|
Canıma kastım var…

“O…Çocukları” filmi henüz vizyona girmişti. Ben, arkadaşlarımın ısrarlı teklifine rağmen o gün filme gitmedim. Ertesi gün bir arkadaşım:



-“Niye gelmedin, çok şey kaybettin.” dedi. Ardından “Oğlum Kıraç'ı dinlemeliydin. Adam, Müslüm Gürses'in şarkısını efsane okuyor.” diye ilave etti.



Merakımdan biraz da gitmemenin verdiği pişmanlıkla:



- “Hangi şarkıydı?” diye sordum.



-“Herhalde adı 'Canıma kastım var, yaşamam artık.'



-“Ee e, Müslüm'ün öyle bir şarkısı yok ki, o Selahattin Özdemir'in şarkısı…” dedim.



Arkadaşım biraz haklıydı aslında. Öyle ki iki sanatçının yani Müslüm Gürses ile Selahattin Özdemir'in sesi de yorumlama biçimi de ayırt edilemeyecek derecede birbirine benziyordu. Zaten Selahattin Özdemir'i de pek kimse bilmiyordu; hatta şimdi de bilenlerin sayısı oldukça azdır.



Selahattin Özdemir, arabeskin taçsız krallarından biridir. 1963'te Adana dünyaya gelmiş, gençlik yıllarında uzun süre müezzinlik yaptı. Müezzinliğin ardından sanat dünyasına katılan Özdemir, “Umut Sandalı – Allah'ım (Yeniden Yaktım

)”

adlı ilk albümünü 1982'de çıkardı. Sonrasında ardı ardına çıkardığı kasetlerle önce Adana'da sonra da Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da en çok dinlenen isimler arasında yer aldı. 1990'lar onun buralarda zirveyi yaşadığı yıllardı. Hemen her kıraathane ve minibüste onun şarkıları dinleniyordu. Bu dönemde, Selahattin Özdemir tarafından seslendirilen ve büyük bir beğeni alan “

Ölmeden ölmüşler haberleri yok, sönmüşler bitmişler çareleri yok, hayattan kopmuşlar tutanları yok, feryadım yaşarken ölenler için

” sözlerini içeren “Yaşarken Ölenler İçin” hayattan umudunu kaybeden, beklentileri karşılanmayan arabesk gençliğin bir numaralı şarkısı olmuştu. Kaderin cilvesi… Söz konusu şarkının söz yazarı Süleyman Akova, yaklaşık yirmi yıl sonra evsiz ve kimsesiz kalmış ve o da “Yaşarken ölenler” kervanına katılmıştı.



Selahattin Özdemir'in yorum tarzının Müslüm Gürses'e benzemesi onu bir yandan bilinir kılsa da bir yandan hep gölgede kalmasına sebep oluyordu. Örneğin Kıraç tarafından tekrar yorumlanan ve bir döneme damgasını vuran

“Arayan dostlarım beni bulmasın, doğmasın güneşim sabah olmasın, kuytu bir köşede ömrüm son bulsun, canıma kastım var yaşamam artık”

sözleri Selahattin Özdemir tarafından yazılmış ve ilk kez onun tarafından yorumlanmıştı. Fakat sesi Gürses'e o kadar benziyordu ki, birçok insan bu şarkının ona değil de Müslüm Gürses'e ait olduğunu düşünüyordu. Böylece Selahattin Özdemir görünmez bir sanatçı olarak perdenin arkasında kalıyordu.



“Aramızda sıradağlar”, “Esrar perdesi”, “Ahım var”, “Yaşamalısın” gibi arabesk müziğinin en önemli eserlerine imza atan Selahattin Özdemir, 2002'de yaptığı bir açıklamada gençlik döneminde söylediği dört şarkı için büyük bir pişmanlık ve utanç yaşadığını belirtmişti. Sanatçı, bununla da kalmamış, Adana Devlet Güvenlik mahkemesine başvurarak bu şarkıların kasetinden çıkarılmasını ve radyolarda çalınmamasını talep etmişti. Bu şarkılar: “Yanlış yerde doğmuşum”, “Yaşamam artık”, “Esrar perdesi”, “Hem yaratıyorsun hem unutuyorsun”.



Sanat yaşamında toplam 21 albüm çıkaran Özdemir'in son albümü 2009'da çıkardığı “Gidemezsin” başlıklı albümdür. Bugün hala Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da, özellikle de Adana-Mersin civarında ve İstanbul'un birkaç bölgesinde en saygın sanatçılardan biri olarak görülen Selahattin Özdemir, müzikten kısmi bir kopuş yaşamıştı. 2013'te fantastik bir iddia olarak ortaya attığı İngilizce arabesk projesi yeterli ilgiyi görmemişti. Ayrıca onun arabesk müziğe evrensel Türk müziği adını vererek bu müziği daha popüler bir hale getirme çabaları da sonuca ulaşamadı. Tüm bunlar bir tarafa Mersin'de küçük birkaç işletme sahibi olarak hayatına devam eden Selahattin Özdemir, arabeski gerçekten tanıyanların hafızasında bir üstat olarak varlığını tüm etkisiyle sürdürüyor…






#Selahattin Özdemir
#Kıraç
#Müslüm Gürses
8 yıl önce
Canıma kastım var…
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi