|
Ermeni meselesi-3

18. ve 19. yüzyıllarda, Ermeni topluluklarının batılı ülkelerle artan ilişkisi, Önce Katolik misyonerlerin, sonra ise Protestan misyonerleri, Amerikan okulları, İngiltere ve çarlık Rusyasının etkisi ile Ermeni toplulukları içinde siyasal örgütlenmelerin gelişmesine yol açtı.



Katolik misyonerlerin etkisi ile Katolikleşen Ermeni nüfusa Fransa başta olmak üzere bazı batı devletler muzaheret göstererek, Ermeni toplumu içinde eğitimli elit bir sınıf oluşturmalarına fırsat verir.



Merzifon'dan, Harput, Maraş, Antep ve Bitlis'e kadar uzanan Amerikan okullarının birinci derecede hedef kitlesi Gayr-i Müslim nüfus ve tabiiki Ermenilerdi. Sadece Bitlis'te 1870'te kurulan kız ve erkek ayrı iki Amerikan okulu bulunmaktaydı. ABD'li iki kız kardeşin kurduğu Ermeni kızlarına yönelik okul dört yıllıktı. Bitlis'te erkek çocuklar için açılan “Akademi” ise 1895'teki Bitlis-Ermeni olaylarına kadar faaliyetlerini sürdürmüştü. (Frank Andrews Stone, Academies For Anatolia, A study of the Rationale Program and Impact of the Educational Institutions Sponsored by the American board in Turkey: 1830-1890, University Press Of America, 1984, shf. 121-122)



1828-29 Osmanlı-Rusya Kırım Harbi sonrasında, imzalanan Türkmençayı Anlaşması ile Rusya, Kuzey Azerbaycan bölgesini İran'dan kopararak topraklarına katar. Tarihte Şirvanşahların ülkesi olan bölge artık Çarlık Rusya'sı sınırlarına dahil olmuş olur. Bu meyanda Doğu Ermenistan da artık Rusya'ya verilmiş olur. Bu tarihten sonra Çarlık Rusya'sı Ermeni toplulukları ile daha yakın/doğrudan temas sağlama imkânına kavuşur. 1856'daki, Islahat Fermanı'nın Osmanlı coğrafyasındaki Gayr-i Müslimlere ilişkin maddeleri, bu toplulukları fiilen Batılı Düvdel-i Muazzama'nın vesayeti altına sokar. Bu tarihten itibaren Fransa ve İngiltere başta olmak üzere Batılı devletler ve misyonları Ermeni toplulukları üzerindeki etkinlikleri/nüfuzları bir hayli artış gösterir.



1877-78/1293 Osmanlı-Rus harbi Osmanlı devleti için büyük bir yıkım olur. Rus orduları Ayestefanos/Yeşilköy'e kadar ilerler. İmzalanan Ayestofanos anlaşması Osmanlı'nın Rumeli'deki varlığına neredeyse son verir. Kars ve Ardahan Rus işgaline maruz kalır. 1881'deki Berlin Konferansı ile Rumeli'deki durum nisbeten İngilizlerin marifetiyle Osmanlı Devleti lehine düzeltilse dahi Şark cephesinde durum değişmez. Kars ve Ardahan Rusya'nın elinde kalır. Erzurum sınır vilayeti haline gelir.



93 Harbinin Osnanlı ülkesindeki sonuçlarından biri olarak, Ermeni meselesinin 1830'lardaki Sırp meselesi gibi kronik bir soruna dönüşmesi olur. Batılı Devletler ve Çarlık Rusya'sının muzaheretine sahip siyasal hatta silahlı örgütlenmeler ortaya çıkar. Bunların en başta geleni de Hınçak Komiteleriydi. Hınçaklar Hem Batılı ülkelerde hem de, Rusya ve Osmanlı ülkesinde faaliyet gösterebiliyordu. Londra'da dahi büroları olup, buradan neşriyat yapabilmekteydiler. Oysa ki, o dönemlere kadar Ermeniler Osmanlı Ülkesinde Tebaa-yı/Millet-i Sâdıka vasfını taşımaktaydılar.



Bu tarihlerden itibaren artık İngiltere başta olmak üzere batılı devletler Osmanlı'nın parçalanarak, üzerinde kurulacak uydu devletlere dönüşme siyasetini benimsediklerinden, Ermenilerin de Osmanlı idaresinden koparılması projeleri devreye sokulmuştur. Berlin Kongresinin , Osmanlı idaresi altındaki Gayr-i Müslim toplulukları ile alakalı maddesine dayanılarak Osmanlı devletinden Gayr-i Müslim ahâlinin statülerine ilişkin yeni ıslahat planları devreye sokulup Osmanlı idaresine kabul ettirilir. Böylelikle Düvel-i Muzaama Gayr-i Müslim topluluklar üzerinden Osmanlı Devletinin dâhili umuruna çok daha müdahil hale gelmişlerdir.



Asırlardır Osmanlı coğrafyasında yaşayan ve Tebaa-yı/Millet-i Sâdıka olarak bilinen Ermenilerin Osmanlı'dan kopmalarına ilişkin faaliyetler iyice örgütlü hale getirilir. Hınçak Komitesi 1887'de , Kafkasyalı Ermenilerden, Avedis Nazarbek ve Marian Vardaniyan tarafından kurulur, Osmanlı coğrafyasında Ermeni devleti kurup, Rusya 'daki Ermenilerle de birleşmesini amaçlayan komite daha sonra ikiye bölünse de faaliyetlerini hızlandırarak sürdürür.



Hınçak Komitesi 1889'da Osmanlı Ermenilerini Osmanlı idaresine karşı ayaklanmaya teşvik maksadı ile Londra'da bir bildiri kitapçığı neşreder. Osmanlı Ermenilerinin Osmanlı idaresinden ayrılması için ayaklanmasını öngören iki bölümden oluşan beyannâmede Komitenin yöntem olarak anarşizmi, ideoloji olarak sosyalizmi benimsediğini ve Paris Komününü örnek aldıklarını ilan ederler. Hınçak Komitesinin en ilgi çeken yönü, bu kadar erken bir dönemde Sosyalizmi ideoloji olarak benimsemeleriydi. O dönemde Sosyalist/Marxist ideolojiye sahip henüz bir tek devlet ortaya çıkmamış olmasına karşın, Ermeni Komitesinin İngiltere'nin himayesinde Anarşizm ve Sosyalizmi benimsemeleri, Anglo-Saxon iradenin daha o dönemlerde, bir kısım siyasal proje ve ayrılıkçı hareketlerde Sosyalist ideolojiyi bir araç olarak istihdam ettiğini göstermesi açısından bu belgeler önem arzetmektedir. (Hüseyin Nazım Paşa, Ermeni Olayları Tarihi, BOA, Y.EE, 36/31; Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınları, Cilt. 1-2, Ankara, 1994)



Devam Edecek.

#Ermeni toplulukları
#Osmanlı coğrafyası
#93 Harbini
8 yıl önce
Ermeni meselesi-3
Ahlaksız bilim ‘ekini de nesli de helak eder’
Bir bardak su, bir varil benzin!
İstanbul’un geleceği Türkiye’nin geleceği demek
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru