|
Cumhurbaşkanlığı Sarayı

A. H. Tanpınar 19. asır Türk Edebiyatı Tarihi"nin girişinde "saray istiaresi" üzerine epeyce yorum yapmıştır. Bu yorumları hem eski edebiyatımız hem de toplum açısından okumak gerekir.

"Filhakika bütün bu dağınık unsurlar hiç olmazsa açıktan dinî ve tasavvufî olan eserlerin dışında bize geniş ve büyük bir saray istiaresi gibi görünürler. Bu uygunluğu göstermek için saray kelimesi üzerinde duralım.

Saray aydınlığın ve feyzin kaynağı muhteşem bir merkeze, hükümdara onun cazibesine idaresine bağlıdır. Her şey onun etrafında döner. Ona doğru koşar. Ona yakınlığı nisbetinde feyizli ve mesuttur. Çünkü bir sarayda olan her şey hükümdarın iradesi itibarıyla keyfî, az çok ilahî, özü itibariyle isabetli, yani hayrın kendisidir. Hükümdar, gölgesi telakki edildiği manevî âlemi, Allah"ı, Müslüman şarkta olduğu kadar Hıristiyan garpte de nasıl yeryüzünde temsil ediyorsa hayatı da öyle düzenler. Bütün tabiat ve eşya, müesseseler onun temsil ettiği bir hiyerarşiye göre tanzim edilmişti. Aşk, zihnî hayat, hayvanlar ve bitkiler âlemi, kozmik nizam, varlık hatta adem (çünkü ölümün ve âhıretin karşılığı olarak bir "saray, serây-ı adem" vardır) bütün mefhumlar vücudumuzun kendisi, hepsi saraydır. ........ Hayvanlar arasında en gösterişlisi olan aslan, çiçekler arasında gül böyledir. ........ Müslüman şark sarayının büyüklük ve debdebesi hükümdarın kudreti, hülasa hükümdarlık fikrinin bazan da realiteye rağmen düşüncelere kabul ettirdiği değerler, güzellik de içlerinde olmak üzere üç büyük işte toplanırdı: muharebe, av, şarap ve musiki meclisi. Dindarlıkta ve adalette hükümdar daima İslam"ın dört halifesine benzer."

Ancak Topkapı Sarayı"nı Avrupadakilerle kıyaslarsak fevkalade mütevazi bir yapıdır. Tanpınar bunu atlamış.

"Saray" kelimesi Osmanlı"yı temsil ettiği için Cumhuriyet döneminde itibar kaybetti. O kadar ki sokağa düştü. Sokak onun haşmet ve saltanatından faydalanma yoluna gitti: Düğün Sarayı, Simit Sarayı, Lahmacun sarayı vb.

Yeni inşa edilen Cumhurbaşkanlığı Sarayı"nın cephesine baktığımda için açılıyor. Bu tıpkı Avrupa"nın debdebeli sarayları yanında Topkapı"nın tevazuunu yansıtıyor. (Saray denince Dolmabahçe akla gelir) Merkezde bir ağırlık ve iki yana açılan kollar. Bunun benzeri binalara Anadolu kasaba ve şehirlerinde de raslanır ki adına "Hükumet Konağı" derler.

Biçim asrın başında vücut bulan "Millî Mimarî" akımından ve Sedat Hakkı Eldem"in "Türk Evi" tezinden ilham almış. Geniş saçaklı çatılar, yukardan aşağı inen pencereler, aydınlık bir yüz, sade, gösterişten uzak. Mesela İstanbul"da Çapa Yüksek Öğretmen Okulu böyledir. Ancak cephesinde çini kullanılmıştır.

Batıdaki saraylara kıyasen bu bir "konak" sayılır. Ama geniş bir alana yayılıyor.

Bu formu "devlet ana"ya benzetiyorum. Merkezde gövde, iki yana açılmış kollar, milleti kucaklamaya hazırlanıyor.

Bina gelenekten beslenmenin iyi bir örneği. Dikey değil yatay gelişiyor.

Mimarlarını ve emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.

Bazı yöneticilerimizin aklına bir "Selçuklu" imajı takılmış. Bu çok ince bir iş. Eğer modern bir bina yapıp ona Selçuklu usulü bir "Taç kapı" takarsanız. Bu altı kaval üstü şeşhane olur.

Oysa yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı bize Karadeniz konaklarını, Safranbolu evlerini çağrıştırıyor. Sanki ahşap gibi. Burada bir sıcaklık ve yakınlık hissediyoruz. Yüksek değil. Son zamanlarda şehirlerimizi kaplayan devasa gökdelenlere bir nazire olmuş. İyi de olmuş.

Geniş bir kullanım alanı ve birimleri var. Elbette ki bunların hepsi bir fonksiyon üstlenecektir.

Ayrıca bahçe, etrafı yine yerli bir anlayış ile düzenlenmeli, peyzaj ustaları burada dikkatli olmalılar.

Medeniyetimizin "su" unsurunu da ihmal etmeyip mütevazi su yolları ve havuzlar olmalıdır. Pek çok yerde rasladığımız sun"i şelaleler falan katiyyen buraya girmemeli.

Ancak binaya "saray" demek içimden gelmiyor. "Köşk" ise hafif kalıyor.

"Kampüs" üniversiteyi çağrıştırıyor.

Ad verme hususunda kararsız kaldım. Dert değil, zaten devlet adını koymuş. Umarım fonksiyon olarak mecazen "Adalet Sarayı" olur.

9 yıl önce
Cumhurbaşkanlığı Sarayı
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti