|
Kontrollü demokrat

Ressam Bob Ross 15 Temmuz gecesini anlatıyor:

Şahane bir resim yapmak için fırçanızı hazırladınız mı? Önümde her zamanki gibi beyaz bir tuvalim var. Daha önce sizinle hep doğa resimleri, manzara resimleri, Alaska dağlarını çizmiştik. Ancak ressamlar sadece doğa ve natürmort çizmezler, politik içerikli tablolar da çizerler, mesela Pablo Picasso “Guernica” ile İspanya iç savaşını ve Nazilerin Guernica şehrini bombalayışını resmetmişti. Biz de bu hafta üç tablo ile bir darbe girişimi çizelim, olay Türkiye’de geçsin ve tarihin en kanlı darbe girişimi olsun.

Fırçamızı alalım ve şuraya bir havalimanı çizelim. Ve tanklar… Tanklar darbelerin vazgeçilmez unsurudur. Şuraya, uçakların yanına birkaç tank çizelim.

Tanklar baylar… Tanklar karşı koymadığınız sürece güçlüdür. Şuraya tanklara karşı koyan alelade bir insan çizelim, tanklara karşı koyarken devleşen, tarihi bir figüre dönüşen bir insan… Tankın önüne yatan bir kahraman… Ki, bu insan hayatı boyunca “darbe olursa tankın önüne önce ben çıkarım” dememiş fakat yine de çıkmış olsun tankın önüne… Tarih böyle insanlarla doludur, Tiananmen olayları sırasında da böyle bir “meçhul isyancı” ortaya çıkmış ve tankların önüne kendini atıvermişti. Evet, bu güzel oldu, unutulmaz bir kahramanlık destanı…

Darbeler turnusol kâğıdı gibidir dostlarım. Sıradan insanların kahraman, kahraman gibi görünenlerin ise korkak olduğunu öğrenirsiniz. Kahramanı çizmiştik. Şimdi de şuraya, vaktiyle “Kim darbe girişimi yaparsa o tankın önüne ilk ben çıkacağım" diyerek kahramanlık taslamış olan bir muhalefet lideri çizelim. Ancak tankların önüne çıkarken değil, tankları görünce sessizce, korkakça sıvışan bir muhalefet lideri… Slogan bile atmadan. Tanklar beni çiğner korkusuyla sözünü çiğnemeyi göze alan, onurunu ayaklar altına alan bir muhalefet lideri.

Evet, birinci tablomuz, bence gerçeği olduğu gibi yansıtan bir tablo oldu, siz de buna benzer bir tablo çizebilirsiniz.

Şimdi ikinci tablomuza geçelim…

Önce, şuraya boğazı birleştiren bir köprü çizelim, yine tanklar, tanklar, tanklar… Bir tanklar ormanı… Karşısına korkusuz insanlar… Korkusuz kadınlar, korkusuz çocuklar, korkusuz erkekler… Tankların açtığı ateşlerle vurulup toprağa düşen ve fakat her seferinde daha da kalabalıklaşan kahramanlar… Tarihin en zor zamanında kahramanlaşan ve vatanları için canını feda eden insanlar… Işığımızı bu insanların üzerine veriyoruz, her biri güneş gibi parlıyorlar.

Köprünün alt tarafına bir yere, bir cami çizelim, gece vakti salalar okunan bir cami…

Caminin yanı başına, hemen şuraya bir kadın çizelim, çarşaflı bir kadın… Bir kamyonet bulup mahalleden topladığı insanlarla tanklara karşı koymaya çıkmış olsun…

Şuraya bir sokak çizelim… Helikopterden açılan ateşlerle asfaltın üzerinde yatan onlarca, belki hatta yüzlerce cansız bedenin bulunduğu bir sokak…

Şuraya da bir parlamento binası çizelim, uçaklar binayı yerle bir ederken “ölsek de bu meclisi terk etmeyeceğiz” diyen parlamenterler olsun içinde…

Şuraya da kahraman bir asker çizelim, darbenin hemen başında darbecilerden birini alnının ortasından vurduktan sonra vatanı için canını feda eden kahraman bir asker…

Şuraya da gerçek bir lider çizelim, darbe esnasında, havalimanında halkıyla beraber darbeye meydan okuyan bir lider… Elinde bir cep telefonu olsun, televizyonlara bağlanıp, bütün halkını meydanlara çıkmaya, darbeye karşı koymaya davet ederken çizmiş olalım…

Ve bütün bu olayların kenarına bir yere, şuraya da, yine bir muhalefet lideri çizelim, birinci tablodaki muhalefet liderini burada da görüyoruz, hani şu vaktiyle “darbe olursa tankların önüne ilk ben çıkarım” diyen “kontrollü demokrat”… Televizyon karşısında, ayaklarında terlik, kahvesini yudumluyor…

Onun da eline bir cep telefonu olsun, o da bir televizyon kanalına bağlanıyor ama sadece “gelişmeleri izliyoruz, arkadaşlar bilgilendiriyorlar” diyor…

Bu muhalefet liderini kendi halinde, tarihin akışı içinde küçük bir detay olarak çiziyoruz.

Tıpkı, “Ikarus’un Düşüşü Sırasında Bir Manzara” tablosunda olduğu gibi. O tabloyu biliyor musunuz? Hani şu, Hollandalı ressam Pieter Brueghel’e ait olan tablo…

Biraz ondan bahsedeyim… Tablonun merkezinde çift süren bir köylü vardır; onun arkasında bir çoban, resmin sağ alt köşesinde ise bir balıkçı… Çiftçinin sol üst tarafında, üzerine kale inşa edilmiş bir ada; onun ilerisinde ise bir liman şehri görülmektedir. İkarus, ufak bir figür olarak, sağ alt köşedeki balıkçının üst tarafında görülmektedir.

İkarus Yunan mitolojisinin bilinen karakterlerinden biridir: Balmumuyla tutturulmuş tüylerden oluşan kanat yapıp uçmaya çalışır fakat güneşe yaklaşmaya başladıkça balmumu erir ve kanatlar kopar, İkarus denize düşer.

Tabloda İkarus ikincil bir figür olarak yer alır. Resmin sağ alt köşesinde suya çakılırken çizilmiştir ve çırpınan bacaklarıyla gülünç bir figür oluşturur. Tablodaki diğer figürler, çiftçi, çoban ve balıkçı İkarus’ün düşüşüyle ilgilenmez, hatta tablodaki keklik bile boğulan İkarus'a bakmaz.

İşte bizim bu tablomuzda da söz konusu muhalefet lideri İkarus gibidir, vaktiyle “darbe olursa tankların önüne önce ben çıkarım” demiştir, bir bakıma balmumundan kanatlar yapmış ve yüksekten uçmuştur, ancak o balmumu kanatlar gerçeğe toslayınca parçalanmıştır, yani tankları görünce kaçacak delik aramıştır.

Nasıl ki “İkarus’un Düşüşü Sırasında Bir Manzara” tablosunda kimse İkarus’la ilgilenmiyorsa, bizim tablomuzda da kimse muhalefet lideriyle ilgilenmiyor, çünkü kimse ondan medet ummuyor, varlığı ya da yokluğu kimsenin umurunda değil… Fakat yine de “İkarus’un Düşüşü Sırasında Bir Manzara” tablosunda olduğu gibi tablomuzun ana konusu ve tablomuza adını veren şahsiyettir bu adam, tablomuzun adı bu nedenle “kontrollü demokrat”tır, fakat tarihin akışına hiçbir katkısı yoktur, bu nedenle onu olması gerektiği gibi çiziyoruz, bir hiç olarak!

Şimdi üçüncü tablomuza geçelim…

Bu tablomuzda ikinci tablomuzdaki “hiç”in, kontrollü demokratın, ya da hiçler toplamının kahraman olmak için sahneye çıkma çabasını çizeceğiz.

Artık darbe bastırılmıştır. O nedenle şuraya mavi bir gökyüzü altında beyaz renkli bir mahkeme salonu çizelim. İçinde darbecilerin yargılandığı bir salon…

Mahkeme salonunun dışına bir muhalefet lideri çizelim. Birinci ve ikinci tablomuzdaki muhalefet liderini… Darbeci gecesi atalet içindedir, darbe sonrası adalet diye bağırır.

Şuraya da gazete dağıtan bir çocuk çizelim… Yabancı gazeteler… O muhalefet liderinden Gandi diye söz eden gazeteler…

Şuraya da kendi ülkesine ihanet eden bir adam çizelim, yürüyüş için “Bastille?” diye tweet atan bir adam…

Şuraya da bir güruh çizelim, adına “adalet yürüyüşü” dedikleri şeye destek veren bir güruh… Evet, bunlar genel itibariyle, darbe gecesi ayağında terlikle televizyon karşısında kahvelerini yudumlayan bir güruh…

O güruhun içinde, 15 Temmuz gecesi camilerden okunan salaları susturmaya çalışan, tankların önüne yatan insanlar için “tanklarla cima eden insanlar” diye alay eden kişiler var.

İşte bunlar güya darbe karşıtıdır. Ama 15 Temmuz Darbesine karşı değil sonradan icat ettikleri sanal bir darbeye; 20 Temmuz darbesi dedikleri bir darbeye karşılardır. Çünkü bu insanlar 15 Temmuz Darbesi’nin kahramanı değil zavallısı olabilmişlerdir ancak, bu yüzden kahramanı olabileceklerini umdukları yeni bir darbe icat etmişlerdir kendilerine.

Görüyorsunuz ya, şahane bir tablo çizdik, kadınların, çocukların ve erkeklerin kahramanlaştığı şahane bir tablo… Ama özellikle bir kişi bu şahane tablo içinde ancak karikatür olarak yer alabildi.

Sanat biraz da budur; iki insan tipini ayırt etmemizi sağlar: Alelade gibi görünen insanların nasıl birer gerçek kahramana dönüşüverdiğini, olur olmaz zamanlarda kahramanlık taslayanların da nasıl birer karikatüre dönüştüğünü işaret eder bize. Hayatın ta kendisidir bu.

Biliyorum bu tablo benim kıvırcık saçlarımdan daha karışık oldu. Ama yine de taşları yerli yerine oturtan iyi bir perspektif sundu bize. Umarım bu tablo gerçek kahramanlarla kahraman rolüne soyunan karikatürleri ayırt etmenize yardımcı olmuştur. Ben Bob Ross, bu haftalık benden bu kadar.

#Ressam Bob Ross
#15 Temmuz
7 yıl önce
Kontrollü demokrat
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi