|
Zeytin, Klima Çarpılması ve Anadolu

Çok gezen mi çok okuyan mı bilir? Kadim bir mesele. Aynı zamanda kuyuya atılan bir taş bu. Kim nasıl çıkarırsa o bilir aslında. Bugüne kadar kuyudan çıkardığım bir taş vaki değil ama.



Hatırı sayılır bir şekilde okuma yazma biliyorum. Tahsilim de fena sayılmaz. Bazı gerçeklerin hiçbir ansiklopedide veya kitapta bulunamayacağını da biliyorum bu yüzden. Zeytin mesela. Ansiklopediler dolusu yazılar yazılmıştır onun hakkında. Kutsal kitaplarda önemi hakkında bilgiler verilir. Hatta Kuran Kerim'de Tin Sure 'sinde zeytine yemin edilerek başlanır ve insanın en güzel biçimde yaratıldığı anlatılır:

“Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle/ Andolsun o incire, o zeytine, Sina dağına/ve bu güvenli beldeye ki/ Biz insanı en güzel biçimde yarattık.”


Zeytin'in hikayesi insanın yaratılışından itibaren bir şekilde hikayelere, şiirlere ve romanlara da konu olur. Zeytin değerlidir zira bazen bir toplumla özdeşleşir. Yetiştiriliş biçimi veya yenme biçimi toplum hakkında önemli ipuçları sunabilir. Devrimci şair, Marylin Buck, zeytin ağacıyla Filistin'i eşdeğer tutar mesela:

"İsrailoğlu Davut, Calut'a dönüştü, açgözlü, doyumsuz, merhametsiz/saldırdı çölün ve zeytin ağaçlarının kadim halkına."


Benim zeytinle olan hikâyem çocukluktan başlıyor ve zeytin ve domatesi kutsal ikili kabul ediyorum. Her ne kadar kahvaltıdan fazla hazzetmesem de zeytinin kahvaltının olmazsa olmazlarından biri olarak biliyorum. Benim bildiğimi, Türkiye'de yaşayan her insanoğlunun bildiği bu gerçeği, dünyanın hiçbir toplumu neden bilmiyor peki? İşte cevabını bilmediğim soru bu.



Hatırı sayılır bir tahsilim olduğunu söylemiştim. Bunun yanına hatırı sayılır derece ülkeler gördüğümü eklemek istiyorum. Avusturalya dışında gitmediğim kıta, görmediğim okyanus ve deniz yok. Şaka değil, 80'den fazla ülkeye gittim. Tuhaf ama gerçek bir bilgiye anca böyle ulaşabildim. Kutsal kitaplardan günümüze dek pek çok kitapta yer alan ve bin bir şekilde kullanılan zeytinin, sadece Anadolu'da kahvaltıda yendiği gerçeğini gezerek öğrendim. Zeytinin kahvaltıda yendiği tek uluslararası ortam uluslararası oteller, bunun sebebi ise oldukça basit. Ya sahipleri Türk ya da işletmecileri… Sonuç oldukça net. Kahvaltıda zeytin yiyen tek millet olarak kendimizle ne kadar gurur duysak az…



Zeytin hikâyesi burada dursun. Sıra klima çarpmasının, eski deyişle cereyan çarpmasının hikâyesinde. Sene 2002. New York'ta bir öğrenci evindeyim. Ev arkadaşlarım Kazak, Japon, Arap ve İtalyan. Sabah akşam klima çalışıyor. Bundan hiçbiri rahatsız olmuyor ama sadece ben oluyorum. Nerden eserse essin sadece beni çarpıyor. İşte böyle oluyordu. Beni çarpan klima, Türkiye'de herhangi birini çarpan klima, Türkiye dışında olan hiç kimseyi çarpmıyordu. Yani demem o ki klima çarpılması bi bize özgü. Dünyada bizden başka çarpılan da yok. Elbette Allah'ın hikmetinden sual olunmaz ama insan merak ediyor işte, “Neden biz?” diye.



Ortadoğu'da Arap ülkelerine gidenler ne dediğimi çok iyi anlayacaklardır. Her yerde sıcaklığının etkisini azaltmak için klima sonuna kadar açılır. Sıcak hava ve soğuk hava arasında kalan bünyenin yarattığı tek bir sonuç var: Grip. Nedeni ise yine oldukça basit klima çarpılması.



Çekirdeğin sadece Türkiye'de çitletilerek yendiği gerçeğinden hiç bahsetmiyorum bile. Benim yüzlerce kitapta okuyarak ulaşamayacağım bilgiye dünyanın farklı ülkelerinde tecrübesi olarak aktarıyorum bu tuhaf gerçekleri.



Şimdi soruyu tekrar soruyorum size çok okuyan mı bilir çok gezen mi?


#Zeytin
#Kur'an
#Ortadoğu
7 yıl önce
Zeytin, Klima Çarpılması ve Anadolu
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi