|
Etiyopya’dan Jamaika’ya uzanan dini bir hareket: Rastafaranizm

Jamaikalı lider Marcus Garvey’i bilirsiniz. Onun şu sözleri ise unutulmazlar arasında: “Afrika’ya bakın… Kurtuluş günü yaklaşırken siyah bir kral orada taç giyecek.”

Bu sözler siyahiler için bir dayanak oldu ve umutla siyah bir kralın taç giymesini beklediler. Derken söz konusu gün geldi ve 1930’da Ras Tafari adında bir Prens, Teslisin Kudreti unvanını alarak Etiyopya’da kral oldu.

Bunun üzerine 1932’de ABD’den Jamaika’ya sınır dışı edilen Leonard P. Howell’in yorumları dikkat çekmeye başladı. Öyle ki o; Ras Tafari’yi Tanrı’nın yeryüzündeki zuhuru ve siyah Mesih olarak tanımlamıştı. Bu tanım insanların dikkatini çekti ve zamanla Rastafaranizm adı verilen bir tür din ortaya çıktı.

Rastafaranizm, Afrika’nın kadim gelenekleriyle İncil ve Tevrat’ın bazı bölümlerinin Pan-Afrikanizm ekseninde yeniden yorumlanmasıyla karşılık buldu. Dinin kutsal metnini yani kutsal kitabını yine Howell ortaya çıkardı. Bu kitabın adı: Vaadedilen Anahtar(The Promised Key)’dı.

Kitaba göre, Hz. Musa’nın Mısır esaretinden kurtardığı insanlar siyahiydi. Nasıl ki Mısır esareti 400 yıl sürdüyse, köleleştirme hareketi de 400 yıl sürerek vadesini doldurmuştu. Bunun da müjdecisi ve habercisi, Siyahi Mesih’in Etiyopya’da taç giymesiydi. Howell’in uyandırdığı bu etki; bir süre sonra Jamaika’nın İngiliz asıllı hükümetini rahatsız etmeye başladı. Otoriteler Jamaika sokaklarını hareketlendiren, hızla kendine taraftar toplayan bu akımı “kilise ve hükümet karşıtı” olarak ilan etti. Howell ise fitneci suçlamasıyla hapse atıldı.

Ancak bu kısıtlama dinin yayılmasına engel olmadı. Rastafarianizmin ilk kitabı olan “The Promised Key”(Vadedilen Anahtar) elden ele yayılıyor, “Rasta” akımı günden güne şekilleniyordu. İnanç şu şekildeydi: Mesih geldiğine göre kurtuluş da yakındı. Zion’a yani vaad edilmiş topraklara(Genelde Afrika, özelde Etiyopya) dönüş vakti de gelmişti. Fakat köleleştirmede hareketinden 400 yıl sonra taç giyen kral, 1935’te İtalya’nın Etiyopya işgaliyle ülkesini terk etmek zorunda kalmıştı. Bu, büyük bir sorundu. Bu bir bakıma Rasta inanç sistemin sekteye uğraması anlamına geliyordu. Fakat kısa bir süre sonra, (1941) İtalya işgali son buldu ve Selasie ülkesine döndü. Aynı yıl, hapisten çıkan Howell, Jamaika’daki ilk Rasta köyünü kurdu. Bu da zamanla, Rasta yaşam biçimi için bir rol modeldi.

Rasta yaşam veya inanç sisteminde dört renk oldukça önemlidir. Etiyopya bayrağında yer alan üç renkten kırmızı(kan), yeşil(doğa), Sarı( altın gibi zenginlikler) temsil ederken, dördüncü renk olan siyah ise siyahileri sembolize ediyordu.

Ancak bu dinin etkisini kırmak için önemli faktörler rol oynuyordu. Mesela Jamaika’nın 1962’de İngiltere’den bağımsızlığını kazanmasında pek çok insana işkence etmesi bu yüzdendi. Ayrıca toplu ölümlerle de karşılaşılıyordu. Bu insanların saçlarını rasta(dreadlock) şeklinde örmesi onların tespitini daha da kolaylaştırıyordu. Fakat ne yapılırsa yapılsın bu dinin etkisi devam ediyordu.

…Derken… 21 Nisan 1966’da Ras Tafari yani nam-i diğer Haile Selassie; Jamaika’yı ziyaret etti. Bu seyahat, kendisinin taç giyme töreninden 36 yıl sonra gerçekleşmişti. Haile Selassie, heyecanlı bir karşılamayla selamlandı. Hatta Jamaikalı Rastafarianlar, onu Yahudilikten devraldıkları “Jahweh” (Tanrı) kelimesinin kısaltması olan Jah(Cah) adıyla şereflendirdiler. O da bu kutsiyeti reddeden hiçbir şey yapmadı ve böylece Rastafarianların kalbinde önemli bir yer edindi. Bu gün aynı zamanda “Güneş Günü” olarak kabul edildi.

Bu kutsal günde, Rasta inancını tüm dünyada popüler hale getirecek kişi de coşkulu kalabalığın arasındaydı: 21 yaşındaki müzisyen Robert Nesta Marley yani nam-ı diğe Bob Marley….

#Afrika
#Bob Marley
#Etiyopya
7 yıl önce
Etiyopya’dan Jamaika’ya uzanan dini bir hareket: Rastafaranizm
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi