|
Paralel Devlet vs Devlet Bahçeli
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin şiddet içeren, hatta kimi zaman tekfir edercesine herkesi kolaylıkla vatan haini ilan eden sivri dili bir yana, kritik zamanlarda gösterdiği milli ve demokratik refleksler bir yana…

Bahçeli'nin kritik zamanlarda gösterdiği o milli ve demokratik reflekslerden biri 2007'deki Cumhurbaşkanlığı seçimleridir.

Hatırlayın; 27 Nisan bildirileri, '367 garabeti', CHP'nin Meclisi kilitlemesi, Anavatan'ın, DYP'nin Meclisin işleyişine kilit vuran zincirin halkalarından biri olması, vs… Bugün, Başkanlık sistemine karşı çıkıp Parlamenter sistemden yana olduklarını söyleyenler o günlerde Parlamenter sistemi bizzat kendi içtihatlarıyla ayaklar altına alıyordu.

Bahçeli, darbe söylentileri eşliğinde geçen 2007 genel seçiminde partisini Meclis'e yeniden taşımayı başardı ve Meclis'i kilitleyen siyasete sırtını dönerek 367 garabetini çöpe atmış oldu. Dakka bir, gol bir. Vesayetçi odaklar nezdinde Bahçeli'nin ilk büyük günahı bu oldu: AK Parti'ye Cumhurbaşkanı seçtirmek!

Bahçeli, bu “büyük günah”ı sırtında taşırken, partisi 2011 seçimlerinin hemen öncesindeki kaset skandalıyla sallandı. Dokuz genel başkan yardımcısı MHP'den istifa etmek zorunda kaldı. Bir yıl önce, 2010'da Deniz Baykal aynı şekilde kaset skandalıyla istifa etmek zorunda bırakılmış ve onun istifasıyla birlikte mezhepçi ve etnik politikalara garkolan “Yeni CHP” inşa edilmişti.

Aynı tarihlerde aynı yöntemi deneyen odaklar, hiç kuşkusuz MHP'den de bir “Yeni MHP” çıkarmak istiyorlardı. Bahçeli o ağır skandala rağmen istifa etmeyince, “Yeni MHP” kurulamamış oldu.

Bir söz vardır; beni öldürmeyen şey güçlendirir. Bahçeli, 2011 seçimlerinde kaset skandalına rağmen partisini, yine barajın üstünde tuttu ve Meclis'e taşımayı başardı.

Vesayetçiler nezdinde Bahçeli'nin ikinci büyük günahı hiç kuşkusuz 7 Haziran'dır.

7 Haziran'da bir bakıma “bize yüzde 60 derler” diye ortaya atılan Kılıçdardoğlu'nun o yüzde 60'lık bloku, daha en başından Bahçeli'nin “HDP'li hiçbir senaryoda yokuz” blokuna çarpıp parçalandı.

Bahçeli o gün aslında şunu söylüyordu: AK Parti'yi iktidardan indireceğiz diye Nişantaşı burjuvalarına, Cihangir solcularına, ikitelli ve paralel medyaya kulak verip HDP'yle kan kardeşi olacak değiliz. O kadar değil!

Oysa geçmişte HDP ile kanlı bıçaklı olmasına rağmen salt AK Parti düşmanlığı adına bunu yapanlar, yapabilenler oldu. Bunların başında Paralel yapı geliyor… Paralelciler, Çözüm Süreci işler bir haldeyken çözüm sürecini baltalamak için ellerinden geleni yapmışlardı. Bırakın çözüm sürecini; asalım, keselim, vuralım, kıralım diyen bir politikayı savunuyorlardı. Doğu ve Güneydoğu'daki görev yapan emniyet içindeki kadrolarını da bu şahin politikalarına hizmet amaçlı kullandılar. O dönemde ortaya çıkan istihbarat zafiyetinin altında büyük ölçüde o yapıya mensup kadroların dahli ve kastı olduğu bilinen bir gerçek. Hatta, PKK içindeki MİT mensuplarını deşifre etmeye ve infaz edilmelerine kadar vardırmışlardı işi…

İktidarla kavga ayyuka çıktığında ise 180 derece dönüş yapıp PKK'lılarla işbirliği yapmaya başladılar. Hatta memlekette ne kadar terör örgütü varsa, ne kadar AK Parti düşmanı ne kadar cenah, mahfil varsa, düşmanımın düşmanı dostum diyerek hepsiyle şer ittifakı yaptılar.

Bütün gazetelerini, televizyonlarını Kandil'in emrine tahsis ettiler…

Siyasette de aynı yolu izlediler.

HDP elde var birdi.

HDP'nin kuyruğuna takılmış CHP elde var ikiydi.

Geriye bir tek MHP kalıyordu. MHP'yi de HDP'li bir senaryonun içine itelerlerse iş tamamdı. Bunun için de Paralel Devlet'in Devlet Bahçeli'nin ruhunu ele geçirmesi gerekiyordu.

İşte tam bu sırada Paralel Devlet ile Devlet Bahçeli arasında savaş tamtamları çalmaya başladı. Devlet Bahçeli, 1 Kasım seçimi öncesinde “Hanımefendi biraz dinlenecek” diyerek kendince tedbir aldı.

Bahçeli'nin ısrarla “HDP'li hiçbir senaryoda yokum” demesi de, paralel siyaset mühendislerinin “AK Parti'yi iktidardan indirmek” uğruna başlattıkları ilkesiz ve kirli siyaset planlarını akamete uğrattı ve uğratmaya da devam ediyor.

MHP'li Semih Yalçın'ın geçtiğimiz günlerde Yeni Şafak gazetesine
da MHP'de yapılmak istenen operasyonu “Yüzde 60'ın intikamını almak istiyorlar” diye yorumlaması da bu planlara işaret ediyor zaten.

Şu bir gerçek: Bahçeli'nin “alayına hayır” siyaseti benimsemesi, yani “konuşulamaz adam” tutumu takınması dışarıdaki ve içerideki siyaset mühendislerinin işlerini hepten/yekten bozuyor.

Türk filmlerinin klişe repliği vardır: Bedenime sahip olabilirsin ama ruhuma asla… Paralel yapı ise, hemen her yerde bunun tam tersi bir strateji benimsiyor. Bakalım; Paralel Devlet, AK Parti'yi devirebilmek adına Devlet Bahçeli'nin ruhunu ele geçirip HDP'nin kuyruğu haline getirecek mi, bekleyip göreceğiz.
#MHP
#Bahçeli
#Politika
8 yıl önce
Paralel Devlet vs Devlet Bahçeli
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset