. Ardından Türkiye 2019'da sandığa gidecek.



Yapılmak istenen değişiklikle birlikte,

Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri beş yılda bir aynı gün yapılacak

. 'Hayır' cephesi, Meclis ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin aynı gün yapılması durumunda, seçmenin iki ayrı sandıkta yasama ve yürütmeyi, yani milletvekillerini ve Cumhurbaşkanını seçecek olmasına rağmen, etki altında kalacağını iddia ediyor. Her iki sandıkta da aynı partinin mensuplarına oy vereceğini, yani

Cumhurbaşkanı olarak kimi seçiyorsa Meclis'te de o kişinin partisine oy vereceğini ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin zedeleneceğini

söylüyor. Dolayısıyla, Cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisi mecliste de çoğunluğu ele geçirecek deniyor.



Peki mevcut sistemde nasıl oluyor?



Mevcut parlamenter sistemde halk sandığa gittiğinde milletvekillerini seçiyor, yani yasama organının nasıl şekilleneceğine karar veriyor.

Meclisten çıkan çoğunluk hükümet etme yetkisini ele alacağı, yürütmenin başına geleceği için seçmen aynı zamanda yürütmeyi de seçmiş oluyor ve maalesef bunu dolaylı şekilde yapıyor.

Hatta yürütmenin başına kimin geleceğini, yani hangi parti liderinin başbakan, hangi partinin iktidar olmasını istediğine göre oy verdiği için sandıkta buna göre karar veriyor. Yani

halk mevcut sistemde ne hakkıyla yasamanın ne de yürütmenin nasıl şekilleneceğine karar verebiliyor.
Kuvvetler ayrılığı ilkesi daha seçim sürecinde zedelenmiş oluyor; daha en baştan yasama ile yürütme birbirine karışıyor.

Aynı zamanda mecliste çoğunluğu sağlayamayan parti tek başına iktidar olamıyor. Yani mecliste çoğunluğu elde edemeyen, koalisyon ihtimali dışında iktidar olamıyor, icra yetkisini eline alamıyor. Özetle aslında

mevcut sistem yasamanın içinden yürütmenin seçildiği, yürütmenin yasamayı doğrudan etkilediği bir sistem

.



Cumhurbaşkanlığı sisteminin 16 Nisan'da kabul edilmesi durumunda ise yürütme ve yasama birbirinden daha seçim sürecinin başında ayrılmış olacak. En basiti,

milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri aynı gün yapılacağı için, bir aday her iki yarışa da katılamıyor olacak.

Bununla ilgili yasal bir düzenleme yapılır mı yapılmaz mı bilemiyorum ancak hukuk tekniği açısından eş zamanlı olarak hem milletvekili hem de Cumhurbaşkanlığına aday olmak mümkün değil. Örneğin ana muhalefet partisinin lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 2019 seçimlerine doğru ciddi bir karar vermek durumunda kalacak:

Yürütmenin başına mı geçmek, hükümet kurmak için mi yarışacak ve Cumhurbaşkanlığına adaylığını koyacak, yoksa Meclis'e girmek için mi aday olacak?


İkinciyi tercih ederse hükümet etme iddiasının olmadığı gerçeğinin açığa çıkmasının dışında bir sorun yok, milletvekili olur ve Meclis'te siyaset yapmaya devam eder. Ama birincisini tercih ederse, işte işler orada karışacak.

Kılıçdaroğlu 2019'da eğer hala partisinin genel başkanı olur ise ve Cumhurbaşkanlığına adaylığını koyar da kazanamazsa

o zaman milletvekili olma ve Meclis'e girme hakkını da kaybetmiş olacak.


Örneğin Kılıçdaroğlu üstünden verdik ama bu durum tüm siyasiler için geçerli.

Yeni sistemde halkın çoğunluğundan tek başına oy almayı başarıp Cumhurbaşkanı olamayacağını bilen, yani halkta karşılığı olmayan tüm siyasetçiler, en başta da liderliğe oynayanlar, aynı terleme sürecini yaşayacak

. Cumhurbaşkanı Erdoğan fazlasıyla popüler bir lider, 2014'te yapılan seçimlerde ilk turda halkın çoğunluğunun oyunu aldı; ilerleyen süreçte de böyle bir durumla karşı karşıya kalmayabilir. Ama Erdoğan sonrası AK Parti için de aynı durum söz konusu. Sokaktaki vatandaşın bazı AK Partililer için yaptığı eleştiriler malumunuz: “Yahu x kişisini hiç sevmiyoruz, bizce iyi bir siyasetçi değil ama sırf Erdoğan'a yakın durduğu için orada, aslında hak etmiyor.” İşte bu x kişileri için de terleme dönemi başlayacak.

AK Parti'de de Erdoğan'dan sonra Cumhurbaşkanlığına aday olacak olanlar, Erdoğan olmadan da halkın çoğunluğunun oyunu almayı başarabilecek bir siyaset yapmak zorunda kalacak.


Özetle,

Cumhurbaşkanlığı sistemi Türkiye'de siyaset yapma alışkanlıklarını değiştirecek.

Yürütmenin başına geçme iddiası, icraatta mahir olmayı ispatlamaktan geçecek. Yeni sistem, mevcut sistemde parti genel başkanlarının gölgesi altında kalan ama halkta karşılığı olan milletvekillerinin öne çıkması parti menfaatleri açısından mecburiyet olacak. İdeolojik siyaset mecburen bırakılacak; hizmet etme becerisi olanların, halkta doğrudan karşılığı olanların önce Mecliste, ardından Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde önü açılacak.

Cumhurbaşkanlığı sistemi, kararı halkın verdiği zorlu bir yarışta ister istemez rekabeti artıracak ve hem iktidara hem muhalefete nitelik kazandıracak.


Öte yandan Cumhurbaşkanı seçilen kişi yeni sistemde bakanlarını hem meclisten hem de dışarıdan atayabiliyor olacak. Ancak bir milletvekili bakan olduğunda otomatik olarak milletvekilliği düşeceği için, bu durum Meclis aritmetiğini etkileyecek. Bu yüzden Cumhurbaşkanı seçilen kişi belki en fazla bir ya da iki milletvekilini bakan yapabiliyor olacak. Yani milletvekilleri aday olduklarında, bakan olma arzusuyla değil, gerçekten milletvekili olmak için yarışa katılacak.



Mevcut sistemde halihazırda anayasada 'Bakanlar Kurulu Kanun Tasarısı' adı altında yer alan hükümet yetkisi ve meclis çoğunluğunun aynı zamanda hükümeti oluşturuyor olması nedeniyle, Meclis'te çıkan her yasa doğal olarak yürütmenin istediği şekilde biçimleniyor.

Muhalefetin “Bu sistemde hangi yasayı istediniz de geçiremediniz?” sorusu bu bağlamda haklı bir soru ve tam da bu yüzden mevcut sistemin sorununu ortaya koyuyor.

Ancak yeni sistemde yürütmenin, yani Cumhurbaşkanının kanun yapma yetkisi olmayacak. Böylece milletvekilleri, gerçek görevine, yani yasa yapma gücüne kavuşacak. Meclis de Bakanlar Kurulu'nun önerdiği yasaları el kaldırıp indirerek oylamanın ötesinde, gerçekten yasama organı olacak.


#Cumhurbaşkanlığı sistemi
#Kemal Kılıçdaroğlu
#Cumhurbaşkanlığı
#Anayasa referandumu
7 yıl önce
Kılıçdaroğlu 2019’da Cumhurbaşkanlığına aday olacak mı?
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’