|
Ermeni meselesi-2

Hz. Peygamber (S.A.V) zamanından beri, Gayr-i Müslim Zımmî topluluklara yönelik İslâm hukuku kaynaklı ahidname/emannâmeler onların Müslümanlarla olan münasebetlerini düzenleyen hukuku da belirlemiş olup Ermeni topluluklarına da bu tarz ahidnameler verilmiştir. Bu çerçevede, Ermeniler dini müesseseleri ile, ictimâî, ve ticâri sahada faaliyet ve varlıklarını İslâm âleminde sürdürmüşlerdir. Gerek Hz. Peygamber'in (S.A.V), gerekse Hz. Ömer'in (r.a) Mesihi/Hristiyan topluluklara verdiği ahidnâmeler esas alınmış ve bu ahidnâmelerin suretleri Ermeni kiliselerine de verilmiştir. Bu ahidnâmelerin suretleri/kopyaları halen Kumkapı'daki Ermeni Patrikhânesi ve diğer bir kısım Ermeni kiliselerinde bulunmaktadır.



Sanat/zanaatkârlık/mimari ve ticarette ön plana çıkan Ermeniler içinde tarihimiz boyunca önemli şahsiyetler de yetişmiştir. Bir zaman, Isfahan, Şam, Bağdat, Kahire ve Konya saraylarında bazı Ermeni vezirler bile bulunurdu. Hatta Müslümanlığı seçen Ermeni aileler içinden tarihte bazı din âlimleri dahi çıkmıştır.



Sanat ve mimaride ciddi bir gelişme gösteren Ermeni mimar ve ustaların mimari eserlerimizde de önemli katkıları olmuştur. Anadolu ve Azerbaycan'da Medrese, Külliye, Keyvansaray vs. birçok önemli tarihi yapı Ermeni taş ustaları ve mimarların elinden çıkmıştır. 16. Yüzyılda klasik Osmanlı mimarisinin zirvede olduğu dönemde de bu göze çarpmaktadır. 19. Yüzyılda ünlü Balyan ailesi Dolmabahçe Sarayı, Ortaköy Camii, Beylerbeyi sarayı gibi birçok esere damgasını vurmuştur.



18. ve 19. yüzyıllarda Ermeniler arasından önemli tarihçiler ve kültür-sanat adamları da yetişmiştir. 7 ciltlik Osmanlı Tarihi yazmış olan İsveç Kralının İstanbul sefiri Mouradja D'ohsson bunların en önde geleniydi. Bunun yanısıra, Mahzenu'l-Ulûm adlı tek cildi basılmış eserin müellifi Serkis Orpilyan, kitapçı-gazeteci Mihran bunlardan ilk akla gelenidir. Tanzimat sonrasında ise, Osmanlı'da Ermeni idareciler ve nâzırlar (Maliye Nâzırı Agop, Posta ve Telgraf Nâzırı Kirkor gibi) da bulunmuştur



Bizans devrinde şehre girme yasağı olan Ermeniler İstanbul'a Osmanlı devrinde gelebilme iznine sahip olmuşlardır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde İstanbul'da Ermeni Patrikliği kurulmuş, Zeytinburnu tarafında Balıklı Rum mezarlığı bitişiğindeki arazi Ermeni mezarlığı olarak tahsis edilmiş, Samatya'daki ünlü Sulu Manastır da Rum cemaatinin elinden alınarak Ermenilere tahsis edilmiştir. Halen de Ermeni Manastırı ve okulu (Surp Kevork Kilisesi ve Sarakhan Nunyan Lisesi) olarak faaliyet göstermektedir.



Ermeniler sadece Anadolu'nun doğusunda değil Kilikya, Yozgat/Boğazlıyan ve Konya gibi bölgelerde de yerleşikti. 16. yüzyılda Celâli isyanları dolayısıyla yerini yurdunu terk etmek zorunda kalmış olan bir kısım Ermeniler Sakarya, Kütahya Eskişehir yörelerine yerleştirilirler. İstanbul'da Kumkapı, Samatya gibi semtlerde Ermeni mahalleleri oluşmuştu. Ayrıca, daha Bizans devrinde Balkanlara/Doğu Avrupa'ya yerleşmiş Ermeniler vardı. Bu durum Osmanlı zamanında artış göstermişti. Seyahatnâmesiyle ünlü Polonyalı Simeon Ve Tarih yazarı/diplomat Mouradja d'ohsson -Ignatius Mouradgea D'ohsson- (31 Temmuz 1740 - 27 Ağustos 1807) bunlar arasında en ünlüleriydi. (M. De Mouradja D'ohsson, Oriental Antiquities And General View Of Ottoman Costoms, Laws And Ceremonies, Translated From The French, Philadelphia, 1878; Historie Des Mongols; Ermeni Seyyah Polonyalı Simeon'un Seyahatnâmesi, Hazırlayan: H. D. Andreasyan)



Büyük oranda Osmanlı coğrafyasında yaşayan Ermenilerin Batı Avrupa ile temasları 18. Yüzyılda bir hayli artış gösterir. Bu yüzyılda Katolik kilisesinin Ermeniler üzerinde bir hayli misyonerlik faaliyetleri göze çarpar. Zaman içerisinde birçok Ermeni, Katolik misyonerlerin faaliyetlerinin etkisi Katolikliği benimser. Katolikliğin Ermeniler arasında yayılması Ermeni topluluklarında büyük gerginliklere yol açar. Ermeni Ortodoks/Gregoryen Patrikliği ile Katolikleşen Ermeni toplulukları arasında sert sürtüşmeler olur. Ermeniler içindeki bu mezhep çatışması Osmanlı Arşiv belgelerine de bir hayli yansımıştır. Ermeni nüfus içinde katolikliğe geçenlerin sayılarının 18. Yüzyıl sonlarında hızlı bir artış göstermesi Ortodoks Ermeni Patrikliği'ni bir hayli rahatsız etmiş, sürtüşmeler zamanla Osmanlı hükümetine intikal etmişti. Hatta, Ortodoks Ermeni Patrikliğinin isteği doğrultusunda, bir kısım Katolik Ermeniler İstanbul'dan sürgüne gönderilir. Katolik nüfustaki bu çoğalma ve düvel-i muazzamanın (Batılı büyük devletrlerin) baskısı sonucunda, Osmanlı hükümeti, Ermeni Katolik Kilisesinin ve Cemaatinin varlığını 1830'da resmen kabul eder. (Beydilli, Kemal, Recognition of The Armenian Catholic Community And The Church In The Reign of Mahmud II., Harvard University Press,1995; J. Tcholakian, Mgr. Hovhannes, L'Eglise Armenienne Catholique En Turquie, Istanbul 1998)



19. yüzyılda da Ermeniler ve diğer Gayr-i müslim topluluklara yönelik Protestan misyonerlerinin yoğun faaliyetleri görülür. Yabancı misyonlara ait okullar bu faaliyetlerin merkezleri konumunda olur. Önceleri İtalyan, Venedik, Ceneviz, Fransız ve İngiliz sonraları ise Amerikan okulları misyoner faaliyetlerinin üssü haline gelir. (Frank Andrews Stone, Academies For Anatolia, A study of the Rationale Program and Impact of the Educational Institutions Sponsored by the American board in Turkey: 1830-1890, University Press Of America, 1984) İlk dönemlerde, Osmanlı sınırları içinde yaşayan, Ermeni, Sırp, Bulgar, Rum, Süryani, Asurî, Kıbtî gibi kadim hristiyan azınlık toplululukları üzerinde faaliyet gösteren bu okullar ve misyonerler zamanla 19. yüzyıl sonunda, Anadolu'daki Alevi- Bektaşî kesime yönelik Protestanlaştırma faaliyetlerine dahi girişirler. Anadolu'daki Amerikan okullarını üs edinen Protestan misyonerlerinin Sivas ve civarında Alevî-Bektaşîleri Protestanlaştırmaya yönelik faaliyetlerine ilişkin olarak Başbakanlık Osmanlı Arşivleri'nde H. 1305 ve 1312 tarihli iki önemli vesika bulunmaktadır: (BOA: Y.PRK. ASK. 43/104, 27 R. 1305; Y.PRK. UM. 30/85, 10 R. 1312)



Seyyah/Gezgin ve araştırmacı kılığında Osmanlı topraklarını dolaşan özellikle İngiliz, Hollandalı ve ABD'li Protestan misyonerler, Rum, Ermeni ve Asurî-Süryanî toplulukları üzerinde yoğun çalışmalar sergilerler. Bu çalışmalar onların o dönemlerde yayınladıkları eserlerinde de göze çarpar: (Kinneir, John Macdonald, Journey Through Asia Minor, Armenia And Koordistan, London 1818; Smith, Eli, Researches in Armenia Including A journey hrough Asia Minor, And into Georgia And Persia With A visit To The Nestorian And Chaldean Christians of Oormiah And Salmas, Boston, New York 1833 ;Curzon, Robert, Armenia, A Year At Erzeroom And The Frontiers of Russia, Turkey And Persia, New York 1854; Southgate,Horatio, Narrative of A Tour Through Armenia, Kurdistan, Persia And Mesopotamia, vol. I-II, New York 1840;Ainsworth, William Francis, Travels And Researches In Asia Minor, Mesopotamia, Chaldea And Armenia, Vol.I-II, London 1842;Henry C. Barkley, A Ride Through Asia Minor And Armenia, London, 1891; H. F.B. Lynch, Armenia Travels And Studies, Vol.1-2, Longmans, 1901)



Devam Edecek

#Zımmî topluluklar
#İslam hukuku
#Protestan misyonerler
#Osmanlı coğrafyası
8 yıl önce
Ermeni meselesi-2
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset