|
15 Temmuz direnişini tahfif etmeden…

15 Temmuz ve FETÖ ile ilgili haberlerde zaman zaman magazinleşme, sululuk, ciddiyetsizlik ağır basıyor.



Sadece magazinleşme ve sululuk değil… Kimisi de büyük bir savaşın içerisinde kendi küçük savaşının peşinden koşuyor, sisli havayı fırsat bilip kişisel hesaplarını görmek istiyor, birbirini FETÖ'cü olarak damgalayıp 'at izinin it izine' karışmasına yol açıyorlar…



FETÖ'ye destek olan bütün hainlerin deşifre edilmesi, cezalandırılması çok önemli… Ancak, bunu yaparken 15 Temmuz direnişini komedyenlerle, yelpazecilerle, menfaatçi ucuz yazarlarla, eski sporcularla mücadeleye indirgemek, mücadelenin merkezine bu isimleri yerleştirmek her şeyden önce 15 Temmuz şehitlerine hakarettir ve 15 Temmuz ruhunu tahfif etmektir.



O nedenle, bu hengâme içinde “ara sıra da olsa" ciddiyet göstermek, magazinleşmekten, sululuktan, kişisel hesaplaşmalardan sıyrılmak, at izini it izine karıştırmadan meseleye bakmakta yarar var.



Bakalım ki, son derece haklı ve doğru bir tespit olarak, Türkiye'nin ikinci istiklal savaşını başlattığı söylemini de tahfif etmemiş olalım.



Türkiye, uzun süreden beri ateş çemberinin ortasındaydı. Ki, hala öyle… Son birkaç yıl içinde yaşanan olayların fragmanına bakalım:



Rusya, Kırım'ı işgalinin ardından pervasızca Suriye'ye girip muhalifleri bombalıyor, Suudi Arabistan ve İran savaşın eşiğine geliyor, Avrupa mülteci sorunu altında eziliyor, Irak'ta DAEŞ güç kazanıyor, Yunanistan tam anlamıyla ekonomik çöküş yaşıyor, Rusya ile Türkiye arasındaki uçak krizi patlak veriyor, DAEŞ ve PYD/YPG gibi terör örgütleri işgalci devletler adına vekâlet savaşı yürütüyor… Ve bütün bunların merkezinde yer alan Suriye'de iç savaş daha da hararetleniyor.



Bu arada Türkiye'de havaalanlarına terör saldırıları düzenleniyor, şehirlerimizde üst üste bombalar patlatılıyor…



Ve son olarak 15 Temmuz'daki kanlı darbe girişimi oluyor…



Batı'nın kınayamadığı, sesini çıkaramadığı, hatta bazı marjinal batılıların başarısız oluşuna üzüldükleri 15 Temmuz'daki hain darbe girişimi bütün bu gelişmelerden bağımsız okunamaz.



FETÖ, küresel hesapları doğrultusunda Türkiye'yi işgal etmek isteyen kurtların ihale verdiği çakallar sürüsüydü. Çakallar başarılı olsaydı, Türkiye kurtların çöreklendiği bir ülke haline gelecekti.



15 Temmuz'daki hain girişimin akamete uğratılması sadece FETÖ çatısı altında birleşen çakallar sürüsünün kıstırılması ve boğulması değildi, aynı zamanda kurtların heveslerinin kursaklarında bırakılmasıydı.



Bu millet, 15 Temmuz gecesi çok daha büyük bir oyunla hesaplaştı; Ortadoğu'da yeni bir tasarımın yapılmasına mani oldu; küresel sistemin lordlarına/kurtlarına ve onların maşası olmaya soyunan hainlere/çakallara yem olacak uysal bir koyun olmadığını; dünyanın kaderinin 5 ülkenin dudakları arasında olmadığını gösterdi.



Kahramanlık buradadır. Destan buradadır. Tarihin akışını değiştirmek buradadır.



Millet, 15 Temmuz gecesi büyük güçlerin büyük hesaplarını yerle bir etti ve şimdi de devlet 24 Ağustos'ta başlattığı Fırat Kalkanı harekâtıyla bu hesapları altüst etmeye devam ediyor.



Daha önce de yazmıştım. Suriye'de DAEŞ'le savaşan hiçbir ülke yok. Bir tek Türkiye açıktan savaşıyor.



Rusya başından itibaren Esed rejimini ayakta tutmak için çaba harcıyor ve Özgür Suriye Ordusu ile Türkmenler başta olmak üzere rejim muhaliflerini bombalıyor.



PYD/YPG saflarında İngiliz militanlar savaşıyor.



PYD/YPG teröristlerinin ellerinde Alman yapımı tanksavarlar, silahlar görülüyor.



PKK ve PYD; AB'nin kalbi Brüksel'de istediği gibi at koşturuyor, Türkiye aleyhinde propagandalar yapıyor.



ABD, tek bir şeye; Türkiye'nin güneyinde PYD'nin oluşturacağı koridora kafayı takmış durumda…



DAEŞ'le savaşıyoruz diyen PYD ise göndere çekilmiş Amerikan bayrakları altında Özgür Suriye Ordusu'nun hâkimiyet sürdüğü toprakları işgal ederek ağababalarının arzu ettiği koridoru inşa etmekle meşguldü.



Özetle (Türkiye'den başka) kimsenin DAEŞ'le savaştığı yok…



Daha geçenlerde ABD Jetleri DAEŞ hedefleri diye Deyr Ez-Zur'daki Suriye ordusu birliklerini bombaladı ve bölgedeki havalimanı bir süre için DAEŞ'in kontrolüne geçti.



ABD bombalıyor, DAEŞ bombalanan bölgeye konuşlanıyor!



Rusya bombalıyor, DAEŞ bombalanan bölgeye konuşlanıyor.



Olan bu!



Küresel güçlerin DAEŞ'le sözde mücadelesi DAEŞ'e bir fiske etkisi bile yapmazken hatta her geçen gün DAEŞ'in güç ve toprak kazanmasına yol açarken, Türkiye'nin başlattığı Fırat Kalkanı operasyonu DAEŞ'e vurulan en büyük darbe oldu.



Buna karşın güya DAEŞ'i en büyük tehdit olarak ilan eden Batı medyasında Türkiye'nin DAEŞ'le mücadelesi hak ettiği ölçüde haber değeri taşımıyor. Türkiye düşmanı yerli Batıperest işbirlikçiler ise Türkiye'nin DAEŞ'le işbirliği yaptığı masalını anlatmaya devam ediyor.



Çünkü, Fırat Kalkanı, DAEŞ'le birlikte bir başka terör örgütü PYD-YPG'nin de defterini dürüyor; küresel hesapları bozguna uğratıyor; koridoru paramparça ediyor; kör bir yılanın büyük bir pitona dönüşüp Türkiye'yi sarmalamasına engel oluyor. PYD-YPG terör örgütünün, Türkiye'nin güneyinde, Irak sınırından Afrin'e uzanan bir koridor oluşturma hayallerini suya çalıyor; “PYD Fırat'ın batısına geçer, siz de mal mal bakarsınız" diyenlere olan biteni mal mal izlemekten başka yol bırakmıyor!



Suriye'deki bir başka muhalif grup olan Ahraru'ş Şam da, iki gün önce, Fırat Operasyonu'na katılma kararı aldı. Muhalifler ÖSO çatısı altında birleşiyor.



Eğer, araya fitne girip bu işbirliği bozulmazsa, Türkiye'nin öncülük ettiği bu kararlı mücadele, en azından Suriye'nin kuzeyindeki hesapları bütünüyle bozabilir ve dengeleri kalıcı olarak değiştirebilir.



Suriye'deki oyun büyüyor ve değişiyor. Oyuncuların oyun içindeki ağırlıkları da değişiyor.



ABD'nin bir anda İsrail'e 10 yıl içinde 38 milyar dolarlık askeri yardım yapma kararı alması boşuna değil… ABD ve İsrail, İsrail için tampon olan, İsrail için kalkan görevi üstlenen Esed'li bir Suriye'nin geleceğinden emin değiller artık…



Öyle görünüyor ki, bu aşamadan sonra çok daha sert bir süreç işleyecek.



Velhasıl, yaşadığımız şey magazin dergilerinin konusu değil, bir tarih yazılıyor, tarih yeni bir yola giriyor, inşallah, Türkiye bu tarihin nesnesi değil öznesi olacaktır.


#FETÖ
#15 Temmuz
#ABD
#PKK
#DAEŞ
8 yıl önce
15 Temmuz direnişini tahfif etmeden…
“Üzgünüm, çok üzgün...”
“Der Ton macht die Musik”
Piramit yeni ters dönmedi!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek