|
Türkiye diktatörleşiyor mu, kutuplaşıyor mu?
16 Nisan referandumu öncesi Batı medyasında en çok okuduğumuz iddialardan biri, son 3-4 yıldır Türkiye'nin ısrarla karşı karşıya kaldığı saldırıların da başında geliyordu:
Türkiye giderek otoriterleşiyor, Erdoğan diktatörleşiyor.
Geride bıraktığımız son dört seçimin sonuçları bu iddianın gerçeklik payının olmadığını doğrulamıştı, 16 Nisan'da gerçekleştirilen sistem değişikliğine ilişkin Anayasa referandumu da bunun bir kez daha kanıtı oldu. Malum, diktatörlüklerde sandığa gitme oranı oldukça düşükken diktatörler oyların çok yüksek bir kısmını alır.
Mısır'da son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde örneğin, Abdülfettah el Sisi oyların %97'sini almıştı
, sandığa gitme oranı ise Mısır resmi rakamlarına göre %47,5'tu.
Suriye'deki son Devlet Başkanlığı seçimlerinde ise, Beşar el Esad oyların %89'unu kazanmış görünüyordu
. Bu sayıların ne kadar güvenilir olduğu hakkında yorumu size bırakıyorum, ama özetle otoriterleşen bir ülkede sandıktan çıkan sonuçlarda bu yönde bir eğilim olması gerektiği şüphesiz.


Düne kadar Türkiye diktatörleşiyor diyenler de öyle düşünüyor olmalı ki, 16 Nisan öncesi ardı arkası kesilmeyen otoriterleşme iddialarının yerini hızla ve bir kez daha

'Türkiye kutuplaşıyor'

söylemi aldı. ABD'de %54,7 katılımla gerçekleşen son Başkanlık seçimlerinde

Donald Trump toplam oyun %46,1'ini alarak yeni ABD Başkanı olurken, rakibi Hillary Clinton toplam oyun %48,2'sini alarak yarışı kaybetmişti

. Clinton toplamda Trump'tan yaklaşık 3 milyon fazla oy almış olmasına rağmen eyalet bazlı seçimler nedeniyle başkan olamadı ama iki rakip arasındaki %2'lik fark, Batı'daki diğer seçimlerden ve bizdeki son seçimden çok da farklı değildi. Örneğin,

İngiltere'de AB'den çıkış için gerçekleştirilen referandumda çıkmak isteyenlerin oranı %51,89, kalmak isteyenlerin oranı %48,11'di.

Biraz daha geriye gidelim, Fransa'da 2012'de gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçiminde

François Hollande, rakibi Nicolas Sarkozy'i %51,6'ya %48,4 oranıyla geçerek Cumhurbaşkanı olmuştu.
Türkiye %51,4'e %48,6 oy dağılımıyla sistem değişikliğine 'Evet' dedi; bu oran Batı'da ortaya çıkan seçim sonuçlarıyla hemen hemen aynı. Ama ilginçtir ki, o ülkeler kutuplaşmıyor da Türkiye kutuplaşıyor, öyle mi?


Esasen, oy dağılımları incelendiğinde kutuplaşmanın tam aksi bir durum ortaya çıkıyor. Doğu ve Güneydoğu'da 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 genel seçimleri ile 16 Nisan 2016 referandum sonuçları karşılaştırıldığında,

Kürt oylarındaki giderek artış gösteren bir deste

k oranı göze çarpıyor. Bazı araştırmacılara göre

%1'e tekabül eden bu oran

, sistem değişikliğini sağlamada büyük rol oynamış görünüyor. Sebep ister PKK baskısının azalması ister çukur savaşıyla HDP'ye yönelik tepkinin artması olsun, ya da kayyumların etkisi veya Hüda-Par'ın katkısını da hesaba katalım, bu durum, Ak Parti-MHP ortaklığında getirilen sistem değişikliğine Kürtlerin bir blok olarak tepki vermediğini gösteriyor.

PKK'nın Türkiye'de başlatmaya kalkıştığı iç savaşı Türk-Kürt savaşı olarak lanse etmeye çalışanların yanılgısı ve Kürtlerin Türkiye'nin eksilmez bir parçası olması gerçeği, 'yerli ve milli' vurgusuyla devam eden kampanya sonrası kazanan 'Evet'le bir kez daha ortaya çıkıyor.


Öte yandan, MHP, Meclis'te kilidi açarak sistem değişikliğinin baş mimarlarından biri oldu olmasına ama, sandıkta MHP'nin seçmeni partiyle aynı isteklilikte değildi. Peki, MHP seçmeninin yarısından fazlasının 'Hayır' deme gerekçesi son bir haftada yaşanan 'Eyalet' tartışmalarıyla açıklanabilir mi? PKK terör örgütünün 'Hayır' demiş olmasına, arada 15 Temmuz gibi bir FETÖcü darbe girişimi yaşanmış olmasına rağmen '

Hayır' diyen MHP'lilerin oranı da, Türkiye'nin ideolojik bir kamplaşma ya da kutuplaşma içinde olmadığını gösteriyor

.



Kürtlerden ve MHP'den 'Evet'e gelen katkının sonucu etkilediği görülüyor. Ön değerlendirmelerin ortaya koyduğu bu oran %3-5 arasında, doğru ise son genel seçimlerde Ak Parti'ye oy verenlerden kabaca bir hesapla %1-3'lük bir kesim 'Hayır' demiş oluyor

. %1'lik bir dilim nereden baksanız yarım milyon seçmen demek. Bunun bir kısmını Ak Parti içindeki küskünlere, bazılarının deyişiyle 'AKP'lilere bağlayabilirsiniz ama yüz binlere tekabül eden bir sayıyı böyle etiketlemek kolaycılık olur.



Bunun yanı sıra,

saha araştırmacıları CHP seçmeninin arasında da sistem değişikliğine 'Evet' diyecek olanların var olduğunu söylüyordu,

buna yönelik olarak da referandum sonrası araştırmalar yapılacaktır ancak bunun doğruluğunu referandum öncesi ülkenin pek çok yerini gezip dolaşmış olan bizler, birebir diyaloglarımızdan da biliyoruz.



Sadece bu erken analiz bile, Türkiye'nin kutuplaşmadığının, aksine karşımızda neredeyse 'sağlıklı' bile diyebileceğimiz bir tablo olduğunu gösteriyor.



Mevcut sonuçları, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarıyla karşılaştırdığımızda görüyoruz ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aldığı %51,8'lik oy oranı 16 Nisan'a neredeyse aynı oranda 'Evet'e yansımış. Yani

Erdoğan'ı Cumhurbaşkanı olarak seçenler aynı oranda, Erdoğan'ın mirası olarak adlandırabileceğimiz sistem değişikliğine de onay vermiş.

Ancak 2014'te %74 olan sandığa gitme oranı 16 Nisan'da %85'in üzerine çıkmış. Yani neredeyse 5-5,5 milyon kadar seçmen, üç yıl önce oy kullanmamışken bugün oy kullanmış. Bu da Erdoğan'a oy veren seçmen gibi, vermeyenlerin de değiştiğini gösteriyor.



Geride bıraktığımız yerel seçimleri ve Erdoğan'ın bir siyasi parti lideri olmadığı ve girmediği genel seçimlerin her birini 'Erdoğan hakkında referandum'a çevirenler Türkiye'nin bu kez de Erdoğan'ın etrafında kutuplaştığını iddia edebilirler ama bunun çözümü gayet basit: Bundan sonraki ilk Cumhurbaşkanlığı seçimlerine Erdoğan'a rakip olabilecek, yani

%50+1'in oyunu alma iddiası taşıyabilecek adaylarla çıkmak ve buna uygun siyaset yapma biçimini benimsemek; özetle ideolojik kamplaşmalara dayalı eskimiş siyaseti bırakmak ve yeni, rekabetçi, halka hizmet etmeye ve bunun için oy istemeye dayalı yeni siyaset yolları bulmak.

Nitekim anayasa değişikliğiyle beraber gelen yeni sistem de bunu gerektirmiyor mu?


#Anayasa referandumu
#16 Nisan 2017
#Cumhurbaşkanlığı seçimleri
7 yıl önce
Türkiye diktatörleşiyor mu, kutuplaşıyor mu?
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı