|
Darbe görmüş çocuklar

Okullar açıldı. Yaklaşık 20 milyon çocuk yaz tatilin bitimiyle okullarına döndü. Bu dönem çok ama çok farklı döndüler okullarına. Darbe girişimine şahit olmuş bir nesil oldular artık. Zihinlerine kazınmış, hiç unutamayacakları sahneler kalacak dağarcıklarında. O gece kimileri uçak sesleri ile korkudan titredi, yataklarından çıkamadı, kimileri silah sesleri ile irkildi durdu, kimileri sokakta olup bitenleri dehşetle izledi. Kimilerinin anne babası, bir yakını, gazi ya da şehit oldu. Kimileri yaralananlara, şehit olanlara şahit oldu. Bizim dahi dehşete kapıldığımız, ne oluyor dediğimiz bu süreçte onların olup bitenlere anlam vermekte zorlanmaları gayet doğaldı aslında. Zaman zaman terör eylemlerini duyuyor ve TV de izliyor idiler ama kendi askerimiz dediğimiz kişilerin terör yapacakları akıllarına gelemezdi elbette.



Bu nedenle de soru yağmuruna tuttular anne babalarını. Niçin, neden, kimler bunlar ve onlar için en önemlisi de bundan sonra ne olacak? Yanıtlanması da, anlaşılması da kolay olmayan sorular bunlar. Fakat bu öğretim yılında bu soruların cevaplarını mutlaka almalı çocuklarımız. Hem anne babalarından, hem de öğretmenlerinden. Geçiştirmeden, yüzeysel cevaplar vermeden, en temeline inerek sorun anlatılmalı onlara. Tabi ki anlayacakları bir dil ile ve gelişim düzeylerine göre. Onlara ve bu topluma yapacağımız en büyük yarardır bu anlatım.



Meseleyi öncelikle içi boşaltılmış ve çürütülmüş inanç değerleri ile yetişen bir grubun neler yapabileceğini özetleyerek sunmalıyız berrak zihinlerine. Detaylarda boğulmayan, net kısa ve asla unutulmayacak mesajlar tertemiz yüreklerine yerleşmeli. En başta Allah ve tevhit inancı yeniden anlatılmalı çocuklarımıza. Örneğin “iyyakenabüdü ve iyyakenestain” anlatılmalı. Allahtan başkasına kulluğu yasaklayan “Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz” ruhu aşılanmalı.



Peygamberimiz anlatılmalı. Son peygamber olduğu, ancak Allah'ın emirlerini iletmek ve yaşantısı ile bizlere örnek olmakla yükümlü olduğu. Kızı Fatıma annemize “Ey kızım ahiret gününde seni ben bile kurtaramam” dediği. Kimsenin bizi cennete sokamayacağını, cennetin anahtarını da dağıtamayacağını, ancak kendi yaptıklarımızla cenneti hak edeceğimizi.



Hz. Ömer anlatılmalı. Efendimizin dizinin dibinde eğitim alan biri olmasına karşın yanlış yaptığında beni kılıçlarınızla düzeltiniz diyecek kadar eleştiriye açık olabilmesini. Alpaslan, Malazgirt anlatılmalı, Anadolu'yu vatan yapmak için canını feda edenleri. İstanbul'un Fethi, Dumlupınar, Çanakkale anlatılmalı. Vatansız kalmamak, düşmanların işgalini engellemek için genç ihtiyar savaşarak şehit olan dedelerimizi nenelerimizi. Mültecilere kucak açan, şanına yakışır şekilde davranan bir ülkenin evlatları olarak, vatansızlığın ne demek olduğu, bu vatanın kolay alınmadığı ve bir karış toprağının da kimseye verilmeyeceği anlatılmalı. 15 Temmuzdan alınacak en büyük dersin tehlikenin nereden geleceğinin belli olmayacağı olduğunu ancak bu milletin her türlü düşmana her an karşılık verecek güç ve inanca sahip olduğu anlatılmalı. Yeni senaryo, plan ve komplo teorilerine değil, kendilerine, inanç ve değerlerine sonuna kadar güvenmeleri ve geleceğe ümitle bakmaları gerektiği anlatılmalı onlara.



Bunları anlatalım, anlatmasına da, şunu da unutmayalım bu gençlik bizi çok yanılttı 15 Temmuzda. İyi ki de yanılttı. O gece Saraçhane'de yaralanan 8.sınıf öğrencisi Adeviye Gül İsmailoğlu isimli genç kızımızın röportajını geçen hafta CNN TÜRK televizyonunda izlerken karmaşık duygular yaşadım. Önce şaşırdım bu 40 yaş olgunluğuna, kurduğu cümlelere, metanet, cesaret, feraset ve irfanına. Ve gözlerimi yaşarttı vakur duruşu, iman gücü. Ve utandım kendimden. Sonra mutlu oldum gördük ki Adeviyeler oldukça bu milleti parçalamaya kimsenin gücü yetmeyecek diye.




#Okullar
#çocuk eğitimi
8 yıl önce
Darbe görmüş çocuklar
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler