|
Suriye'de umuda sarılmak...

Yıllar önce savaşın yaşandığı yerleri düşündüğümde işin içinden bir türlü çıkamazdım. İnsanların hayatları, acıları, ölümler, yoksulluk boğazımda düğümlenir dururdu. Şimdi de elbet durum farklı değil. Ama artık bu durumdaki insanlar için yapabileceğimiz bir şeylerin olduğunu bilmek bile güzel bir duygu. Özellikle son yıllarda tüm yönümü savaşın yapıldığı yerlere çeviriyorum. Bosna, Sudan, Güney Sudan, Etiyopya, Libya ve Kamboçya… derken şimdi de Suriye.



2010'da başlayan Suriye iç savaşı sırasında defalarca Suriye'ye gitme imkânım oldu. Her gidişimde de bir sürü hikayeye hem tanıklık ettim hem de yaşadım. Bunlardan birisi on yaşındaki Ahmed'e ait. Suriyeli on yaşındaki Ahmet Faysal, savaşta kaybolan annesini bulmak Türkiye'ye giriş yaparken yakalanıp Reyhanlı sınırına yakın bir kampa getirilmişti. Yüzünde koca bir hüzün, dudaklarında acılı bir gülümseme: “Annemi bulacağım, biliyorum o Türkiye'de." diyordu. İşte bu sebepten dolayı, defalarca Türkiye'ye kaçak girmek istemişti.



İşte bu sırada takvim Şubat 2017'yi gösteriyordu. 24 Ağustos 2016'da başlayan Fırat Kalkanı operasyonun sonuçlarının kısmen alınmaya başladığı bir dönemdi bu. Nitekim bu operasyonla Türkiye tarafında tehlike olarak görülen terör unsurlarını (DAEŞ, YPG ve Suriye rejim güçleri) temizlemek, sınır hattının ve bölgedeki halkın güvenliğini sağlayıp kontrol altına almak; ayrıca göç sorununu yok etmek gibi stratejik hedeflere ulaşılması amaçlanıyordu. Bununla birlikte, YPG tarafından oluşturulmak istenen etnik Kürt koridorunun önüne set çekilmesi ve DAEŞ'in Türkiye sınırıyla fiziksel temasının kesilmesi gibi öncelikler de Fırat Kalkanı operasyonunda hedeflenmişti. Şimdi operasyonun üzerinden yedi ay gibi kısa bir süre geçmesine rağmen istenilen hedeflere ulaşılmış görünüyor.



243 yerleşim yerinin alındığı Azez ve Cerablus arasındaki 2 bin 15 kilometrelik alan, Türkiye destekli Özgür Suriye Ordusunun denetimine girmiş durumda. Fakat söz konusu alandaki patlayıcılar ve mayın temizleme çalışmaları yıllarca devam edecek gibi. Ayrıca savaşın ortaya çıkardığı ihtiyaç kalemleri ve Suriyelilerin beklentileri de epey fazla.



Güvenlik, barınma, sağlık, yargı ve eğitim gibi pek çok alanda ortaya çıkan talepler var. Bu taleplerin sürdürülebilirliği ve ihtiyaçların temini konusunda da ciddi sıkıntılar var. Yedi yıllık savaşın etkisiyle idari sistem çökmüş durumda. Tabii bu konuda bölgeler arasında ciddi farklar da bulunuyor. Azez her ne kadar karmaşık bir yapıda olsa da ÖSO'nun buradaki altı yıllık kontrolünün verdiği etkiyle nispeten devam eden kurumsal bir yapı var. Cerablus'taki durum ise Türkiye'nin Fırat Kalkanı operasyonunun buradan başlatılması nedeniyle oldukça olumlu ilerliyor.



El Bab'ın DAEŞ tarafından sıkı bir şekilde direnmesi nedeniyle yerleşime açık alan neredeyse kalmamış. Ama her halükarda Bab'ın önemli bir geçiş noktası olması ve kuzeyi rahatlatması oldukça önemli.



El Bab'ın alınması sadece Türkiye'nin güney sınırları açısından değil, aynı zamanda Doğu ve Güneydoğu Anadolu için de önemli. Zira asırlarca Mezopotamya olarak bilinen bu hat, kültürel ve sosyolojik anlamda da aynı kültürel düzlemin bir parçası. Örneğin mutfakta dahi bu kültürel benzerliğin benzerliği ortada. Genel olarak Halep ve Gaziantep mutfağı arasındaki temel fark, Antep mutfağında bir yemeğin acı, Halep mutfağında da aynı yemeğin daha tatlı olmasıdır.



Bu arada El Rai, Cerablus ve Azez'de dolaşıyoruz. Bir taraftan da Türkiye'nin ne kadar önemli bir ülke olduğunu bir kez daha görüyoruz. Cerablus, Azez ve El Rai'nin güvenliği iyi bir şekilde sağlanıyor. Sağlık, eğitim ve diğer ihtiyaçlar karşılanıyor. Sivil toplum ve insani yardım kuruluşlarının 7 yıldır devam eden katkıları da yadsınamaz. Ayrıca Türkiye'den giden devlet kurumlarının ilgisi bölge halkını oldukça memnun ediyor. Tabii iş bununla bitmiyor. Gıda ve güvenlik gibi ihtiyaçlar devamlı olmak durumunda. Bu konuda devamlılığı sağlayan üretken yapılanmalara ihtiyaç var. İlkel sağlık koşullarının iyileştirilmesi, kadınların hayata katılımının artırılması, çocukların ailelerine kavuşturulması da insanlık görevi. Sonuçta, hayalleri yıkılan kadınların, anne ve babasını kaybetmiş çocukların yaptığı tek şey yine Suriyeli küçük Ahmet Faysal'ın yaptığı gibi umuda sarılmak. Onlar çok şey bekliyor. Biz elimizden geleni yapalım da...

#Suriye
#Cerablus
#Azez
7 yıl önce
Suriye'de umuda sarılmak...
Hz. Âdem kaç yıl önce yaşadı?
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…