|
İspanyolca

Geçen hafta, Türkiye’nin zihinsel, siyasi, ticari faaliyetlerinin “karasal düşündüğümüz” için, ülkemizin etkisinin bölgemizle sınırlı kaldığına, küresel güç olmak istiyorsak “karasal düşünme” anlayışından “deniz aşırı” düşünme anlayışına geçmemiz gerektiğini yazmıştım.

Bunun için de İngilizce, Fransızca, Almanca tekelini kırmamız gerektiğini söylemiştim.

Nedenini de bu haftaki yazımda açıklayacağımı belirtmiştim.

Başlayalım:

İlköğretim, ortaöğretim ve lise müfredatımızda uzun yıllardan bu yana öğretilen yabancı dillere bir bakın; büyük oranda İngilizce hâkimiyeti var, sonra Almanca ve Fransızca…

Hadi, İngilizce tamam, dünyanın pek çok yerinde geçer akçe, ancak Almanca ve Fransızcanın hâkimiyeti dünyada oldukça sınırlı…

Almanca ve Fransızca, aslında dünya genelinde değil, Avrupa Birliği’nde hâkim. AB’de en çok konuşulan diller arasında birinci sırada İngilizce, ikinci sırada Almanca, üçüncü sırada Fransızca geliyor. Türkiye’de bu kadar geçer akçe olmasındaki etken de bu… Avrupa Birliği’ni zihnimizin, dünyamızın merkezine aldığımız için, benim deyimimle karasal düzlemde düşündüğümüz için, yönelimlerimizi de sadece batıya endekslemiş durumdayız.

Türkiye’deki bu dil yönelimi bile, tek başına, siyaset, bilim ve ekonomi dünyamızın bilinçaltında, dünyayı Avrupa Birliği ile sınırlı gördüğümüzün belirtisi. Yanı başımızdaki Arap dünyasıyla ilişkilerimiz bile oldukça sınırlı… Kaldı ki, Arapça, dünya genelinde en çok konuşulan beşinci dil ve Birleşmiş Milletlerde kabul edilen altı resmi dilden birisi…

Oysa Arapça, Türkiye’de coğrafyamızın ve dünyanın en önemli dillerinden biri kabul edilmekten daha çok, ilahiyat alanıyla sınırlıymış gibi algılanıyor. Yani; coğrafyamızdaki gelişmeleri takip etmek yerine; kelam, hadis ve bunun gibi alanlarda çalışma yapmak için öğretiliyor daha çok.

Birleşmiş Milletlerin kabul ettiği 6 resmi dilden birisi olan İspanyolca eğitimi ise ondan da geride…

Oysa dünya genelinde Fransızca ve Almanca konuşanlar İspanyolca konuşanların yarısı kadar bile değil, hatta Fransızca İspanyolcanın üçte biri, Almanca 5’te biri kadar.

Peki, dünyada, ana dil olarak en fazla ülkede konuşulan dil hangisi? İngilizce mi, Fransızca mı, Almanca mı?

Türkiye’de üniversite sınavlarında sadece bu üç dilden sınav yapıldığına göre bunlardan biri olmalı, öyle değil mi? Yüksek Öğretim Kurumu’nun, Milli Eğitim Bakanlığının da bir bildiği olmalı!

Arap Dili, Fars dili, Rus dili, İspanyol dili ve edebiyatı veya başka bir dil grubu bölümünde mi okumak istiyorsunuz, öyleyse İngilizce, Fransızca ya da Almanca soru kitapçığını işaretlemeniz gerekir. Böyle buyurmuş MEB veya YÖK, vakti zamanında.

Önce o soruyu cevaplayarak başlayayım: Ülke sayısı bakımından dünyada en fazla ülkede ana dil olarak konuşulan dil İspanyolcadır.

İspanyolca, tam 21 ülkede ana dil ve resmi dil olarak konuşuluyor. İlk resmi dil olma bakımından İngilizcenin de önünde yer alıyor. (İspanya, Küba, Arjantin, Bolivya, Kolombiya, Kosta Rika, Şili, Ekvador, Guatemala, Honduras, Meksika, Nikaragua, Panama, Paraguay, Peru, Porto Riko, Dominik Cumhuriyeti, El Salvador, Uruguay ve Venezuela'da.)

Filipinlerde de (zaten adı bir İspanya kralından geliyor) bir ara resmi dildi, ancak ABD-İspanya çekişmesini ABD kazanınca, resmi dil İngilizceye dönüştü. Ülkenin entelektüelleri arasında hala İspanyolca konuşulur.

Afrika’da çok hâkim olmamasına karşın, birkaç bölgede İspanyolca konuşuluyor.

Amerika Birleşik Devletleri'nde -ki ülkenin anayasası bir resmi dil tanımlamıyor- İngilizceden sonra en çok konuşulan ikinci dil İspanyolcadır. Ülke içinde anadili İspanyolca olan 41 milyon kişi var. Bu dili konuşanların sayısı ise çok daha fazla. ABD’liler, ikinci dil olarak İspanyolca öğreniyorlar. Özellikle ABD’nin güney bölgelerinde sadece İspanyolca konuşarak yaşanabilir.

Bir Amerikan filminde, bir polis, diğerine, “dostum, hayatta kalmak istiyorsan bu dili öğrenmelisin” diyordu. Son zamanlarda dikkatimi çekti, hangi Amerikan filmini izlesem, öyle ya da böyle mutlaka İspanyolcaya çarpıyor, ya da teğet geçiyor.

İspanyolca, hem Avrupa dili, hem de, Amerika Birleşik Devletleri dahil, koca bir kıtanın dili. Portekizce konuşulan 250 milyonluk Brezilya üzerinde de etkili, zaten çok yakın birbirine.

Yetmiyor; Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Amerikan Devletleri Örgütü, İbero-Amerikan Devletleri Örgütü, Afrika Birliği, UNASUR, Antarktika Anlaşması Sekreterliği, Latin Birliği, Karayip Ortak Pazarı ve NAFTA gibi uluslararası ve bölgelerarası organizasyonların da resmî dili.

Fransızcayı konuşan insan sayısı, dünya genelinde, üstelik anadili olmayanlarla birlikte, sadece 200 milyon. Almanca daha da az, dünya genelinde yaklaşık 120 milyon kişi tarafından konuşuluyor. Bunların çoğu da zaten Almanya, İsviçre ve Avusturya'da yaşıyor.

İspanyolca ise dünyada yaklaşık 600 milyon civarında insan tarafından konuşuluyor, sadece ana dil olarak konuşanların sayısı 500 milyon civarında.

Türkiye’deki genel geçer iddia şu: Söz konusu üç dil (İngilizce, Fransızca, Almanca) “bilim dili” olarak kabul ediliyor.

Ancak kazın ayağı öyle değil! İngilizce tamam, oysa Fransızca ve Almanca, internet üzerinde yer alan içerik bakımından İspanyolcanın oldukça gerisinde… Bugün internet üzerindeki içerik bakımından İspanyolca, Çince ve İngilizcenin ardından üçüncü sırada geliyor.

Peki, bize ne sağlayacak İspanyolcanın yaygın öğretimi… Her şeyden önce, Türkiye’nin gözden kaçırdığı 600 milyonluk İspanyol veya Latin dünyası ile köprü kurmasını sağlayacak. Latin Amerika kıtası ile ilişkilerde yeni bir ufuk ve açılım sağlayacak. İş çevrelerimiz için yeni imkânlar sağlayacak. İhracatımızın artmasına ve çeşitlenmesine vesile olacak. Akademisyenlerimizin, entelektüellerimizin, gazetelerimizin farklı içerik üretimlerinden yararlanmasını sağlayacak.

Dünya 5’ten büyüktür sözünü idrak etmemizi, dünyanın Avrupa Birliğinden ibaret olmadığını anlamamıza yol açacak.

Türkiye’yi karasal düşünmekten, karasal hareket etmekten çıkarıp, Türkiye’nin denizaşırı, okyanusaşırı hareket etmesine yol açacak.

Türkiye’yi bölgesel bir güç olmaktan çıkarıp küresel bir güç olmaya motive edecek. Yetmez mi? Değmez mi?

#İspanyolca
#Avrupa
#Türkiye
7 years ago
İspanyolca
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler