|
Bir Garip “Divane”

İzmir'in 150 bin nüfuslu bir ilçesi Torbalı'da bir tesis düşünün… İsmi Metin Oktay Tesisleri… Kapıdan içeri giriyorsunuz ve hemen ileride bir heykel, tam bir vefa anıtı: Sait Altınordu.



Biraz daha ileride antrenman sahaları başlıyor… İlk sıradaki sahanın ismi Gündüz Tekin Onay, bir sonraki ise Serpil Hamdi Tüzün…



Hayır, futbol müzesi falan değil bu bahsettiğimiz tesis, İzmir'in yükselen değeri Altınordu Futbol Kulübü'nün tesisleri… Yükselen değeri dediğime bakmayın, 94 yıllık bir kulüpten bahsediyoruz aslında. Geçmişte toplam 10 yıl şimdiki adıyla Süper Lig'de oynamış köklü bir kulüp Altınordu.



Peki neden bu isimleri seçmiş Altınordu, tesislerinde? Dikkat edin, yukarıdaki isimlerin tamamının ortak bir özelliği var… Hepsi yetiştirici, hepsi bu ülkenin öz kaynaklarına yatırım yapmış ve buna inanmış ve yine hepsi hayatlarını bu uğurda harcamış futbolun güzel adamları…



Bu, bütün adımlarını dikkatlice ve bir vazife şuuruyla yerine getiren bir kulübe dair işaretlerden birisi sadece… Biraz daha ileri gidersek karşılaştığımız şeyler çok daha garip.



Milyonlarca taraftarı olan büyük takımlarımızı düşünün, PR çalışması olarak yaptıkları sosyal sorumluluk projeleri dışında hiçbir derli toplu misyon ve vizyona sahip değillerdir…



Altınordu ise bir sloganla çıkıyor yola: “İyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu.”



Slogan atıp, rahatlayıp evine dönenlerden değil yalnız bu benzersiz futbol atılımını yapanlar… Örnek mi? Kitap okumayanların elendiği, futbolcularına sebze-meyve yetiştirmeyi öğretip, onları toprakla haşır neşir eden bir kulüpten bahsediyoruz desek daha fazla örnek gerekmez herhalde…



Yönetim anlayışını “öz kaynak” üzerine kurmuş, en büyük hayali önce Süper Lig'de sonra da Avrupa'da şampiyon olmak olan sıra dışı başkanı Seyit Mehmet Özkan'ın bu kocaman hayallerine rağmen, bütün bunları sadece altyapısından yetişmiş Türk oyuncularla sağlayacağına olan inancı takdire şayan…



Hayaller ve gerçekler sınırını çok doğru tespit etmiş, ayağı yere basan, sistemli ve idealist insan ve kurumların, hayallerine ulaşma ihtimalinin hiç de imkansız olmadığını 3 sene de 3 lig birden atlayıp, Süper Lig'in kapısından döndüğü gün ispat etmiş bir “deli” başkan Seyit Mehmet Özkan…



Tabi insan düşünmeden edemiyor, Süper Lig'e çıkmaları iyi mi olur kötü mü diye. Bu hepimizi sarmış karanlık bulutlar, rekabetle düşmanlığın ayırt edilemediği ruh emici atmosfer, acaba bu milli değerimizi de kirletir mi yoksa bataklıkta açan bir çiçek misali hepimize umut ışığı mı olur emin olamıyoruz…



Her şeyi birinci anlamından kullanmanın yazılı olmayan bir kural olduğu ülkemizde, kıymetli başkana “deli” demiş olmamız kimilerine garip gelebilir ama ben biliyorum ki, kendisi bu satırları okuduğunda bundan memnun olacaktır…



Şöyle bir geçmişe bakın, bu toprakların tarihini değiştirenler “deli”ler yani “divane”ler değil midir aslında?



Ne diyebiliriz ki? Allah sayılarını artırsın demekten başka…


#Metin Oktay Tesisleri
#Hamdi Tüzün
#Seyit Mehmet Özkan
7 years ago
Bir Garip “Divane”
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset