ABD Başkanı, Erdoğan'dan İzmir'de FETÖ soruşturması kapsamında tutuklu bulunan
iadesini talep etti.
Talep
dile getirilmiş. Dahası Beyaz Saray'ın ziyarete ilişkin yayınladığı
de konuya değinilmiş, dört cümlelik bültenin bir cümlesi bu konuya ayrılmış.
Misyoner papazla ilgili bu hamlenin Trump'ın iç siyasette yaşadığı sıkışmaya bağlı olduğu ve kendisine oy veren
memnun etmek için bu ısrarda bulunduğu söyleniyor. Haklılık payı olduğuna şüphe yok. Ancak konunun sadece ikili görüşmede kalmasıyla yetinilmemesinin, kamuoyu önüne taşınmasının, yani bugüne kadar Türkiye'de bile yeterince gündem olmayan, adını bile çoğu insanın bilmediği Andrew Brunson meselesinin Beyaz Saray tarafından bir anda uluslararası gündem haline getirilmesinin ardındaki
Erdoğan FETÖ liderinin iadesi konusunda her seferinde çok net konuşurken, Gülen'in iade edilmemesi durumunda onların da Türkiye'den taleplerinin yerine getirilmeyeceğini ve
davranılacağını vurgularken, Brunson meselesinin Beyaz Saray tarafından öne çıkarılması adeta
dercesine bir gol pası gibi görünmüyor mu?
Kafası pazarlığa deli gibi çalışan ve dış ilişkilerde sadece 'al-ver' ilişkisi kuracak olmasıyla sıkça eleştirilen Trump, Brunson'ı bu kadar çok istediğini belli ettiğinde, Erdoğan'dan
cevabını alacağını bilmiyor mu?
Bana kalırsa bu gelişme FETÖ liderinin çoktan uykularını kaçırmış ve yeni ülke arayışını hızlandırmıştır.
Almanya'nın 16 Nisan referandumu sürecinde bazı bakan ve milletvekillerimizin programlarını engellemesi sonrası,
açıklamıştı. İncirlik üssünde askeri uçakları ve personeli bulunan Almanya o günden beri İncirlik kapısını hala açabilmiş değil. Eylül'de seçime giden Almanya'da bu sıkıntıyı aşmak isteyen Merkel, ABD'yi arabulucu olarak devreye sokarak, Türkiye'nin bu engeli kaldırmasını istiyor. Hem ABD Dışişleri'nden hem de Savunma Bakanlığı'ndan gelen
şeklinde taleplere Türk mevkidaşları muhtemelen,
demişlerdir.
Beklenen cevap gelmediği için Almanya şimdilerde Türkiye'yle medya üzerinden pazarlık yürütüyor ve birliklerine
ya da
gibi ülkelerde alternatif üs aradığı haberlerini sızdırıyor. Mevlüt Çavuşoğlu'nun bu haberlere verdiği cevap Almanya'yı çıldırtacak cinsten:
Ürdün ya da Kuveyt'in İncirlik'e alternatif sunabilecek konumda olmadığını zaten biliyoruz.
ilgili haberler, kamuoyunda Batı'nın artık İncirlik'e ihtiyacı kalmamış gibi bir algı oluşmasına neden oluyordu. Almanya'nın düştüğü durum, bunun da doğru olmadığını gösteriyor.
Öyle olsaydı, ABD'den İncirlik için arabuluculuk yapması yerine bu üsleri Daeş karşıtı koalisyona açması istenirdi. Dahası taşınma hazırlıkları, yeni maliyetler ve yapılması gereken anlaşmalar, sadece Almanya değil ABD için de
denemediğinin göstergesi. Ayrıca o askeri üsler neye ne kadar hazır, bu da koca bir soru işareti. Görünen o ki, İncirlik üssü, stratejik konumu, Kuzey Irak ve Suriye'nin kuzeyine yakınlığı ve deniz, kara ve demiryollarına bağlantıları nedeniyle hala alternatifsiz.
Bölgede yeni düzen kurulduktan sonra Suriye'nin kuzeyinde inşa edilen üsler ya da Barzani yönetiminin Daeş'le mücadele bittikten sonra kurulmasını teklif ettiği Kuzey Irak'taki bir Amerikan üssü, belki İncirlik'e alternatif olabilir. Ama dediğimiz gibi,
Yeni düzeni kimin nasıl kuracağı bu açıdan da önemli.
Kıbrıs'ta İngilizlerin kurmayı düşündüğü bir üs belki oyun dönüştürücü olabilir. Ama Brexit sonrası, Almanya'yı buraya sokarlar mı, orası da meçhul. Öte yandan, Amerikalılar İngiliz egemenliğinde bir üste konuşlanmayı ne kadar gururlarına yedirebilir, o da ayrı bir soru işareti.
Trump Cuma günü ilk yurt dışı ziyaretine çıktı. Suudi Arabistan, İsrail ve Vatikan'ı kapsayan turun ilk ayağı Riyad. Obama'nın ikinci döneminde adeta ABD'yle boşanma noktasına gelen Suudi yönetimi,
yapmış durumda. Şatafatı gören, sünnet düğünü falan var zannedebilir. Bunca iltifat ve imzalanması beklenen
dahil pek çok anlaşma sonrası, Suudiler ABD'yle ikinci bahara başlayabilir mi, Washington'ı kendilerini İran'la aldatmaktan vazgeçirebilir mi? İzleyip göreceğiz.