|
Ne çok acı var!

Bu hikâyede de kurbanlar insanlardı, masum insanlar… Çığlıklar sonsuzluğa karışmıştı. Hiç kimsenin olanları durdurmak gibi bir niyeti yoktu. Olaylar, eski bir Fransız sömürgesi olan Kamboçya'da geçiyordu. Ülke, bağımsızlığını (1953) henüz kazanmıştı. Burada oluşturulan krallık, ABD-Vietnam savaşıyla (1963-1973) sarsılmaya başlamıştı. ABD, Vietnam'dan Kamboçya'ya sığınan gerilla birliklerini hedef alarak Kamboçya'ya bomba yağdırmış ve oradaki tüm sosyo-ekonomik yaşamı olumsuz etkilemişti. Kaos gittikçe büyüyordu. Üretim durmuş, tarım yapılamaz olmuştu.



Tüm bu koşullar arasında, eğitimini Fransa'da tamamlayan Pol Pot, Kamboçya Komünist Partisinin lideri olmuştu. Pol Pot; Vietnam askeri kamplarından Çin'e giderek Mao'nun Kültür Devriminden ve kırsala dayalı toplum ütopyalarından etkilenerek orada radikal bir dönüşüme uğramış; ülkesine döndüğünde de Kamboçya Komünist Partisinin silahlı kanadı olan Kızıl Kmerlerin başına geçmişti.



Pol Pot, ülkede yeni bir siyasi ve sosyal düzen kurmayı amaçlıyordu. Ona göre insanlar aslında doğuştan birbirine eşitti ve hepsi iyi bireylerdi. Onları bozan şey yozlaşmış bir toplumda yaşamaktan başka bir şey değildi. Yozlaşmış insanlığın kurtuluşu ise ancak din, teknoloji, ekonomi gibi unsurların ortadan kaldırılmasıyla mümkündü. Bu yüzden tüm bunlara sebep olan şehirleşmenin ortadan kaldırılması gerekiyordu. Kırsala dayalı bir model uygulanmalı ve bütün insanlar köylere gönderilmeliydi. Zira yozlaşmış müesseselerin ortadan kaldırılmasıyla yeni bir dönem başlatılabilirdi. Her şey sıfırdan tekrar kurgulanabilirdi. Zaten hayalindeki milat da sıfır yılıydı. Geriye sadece çiftçiliğin esas olduğu bir örgütlenme modelini oluşturmak kalıyordu.


Sıfırlanmış bir dünya için sonuz acıların başladığı bir döneme girilmişti artık. 1975 hiçbir Kamboçyalının unutamayacağı bir tarihe dönüşüyordu.



Öyle ki herhangi birini öldürmek için pek çok bahane aranıyor, cephane israfına gidilmemek için insanlar bıçaklarla öldürülüyordu. Ölüm, daha doğrusu öldürme eylemi için sayısız sebep vardı. Örneğin, gözlük veya saat takan birisinin yaşama şansı neredeyse yoktu çünkü bu bir yozlaşma işaretiydi. Cahit Zarifoğlu'nun da söylediği gibi: Ne çok acı vardı, öyle. Acının ve kederin en büyük tanıkları da yine Müslümanlardı.



Bazı araştırmacılar tarafından Güneydoğu Asya'da Hint kültürünün kayıp çocukları olarak adlandırılan Çam Müslümanlarının tarihi çok eski dönemlere kadar gidiyor. Fakat Müslüman olmaları ise yaklaşık 500 yıl gerçekleşmişti. Çam Müslümanları, Güneydoğu Asya'nın ilk Hindu-Budist devletlerinden biri olan Champa krallığının ardıllarıydı aynı zamanda. 17 yüzyılda, Champa Kralı I. Reameathipadei, Müslüman olmuştu. Müslüman olması birkaç rivayetle anlatılmıştı. Kral I. Reameathipadei, savaşta amcasını öldürdükten sonra duyduğu vicdan azabı dindirmek ister. Budist rahiplerden tatminkâr bir cevap alamadığı için Müslüman din adamlarına danışır ve iç rahatlatıcı görüşlerden sonra Müslüman olur. Bir diğer rivayette de Kral, Müslüman bir Malay kızına aşık olmuştur. Bu aşk, onun İslam dünyasını tanımasına ve Müslüman olmasına vesile olur. Her iki olayın doğruluğu tartışmalı olsa da Kral'ın Müslüman olması ve İbrahim adını alması bilinen bir gerçeklik olarak kayıtlara geçer.



Kralla birlikte sarayın önde gelen tüm yöneticileri de Müslüman olur. Zira tabi olmayı belirleyen etmen çoğunlukla kral ve yöneticilerdir. Ancak, iktidar uzun sürmez ve 1832 yılında Vietlerin, yani Vietnam'ın saldırısıyla devlet, yıkılır. Böylelikle devletsiz bir topluma dönüşen Çam Müslümanlarının önemli bir kısmı Vietnam ve Kamboçya'da yaşamaya devam eder.



Büyük yıkım, yani Kamboçya soykırımı başlamadan önce 1962'de yapılan son nüfus sayımlarına göre ülkenin nüfusu 5,7 milyondu. Bu nüfusun 1970'de 7,3 milyon olduğu söyleniyordu. 1975 yılında ise 2,9 milyonluk nüfus artış hesaplamasına göre ülkenin nüfusu 8,1 milyon civarındaydı. 1975 yılındaki Çam Müslümanlarının nüfusu 191 bindi. Bir başka araştırmaya göre de bu rakam 250 bin olarak kaydedilmişti ve bu, tahmini rakamlara göre en yakın görünen sonuçtu.



1979 yılına gelindiğinde, Kamboçya'da 2 milyona yakın Kamboçyalı öldürülmüştü. Bunların önemli bir kısmını Müslümanlar oluşturuyordu. Sağ kalan Müslümanların sayısı 150 bin civarındaydı. Dolayısıyla 100 bine yakın Müslüman katledilmişti. Yüzdelik olarak, öldürülen etnik Çam oranı, ülkenin çoğunluğunu oluşturan etnik Kmer sayısından yüzde 11 daha fazlaydı. Zira öldürülen Kmer oranı yüzde 25 iken, öldürülen Çam oranı yüzde 36 idi.



Nitekim Kızıl Kmer rejimi sırasında şiddete uğrayanlara yasal yardım sağlayan Kamboçya Savunma Projesi grubu bir rapor yayınlayarak vahşeti gözler önüne serdi. 105 mağdur ve görgü tanığıyla yapılan görüşmeleri içeren raporda, dini inanışlara karşı çıkan Kızıl Kmerlerin, farklı dilleri, beslenme alışkanlıkları ve giyinme stilleri nedeniyle Müslümanları özellikle hedef aldıkları belirtiliyordu. Aynı rapora göre, Kızıl Kmerler tarafından kurulan işçi kamplarında Çam kadınlarının çoğu cinsel tacize ve tecavüze maruz kalmıştı.



Bir başka araştırmaya göre, Müslümanların önemli temsilcileri sistematik bir şekilde katlediliyordu. 1975'te sayısı 113 olan cemaat liderlerinin rejimin sona erdiği 1979 yılında ancak 20 tanesi hayatta kalabilmişti. Sayıları 226 olan müezzinlerden ise ancak 25 tanesi sağdı. 1000'in üzerinde olan hacının sadece 30'u; 300 civarındaki Kur'an Hocasının da 38 tanesi kurtulabilmişti. Yurtdışındaki üniversitelerde İslami eğitim alarak ülkesine dönen 25 öğrencinin de ikisi hayatta kalabilmişti. En büyük kıyım da Kamboçya Merkez İslami Organizasyonu üyelerinin başına gelmişti. Kuruluşa bağlı çok sayıdaki üyelerden birisi hariç tamamı korkunç işkenceler altında katledilmişti.



Elbette acılar bunlarla sınırlı değildi. Dönemin Kamboçya baş müftüsü İmam Hacı Res Los, 8 Ekim 1975 tarihinde; önce kaynar suya atılmış, ardından kafası demir çubukla dövülerek katledilmişti. Aynı akıbeti, Kamboçya birinci müftüsü Hacı Süleyman Şükrü de yaşamış ve ölesiye dövüldükten sonra bir çukura atılarak can vermişti.



Bugün de Kamboçya Müslümanları dini liderlerin katledildiği, kitlesel katliamın yapıldığı, camilerin yıkıldığı bir dönemden yeni bir döneme geçmiş gibi görünüyor. Kamboçya'daki 24 bölgenin neredeyse tamamında Müslümanların yaşadığı biliniyor. Rakam vermek zor olsa da Çam Müslümanlarının sayısının 500 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Müslümanların en yoğun yaşadığı yerler ise Kampong Cham ve başkent Phnom Penh. Medrese sisteminin çok gelişmeye başladığı Kamboçya'da 650'ye yakın cami bulunuyor. Ülkenin yüzde 95'inin Budistlerden oluştuğu Kamboçya'da Müslümanlar oldukça önemli mevkilerde görev yapıyor. 2 Bakanın, 10 Bakan Yardımcısının ve Müsteşarının bulunduğu Hun Sun hükümetindeki Müslümanlar, Kamboçya'nın yeniden inşası ve gelişiminde önemli roller üstleniyor. Olumsuz hatta korkunç istatistiklerle başlayan bu yazı, olumlu hatta çok güzel istatistiklerle son buluyor.

#Kamboçya
#Çam Müslümanları
8 yıl önce
Ne çok acı var!
Uyarma ve kınama cezası almış binlerce memura ümit ışığı doğdu
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir