|
Sonra söyleyeceğimi baştan diyeyim: 30 Mart 2016 tarihi itibarı ile Türkiye'de bir kilo çeliğin fiyatı: 1 lira 40 kuruş. 30 Mart 2016 tarihi itibarı ile Türkiye'de bir kilo kabuklu cevizin fiyatı: 20 TL.


Bu sütunda öteden beri tarıma yatırım yapılmasını, teşvik verilmesini yazıyorum. Belki veriliyor ama yetersiz.



Çok şey bildiğim yok. Ama şunu seziyorum. Sanayi hem insanı hem dünyayı ağır ağır öldürüyor. Küresel sermayenin tüketim ekonomisi bu yolda yürüyor.



Tarım öyle değil.



Elbette şeytanî düşünceler, ihtiraslar devreye girip, ürünlerin genleriyle oynanmazsa. Yahut türlü ilaçlarla hem toprak, hem ürün zehirlenmezse. Bakın burada bile ilaç sanayi, gübre sanayi, yem sanayi vb. gibi sanayi söz konusudur.



Yukarıdaki rakamları dostum makina mühendisi İlhan Akkurt'tan aldım. İlhan bir çelik üretim tesisinde çalıştıktan sonra emekli oldu.

Çanakkale'nin Çan ilçesi köylerindendir. Meyveciliğe merak saldı ve önce kirazla başladı. Sonra organik çileği inceledi. Her iki meyve de dayanıksız olduğu ve risk taşıdığı için kendi arazisine ceviz dikmeye karar verdi.



Türkiye'de çokluk ABD menşeli Chandler cinsi ceviz dikiliyor. İlhan araştırmaları neticesinde Orta Asya menşeli Altay cevizini tercih etti.


Bu ceviz ülkemize geleli henüz 5-6 yıl olmuştur.



-35 ile +45 derecede ve deniz seviyesinden 1800 m. kadar yerlerde dikilebilir. Yerli cevizlerden ayrıldığı nokta şurası. Onlar Mayıs ortalarında çiçeklendiğinden geç kırağılardan etkilenir. Altay K-1 salkım türü Mayıs 15'ten Temmuz başına kadar çiçek açar ve geç donlardan etkilenmez. Taban suyu 5 m. olan tuzlu ve killi topraklar hariç fazla toprak seçmez. Kendi kendini dölleyerek üç yaşından sonra kök uzunluğu 30 m. çıkar ve su ihtiyacını kendi temin eder.



Altay cevizi sekiz yaşına geldiğinde ağaç başına yeşil kabuklu verimi 100 kg. olur. Bu kuru kabuklu olarak 40-50 kg. demektir. Yani ABD menşeli cevizlerin iki katı.


Altay'ın cevizini toplamak da gerekmiyor, çünkü meyvesini yere kendisi döker.


Geçen yıl ülkemizde 100 bin ton ceviz üretilmiş, 100 bin ton ceviz ithal edilmiştir. İhtiyaç ise 400 bin ton civarındadır.


Bu bilgileri İlhan'ın internette yayımlanan ceviz yazısından aldım.



Şimdi eğer derseniz ki, yahu bu arkadaş uzman değil, meraklı sadece.



O zaman Kırşehir-Kaman'a gidin, orada Ceviz Enstitüsü var, her türlü bilgiyi uzmanlardan edinin.



Bir zamanlar bu ülkede on beş bin ziraat mühendisinin işsiz dolaştığı söylenirdi. Çok sayıda ziraat fakültemiz var. Mezun olanlar devlet dairelerini doldurunca ötekilere yer kalmamıştır.



Bunlar arasında köy kökenli olan çoktur. Baba evine dönüp ziraatla uğraşsalar ya. Hem bilgileri hem öncü oluşları ile köylüyü de iyi tarıma yöneltirler.



Ülkemiz geniş. Uzanıp giden boş topraklar var. Verimsiz diyorlar çünkü su yok.

Sayın Veysel Eroğlu'nun başlattığı 1000 gölet projesi su temini için iyi bir başlangıçtır. Bu sayı 5000'e çıkabilir.


Bozkır sulanabilir.


Zaten ceviz çok su istemez. Dikimden sonra üç dört sene bakım ve suyunu ihmal etmeyeceksiniz. Ömrü yüz seneyi bulur.


Evladiyelik bir yatırımdır. Bir fabrika bile bu zaman zarfında kimbilir kaç kez yenilenmek zorundadır.



Son olarak “Tarımda yapılacak hamle”nin ülkemiz genç işsizleri için bir istihdam yaratacağına inanıyorum. “Beş bin köy, beş bin orman” projesi bu gibi hamlelere örnektir.



İyi bir inceleme ve planlama ile bozkırı işleyebilir, verimli hale getirebiliriz.



Şurasını unutmayalım kıtlık zamanı çelik yenmez ama tarım ürünü karın doyurur.

Bu günün yarını var. Halkını düşünen Osmanlı Devleti reaya dara düşmesin, mal ve yiyecek sıkıntısı çekilmesin diye ihracatı dahi yasaklamıştı.



Belki bu yüzden Kapitalizm'e geçemedik ama ben iyi ki geçemedik diyorum.


Ruhunu kaybetmeyi kim ister?


Kalbini kaybedip bir zalim olmayı kim ister?

#Cevizin fiyatı
#Sanayi
#Osmanlı Devleti
8 yıl önce
Ceviz
Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam
Terör, kaos ve coğrafyamızın geleceği - 2
Kur"ani Hayat
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek