|
Filistin-Kudüs notları (1)

Bu sene Umre yolculuğumuzun ilk durağı olarak, 3-4 günlük bir Ürdün-Batı Şerîa (Trans-Jordan&The West Bank) ve Kudüs seyahati de gerçekleştirdik. Eskiden de karayolu ile yapılan Hacc/Umre seyahatlerinde Şam, Kudüs, Bağdat, Tur-i Sina, Yermuk, Mute, Tebuk, Humus gibi merkezlerde buralardaki ziyaret yerlerine uğranılırdı. Kırmıtiler, Fâtımiler ve Haçlı savaşları gibi dönemler hariç, Hacc yolları emniyeti sağlandığında, bu güzergahlar üzerindeki mukaddes vs. mekanlar ziyaret edilirdi. 20. Yüzyılda ise Osmanlı Devletinin bölgeden çekilip, dağılması akabinde kurulan ulus devletler bu güzergâhlar arasına adeta duvarlar ördü. İsrail'in 1948'de kuruluşunun ardından Tur-i Sinâ ve bazı ziyaret yerlerinin yolları kapandı. 1967 Altı Gün Savaşı sonrasında ise, Kudüs başta olmak üzere bir çok yerler kapandı. İran-Irak Savaşı, Irak ve Suriye'deki son iç savaş ve kaos da bu bölgelerdeki Bağdat, Musul, Şam, Humus, Kerbelâ, Necef gibi merkezleri/ziyaret yerlerini kapattı. Hele Batı Şeria'da İsrail yerleşim alanları ile Filistin yerleşim alanları arasında gördüğümüz kilometrelerce uzanan yeni yapılan beton duvarlar olayın korkunçluğunu açıkça ortaya koyuyor. Büyük bir medeniyet havzasının/havzalarının, tarihte birbirine kesintisiz bağlı olan merkezlerinin aralarına giren çoğu kez tel örgülü veya mayınlı ulus-devlet sınırları ve örülen duvarlarla bir birinden koparılması sonrasında bu ziyaretleri kısmen yapabilmiş olmamız sevinç kaynağı.



Çocukluğumuzdan beri bölgeye ilişkin bir çok okuma ve araştırma yapmış olmamıza, Kudüs'teki bir kısım mekanları kitâbi olarak sokak sokak, hatta bina bina öğrenmiş/bilmiş olmamıza rağmen, bu kutsal toprakları ziyaret edebilme fırsatını ilk kez yakalayabildik. İlk çocukluk yıllarında hatırlayabildiğimiz şeylerden biri Mescid-i Aksa'nın işgali/yakılması vs. konular ve Kudüs Müftüsü Merhum Emin El-Hüseyni idi. Daha sonra 6 Ekim 1973'te patlak veren Yom Kippur Savaşı ve Sina'daki Bar-Lev Hattı'nın Mısır Ordusunca aşılması, Mısır'ın üçüncü ordusunun muhasaraya maruz kalması ve savaşın seyri ise en rahat hatırladığımız hadiseler zinciri'ydi.



Hz. İbrahim (A.S) döneminde Kenanlıların ülkesi olan Ürdün Nehrinin batısı, zaman içerisinde Amâlikalılar, Ammonlar, Fenikeliler,Giritliler-Filistler gibi bir çok başka kavme ev sahipliği yapar.



Hz. İbrahim'in M.Ö 2300'lere doğru Ur'dan hicret ederek Kenan iline yerleşmesi sonrasında İsrailoğullarının tarihi başlar. Hz. İbrahim'in oğlu Hz. İshak (A.S)'ın oğlu Hz. Yakub (A.S)'un neslinden İsrailoğulları ortaya çıkar. Hz. Yakub'un lakabı' İsrail' olduğu için soyundan gelenlere bu ad verilmiştir. Hz. İbrahim'in (A.S) Hâcer validemizden olan büyük oğlu Hz. İsmail (A.S) ise vâlidesi ile birlikte İlâhî bir emirle Farran/Bekke/Mekke vâdisine bırakılır. Hz. İbrahim (A.S), oğlu Hz. İsmail (A.S) ile birlikte Ebu Kubeys, Safâ ve Merve tepelerinin bulunduğu bu vâdide Ka'be-i Muazzama'yı inşâ eder. Hz. İsmail'in neslinden Adnanoğulları, Adnanoğlullarından Kureyşliler, Kureyşlilerden Hâşimiler ve Hâşimilerden de Hz. Fahr-i Kâinat Efendimiz (S.A.V) dünyaya teşrif eder.



İsrailoğulları (Hz. Yakub ve 12 oğlu), Hz. Yusuf'un babası ve kardeşlerini Mısır'a getirtmesi ile birkaç yüz yıllık Mısır dönemi yaşar. Kıpt/Firavunlar döneminde ise köleleştirilip eziyet ve zulümlere maruz bırakılırlar. Daha sonra Firavunlar döneminde Hz. Musa (A.S)'nın zuhuru, 'Kelîmullah' sıfatıyla İlâhi vahye muhatap olarak Beni İsrail'i, Fir'avun ve ordusunun elinden mucizelerle halâs kılarak Tih çölüne geçirmesi, bu topluluğun Kenan İli/Filistin topraklarına topluca yerleşmesinin başlangıcı olur. Hz. Musa'nın (A.S) emirlerine riâyet etmede sürekli itaatsizlik sergileyen İsrailoğulları, uzun yıllar çöllerde dolaşmak zorunda kalırlar. Hz. Musa'nın (A.S) vefatından sonra yeğeni Hz. Yuşa' bin Nûn (A.S)'un öncülüğünde Eriha/Jericho üzerinden Filistin'e girerler.



İsrailoğullarının Kenan İli/Filistin'de çok uzun bir tarihleri vardır. İçlerinden çok sayıda peygamber/nebî çıkmıştır. İsrailoğulları en parlak zamanlarını ise, Hz. Davud (A.S) ve oğlu Hz. Süleyman (A.S) devirlerinde yaşarlar. Sürekli içlerinden gönderilen Peygamberleri tanımayıp, iman etmeyip emirlerine itaatsizlik etmeleri sebebiyle ilâhi cezalara maruz kalmışlardır. Özellikle, çok sayıda peygamberi/nebiyi katletmeleri çok daha büyük ilâhi cezalarla karşılaşmalarına neden olmuştur. İsrailoğullarının peygamberleri katletmeleri gerek Kur'ân-ı Kerîm'de, gerekse hadis-i şeriflerde zikredilmektedir. Bir kuşluk vaktinde 43 Peygamber birden katledilmiştir. Hz. Süleyman (A.S) devri sonrasında, Yahuda ve İsrail krallıkları olarak iki krallığa bölünen İsrailoğulları önce Asurluların istilasına maruz kalır. Asurlar, İsrail krallığındaki 12 kabileden (Esbât) 10'unu Filistin'den çıkararak sürgüne götürürler. Ardından Bâbillilerin istilası gelir. Babilliler Yahuda krallığını ve Süleyman Mâbedini de yıkarak İsrailoğullarını Bâbil ve çevresine sürerler. Asurluların sürdüğü İsrailoğullarına mensup kabilelerin akibeti pek bilinmemektedir. Bâbil sürgünündeki Yahudiler, Pers Kralı Kiros/Koreş'in Bâbil krallığını istila edip ortadan kaldırmasının akabinde ülkelerine dönme izni alarak büyük oranda Filistin'e avdet ederler. Hz. Süleyman mâbedini tekrar inşâ ederler. İsrailoğulları, Roma İmparatorluğu dönemine kadar bölgede küçük krallıklar şeklinde varlıklarını sürdürürler. Son dönemlerinde, Hz. Zekeriyya, Hz. Yahya ve Hz. İsa (A.S)'ın zuhuru İsrailoğullarının içlerinden çıkan peygamberlerle son imtihanı olur. Romalıların gölgesinde hakimiyetini sürdüren Kral Herod/Hirodes başta olmak üzere İsrailoğullarının ileri gelenlerinin düşmanlık ve zulümlerine maruz kalırlar. Hz. Zekeriyya ve Hz. Yahya (A.S) Romalılarca şehid edilirler. Hz. İsa (A.S) ise vâlidesi Hz. Meryem ve 12 Havâri ve diğer iman edenlerle birlikte Romalıların ağır takibatına uğrarlar. Hz. İsa (A.S) 'ya bağlı olanlara yönelik bu ağır tâkibât, Hz. İsa'nın (A.S) Semâ'ya kaldırılmasının ardından da aynı şekilde devam eder. Milâdi 70. Yılda, Romalıların kumandanları Titus'un ordusu bölgeye girer, Süleyman mabedini yıkarlar. İsrailoğullarından bir hayli kimse katlederler. Diğerlerini de dünyanın dört bir yanına dağıtırlar.



Not: Mekke-i Mükerreme'den herkese selamlar.



#Umre
#Mekke-i Mükerreme
#İsrailoğulları
#Filistin
8 yıl önce
Filistin-Kudüs notları (1)
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi