|
Tarih boyunca coğrafyamızda imparatorluklar ve günümüzdeki bölgesel gerilimler-5

Şah İsmail-i Safevi Tebriz'e egemen olduktan sonra, Tebriz başta olmak üzere, birçok bölgede çatışmalar ve katliamlar vuku bulur. Gerek Tebriz ve Azerbaycan çevresinde gerekse Kürdistan'da Sünni-Şâfiî nüfus büyük bir kıyıma maruz kalır. Özellikle, Azerbaycan, Fars, Bilâd-ı Ekrâd ve Irak-ı Acem bölgesinde bu kıyımdan en fazla ulemâ nasibini alır. Hatta kıyıma uğrayan ulemânın listesi, Hüseyin bin Abdillah Eş-Şirvânî'nin “El-Ahkâmu'd-Dîniyye” adlı Arapça yazma risalesinde, verilmiştir. (Hüseyin b. Abdullah Eş-Şirvânî, El-Ahkâmu'd-Dîniyye, Arapça Yazma, Süleymaniye (Ayasofya) Kütüp. 2172, 11a-20a)



Çaldıran seferi öncesinde, Şah İsmail Bilâd-ı Ekrâd'ta zabtettiği bölgelerdeki Kürt aşiret beylerini/mîrlerini hapse attırmıştı. Bu durumla birlikte Kürt aşiretlerinin Sünnî olmaları ve güçlü bir Sünnî-Şâfiî ulema geleneğinin, Abbasî hilâfet geleneğine köklü bir bağlılığın Kürtler arasında yer edinmiş olması kürt aşiretlerini Osmanlıya yöneltti. Bir kısım Kürt beyleri İdris-i Bitlisî aracılığıyla sefer yolculuğunda Yavuz Sultan Selim'in huzuruna çıkarak memleketlerinin tümünün Şah İsmail tarafından zabt edildiğini bildirerek bu konuda Şah İsmail'e karşı yardım talep ederler. Bu yüzden birçok Kürt aşireti Çaldıran savaşında Yavuz Sultan Selim'in safında savaşa katıldı. 2 Recep 920 tarihinde Çaldıran'da vuku bulan savaş, bir hayli kayıp verilmesine rağmen kazanılır. Şah İsmail büyük bir bozguna uğrayarak ordusuyla kaçar, zevcelerinden biri ve birçok komutanı ele geçirilir. Çaldıran'da durmayan Yavuz Sultan Selim, ordusuyla Safevî ordusunu takip eder ve sonunda Safevilerin payitahtı Tebriz şehrine girilir. Şah İsmail ise Şiraz taraflarına kaçar. Daha önce Şah İsmail'in zulmüne maruz kalan Tebriz ahâlisi Osmanlıları sevinçle karşılar. Yavuz sultan Selim Tebriz'de dokuz gün kalır ondan sonra burada kalınıp kalınmayacağı hususu istişare edilir. Yavuz Sultan Selim, Tebriz ya da Karabağ'da kışlayıp, baharda tekrar Şah İsmail üzerine yürümeyi ve onu tümüyle kökten ortadan kaldırmayı hedefler. İdris-i Bitlisî burada kışlanmasını, daha sonra tekrar sefere devam edilmesi yönünde ısrar eder. Ancak vüzera ve yeniçeriler ise İstanbul'a geri dönmek konusunda ısrarlı olurlar. Neredeyse ayaklanmaya bile teşebbüs olunur. Yavuz Selim kargaşayı önlemek için geri dönmeyi kabul etmek zorunda kalır. Tebrizli bir kısım san'at ve ma'rifet erbabınıda yanlarına alarak , geri dönüş yolculuğuna çıkılır. Bayburt , Niksar ve Amasya üzerinden İstanbul'a dönülür. Bu dönüş sırasında, Kürt beylerinin tümünün Osmanlı safına çekilmesi için İdris-i bitlisî bölgeye gönderilir.



(Celâl-Zâde Mustafa, Selîm-Nâme,1990; Müneccimbaşı Tarihi, 1975:2/456-474; Solakzâde,1297:365-376;Uğur,1984:88-110;Hoca saadeddin, 1992:IV/195-225; Şerefhan,1860;Allouche,1983; İdris-i Bitlisi, Selimşahnâme)



Yavuz Sultan Selim'in emriyle Kürt beyleriyle temasa geçen İdris-i Bitlisî, bu konuda büyük başarı elde eder. Kürt beyleri bir bir Yavuz Sultan Selim'e itaatlerini arzederler. Sonunda 25 kürt beyinden 24'ü itaatlerini arzedip Osmanlı hükümdarına bağlılıkılarını bildirirler.



Bunlar, Bradost beyleri, Soran Meliki Şah Ali oğlu Emir Seyyid, İmadiye Meliki Emir Seyfeddin, Buhtî beyleri, Bitlis hakimi Emir Şeref, Hizan beyi Emir Davud, Sason Hakimi Ali bey, Nemrah Hakimi Abdal Bey, Emir Melik Bin İzzuddin, Hısn-ı keyfa (Hasankeyf) Hakimi Eyyubî sülâlesinden Halil El-Eyyubî ve diğerleriydi. Bu olay Solakzâde tarihinde şu şekilde anlatılır:



“ İtâat Kerden-i Ekrâd Ve Feth-i Kal'a-i İşân



Tâife-i Ekrâd'ın memleketleri Kızılbaş tasarrufunda olan Azerbaycan ve Bağdâd ve Diyârbekr mabeyninde vâki' olmağın, zümre-i mezbûre Surh-Ser ile mukavemete iktidarları olmadığı ecilden hah ne hah şeyâtîn ve câh-ı Şâh-ı gümrâh itâatine baş eğmişler idi. Pâdişah-ı bülend-makâm şehr-i Tebriz-i teşrif buyurdukları eyyâmda ümerâ-yı Ekrâd'ın ekseri esnâ-yı râhda Şehriyâr-ı bâ ikbâl Hazretlerini istikbal idüb her birine mertebelu mertebesince riâyet ve iltifât olunmuş idi. Tebriz'de taraf-ı Rûm'a müracaat buyurdukları hînde manzûr-ı nazar-ı pâdişâhî ve Hânedân-ı Âl-i 'Osmân'ın hayır-hahı olan Müerrih Mevlâna İdris-i Bidlisî duâ-gu-yi kadîmleri ve ol sefer-i zafer-rehberde ma'an bulunmağla nisbet-i terâbiye takrîbi ile ümerâ-yı Ekrâd Pâdişah-ı 'Âlî-Nijâd Hazretlerine itâat ve inkıyâd maslahatı içun hüsn-i tedbir ile teshîr kılub muti' etmeğe Mardin kurbunda Bilâd-ı Kürdistan'a revâne etmişler idi. Mevlâna-yı mezbûr bihasebi'l-Me'mûr bu emrin husûlüne sarf-ı makdûr idüb Urmî ve Üştî ve Soran ve Sason ve Bidlîs ve 'İmâdiye ve Hısnkeyf hakimlerin ve bilcümle yirmi beş nefer ülke sahibi ümerâ-yı nâmdarların gönüllerin ele alub tatlı dil ile pâdişah-ı bâ 'adl u dâd tarafına muti' ve münkâd eyledi. Ve bu eyyâmda ahâli-yi Diyarbekr Mevlâna-yı müşarunileyhin nasihati ile derûn-ı hisardan Tâife-i Kızılbaş'ı ihrac ve esbâb-ı iskâllerini dahi târâc eylediler. Ve bu fütuhât-ı celîle Sultan-ı Cihan Amasya'da kışladığı zamanda vâki' oldu. (Solakzâde, 1297: 378)



Safevîlerin safında ise, sadece Erdelan Beyi Halid Bey'in çocukları kalır. Kürd beylerinin Osmanlılara bağlandığını öğrenen Şah İsmail Mardin ve Diyarbekir'e tekrar ordu gönderir. Türkmen beylerinden Ustaclu Oğlu Mehmed Bey'i Diyarbekir'e, onun kardeşi Karahan'ı da Mardine yollar. Bu iki şehir bunlar tarafından zabtedilir. Bunların üzerine bir ordu ile Bıyıklı Mehmed Paşa ile Şâdî Paşa gönderilir. İdris-i bitlisî'yi de yanına alan Mehmed Paşa askerleriyle Diyarbakır'a ulaşır. Osmanlı'ya itaatini bildiren Kürt beyleri de aşiret mensuplarıyla bunlara katılır. Diyarbakır (Amid) halkı da safevilere karşı direndiğinden, Diyarbekir kısa zamanda safevilerden temizlenir. Buradan kaçan Safevi taraftarları Mardin'e kaçarlar. Bunun üzerine İdris-i Bitlisî yanındaki kürt bey ve askerleriyle birlikte bizzat Mardin üzerine yürür. Ve şehrin kuşatılmasını idare eder. Mardin halkına va'z u nasihat eden İdris-i Bitlisî halkı şehri teslim etmeye ikna eder ve şehir teslim alınır. Şehrin teslim alındığını gören Karahan, taraftarlarıyle Sincar tarafında bir kaleye kaçarak burayı tahassun eder. Yavuz Sultan Selim de İdris-i Bitlisî ve Kürt beylerine, hil'at ve büyük hediyeler gönderir. (Hoca saadeddin, Tâcu't-evârih, 1992:IV; Solakzâde,1297:365-374;Müneccimbaşı, 1975:2/456-474; Feridun Ahmed Bey, Münşeâtu's-Salâtîn)



Bu şekilde başlayan Osmanlı-Safevî çatışmaları, daha sonra büyük savaşlara yol açar. Şah İsmail'den sonra yerine geçen Şah Tahmasb ve daha sonraları Şah II. İsmail Mirza devirlerindeki iki ateşkes dönemi hariç savaşlar eksik olmaz. Osmanlı'nın 16. Yüzyıl'ın ikinci yarısında tayin etmiş olduğu İran Serdarları ve 995/1587'de İran harbinde şehid düşen Köse/Boşnak Hüsrev Paşa (Türbesi Van'daki Mimar Sinan yapısı olan Camii bitişiğindedir) ve Özdemiroğlu Osman Paşa'nın İran-Tebriz seferlerine ilişkin birçok kaynak da bulunmaktadır. (Bakınız, Asafî Dal Mehmed Çelebî, Şecaatnâme, Haz: Mustafa Eravcı, mvt Yayıncılık, İstanbul 2009)



Şah Abbas döneminde ise, Safeviler büyük bir atılıma girişir. Bağdat Osmanlılardan alınır. Horasan ve Kuzeyinde Safevilerin nüfuzu Maveraünnehr'e doğru genişler, büyük göçler yaşanır. Sultan IV. Murad devrinde Safevilere karşı bizzat padişahın iştiraki ile Revan-Tebriz ve Bağdat Seferleri düzenlenir. Bağdat ve Revan Safevilerden geri alınır. Hatta bu seferlerin hatırası olarak Topkapı Sarayı'ndaki Revan ve Bağdat Köşkleri yaptırılır. 1639'da imzalanan Kasr-ı Şirîn Muahadenâmesiyle iki ateşkes dönemi hariç bir asrı aşkındır süregelen Osmanlı-Safevi savaşlarının arkası artık kesilir. Bu anlaşma ile Azerbaycan'ın batısı ile, Urmiye gölüne kadar olan Bilâd-ı Ekrâd tekrar Osmanlıların kontrolüne girer. (Revan Ve Tebriz Seferi Rûznâmesi, Topkapı Sarayı Müzesi (Bağdat) Kütüphanesi, No:B 405:124a-184b; Yunus Zeyrek Yayını, Kültür Bakanlığı Yayınları, 1999. Ankara; Arşiv Belgelerinde Osmanlı-İran İlişkileri, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, No:111, Ankara, 2010)


#İmparatorluklar
#Şah İsmail
#Safevi
#Tebriz
#Şah Abbas
٪d سنوات قبل
Tarih boyunca coğrafyamızda imparatorluklar ve günümüzdeki bölgesel gerilimler-5
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset