|
İlk önce öldürmemeyi öğretelim çocuklarımıza
Sabahın erken saatleri. Ofisime doğru yürüyorum. Şişlinin ara sokaklarının birinde 5-6 yaşlarında bir erkek çocuk yere çömelmiş ağlıyor. Yanında annesi elinden çekiştiryor gelsin diye. Ancak çocuk âdete yere yapışmış kaldıramıyor. Yaklaştıkça fark ediyorum ki çocuğun önünde muhtemelen bir aracın altında kalmış ve ölmüş bir kedi yavrusu yatıyor. Anne ne olur hastaneye götürelim, ambulans çağıralım diye ağlıyor çocuk. Sanırım anne kedinin öldüğüne ikna etme safhasını çoktan geçmiş. Giderek sinirleniyor ve sonunda tokatı yiyor çocuk. Geç kalıyoruz, ölmüş demedim mi sana diye bağırarak.

6 yaşındaki minik bir yürek kedi yavrusunu o halde görünce dayanamıyor, ağlıyor. Kurtarmak istiyor onu, annesinden tokat yemeyi göz önüne alarak. Merhameti hâkim oluyor duygularına, boş veremiyor, olana kayıtsız kalamıyor ve kendi aklınca çözüm üretmeye çalışıyor. 6 yıllık hayat tecrübesi henüz kirletmemiş onun yüreğini. Sokak kedisinin acılı hali yaraladı onu bugün. Hayatında kötü bir anı olarak da kalacak bu olay. Kediyi ve tokatı unutmayacak.

Ne oluyor da bu temiz yürekler, 19-20 yaşlarına geldiklerinde gözlerini kırpmadan bir cana kıyabiliyorlar. Bir ormanda sefil dürtüleri için, bir kavgada basit benlikleri için ya da sokakta ideolojileri için. Başlangıç amacı değişik olabilse de, sonuç değişmiyor aslında. Gözlerini kıpmadan ve yüreklerinde sızı oluşmadan yapıyorlar bu işi. Bir canla beraber onlarca canı öldürdüklerini düşünmeden. Evlatsız kalan annenin, babasız kalan çocuğun yürek acısını hissetmeden. Bir değil onlarca insanın hayatlarını karattıklarını, geleceklerini yok ettiklerini hiç akıllarına getirmeden. Belki de hiç ölüme şahit olmadılar. Ölümün soğuk yüzünü hiç görmediler. Hangi ideoloji, inanç, öğreti, telkin ve vaat onları acımasız yapabiliyor. Doğuştan var olan, insanı insan yapan bu duyguyu yok edebiliyor.

Her çocuk engin merhamet duygusuyla dünyaya gelir. Bazı özel hastalık durumları dışında, bu duygu başta onu yetiştiren anne baba olmak üzere yakın çevresi tarafından beslenir. Beslenemeyen merhamet duygusu körelmeye ve sonunda da yok olmaya mahkûmdur. Bu yok oluş ya kişinin iç dürtüleri ile ya da dışarıdan gelen ideolojik yapıların etkisiyle gerçekleşir. Bu yapılar öldürtmek için öldürürler çocuğun, gencin acıma duygusunu. Kararsızlık yaşamasın diye yok ederler empati kanallarını. Başkalarının müdahalesine izin vermezler. Yeşermesin diye duygu ağacı.

Aman çocuklarımız sinek dahi öldürmesinler. Her ne şekilde olursa olsun öldürmeyi öğretmeyelim onlara. Kanların aktığı, kafaların uçtuğu, duygudan yoksun oyun ve filmleri seyrettirmeyelim. Şiddeti hiçbir şekilde mazur göstermeyelim. Hal ve davranışlarınızla merhamet örneği olalım. Acıyalım, incitmeyelim, merhametten ağlayalım, ağlamaktan asla utanmayalım.
#cocuk eğitimi
#ölüm
#eğitim
9 yıl önce
İlk önce öldürmemeyi öğretelim çocuklarımıza
Duracağımız yer
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından