|
Kimi seçmeliyiz?
Geniş halk kitleleri için söylüyorum. Halkımız seçeceği adamın önce Müslüman olup olmadığına bakar. Ermeni adayları da seçtik ama. Onun ölçüsü “ahlak”. Ayrıca ehliyet ve liyakata baktılar.

Müslümanlık'ta ise beş vakit namazını kılıyorsa aliyül-âla. Orucunu tutar. Halkımız namaza gevşektir ama orucu ve kurbanı kaçırmaz. Ölçü % 80'in üzerindedir.

Müslüman adam doğru-dürüst olacak, adam kayırmayacak, sahtekârlık yapmayacak, söz verip sözünde duracak, emanete hıyanet etmeyecek, yalan söylemeyecek, haram yemeyecek.

Müslüman adam gösterişten kaçacak, mütevazı ve kanaatkâr olacak, kimseye yukardan bakmayacak, kibirli olmayacak, kimsenin kalbini kırmayacak, merhamet ve şefkat sahibi olacak.

Fedakar, cesur, izzet sahibi olacak. İslâm'a toz kondurmayacak.

İkinci olarak uçkuruna sahip olacak. Cebi para görünce biraz çaptan düşmüş karısını boşayıp yenisini almayacak, veya el altından dost tutmayacak.

Seçeceğimiz adam kimsenin karısına kızına bakmamalı, gözü dışarda olmamalı. İkinci hanım almak pek hoş görülmez. XIX. asırda dahi bu yolu seçenlerin oranı abartıldığı gibi değildir. Cem Bahar ile Alen Ruben'in yaptığı çalışmada oran % 3 olarak belirlenmiştir.

Üçüncüsü “bal tutan parmağını yalar” hesabıdır. Musluğun başına geçen hem kendine hem yakınlarına çıkar sağlamayacaktır.

Bunu dozunda olmak kaydı ile doğal bulurum. Siyaset bir bakıma güç devşirmek için yapılır. Ama bu asla “deveyi hamudu ile götürmek” noktasına varmamalıdır.

Ehliyet ve liyakat sahibi olmayanları haketmedikleri makamlara getirirseniz har vurup harman savurup hazineyi tam takır hale getirirler.

Bunların bir kısmı da iş yapıyormuş gibi gözükmek için akla ziyan projeleri gündeme getirirler.

Birini eşsiz bir mizah unsuru olarak anlatmak istiyorum.

Ak Parti iktidara gelince hazinedeki mevcut paranın nasıl çar-çur edildiğini gösteren bir belgesel yayımladı. Belgeselde Anadolu'da yarım kalmış fabrikaların iskeletleri sırıtıp duruyordu. Bu işler için kredi alanlar iyi kötü bir temel atmış, paranın geri kalan kısmı ile Ege sahillerinde arsalar almış, oteller yaptırmıştı.

Minareyi çalan kılıfını uydurur.

Konumuz olan acı görüntü ise şudur. Bozkırda koca bir tabela.

Kamera tabelaya yaklaşıyor. Yazıları okuyoruz: “Bilmem ne barajı. Suya girmek tehlikeli ve yasaktır. Avlanmak yasaktır.”

Kamera sonra baraj denilen yere dönüyor. Ortada ne su var, ne baraj. Yarısı yapılmış toprak bir duvar. Gerisi çöl.

“Paralar nasıl havaya uçtu” hakkında çok hikâye anlatılır. Bu hikâye hepsini özetliyor. Seçeceğimiz adam dernek başkanı, sendika başkanı, kurum ve kuruluş başkanı, parti başkanı, dekan, rektör, başbakan vb. olabilir.

Madem ki biz seçiyoruz reklama-propagandaya kanmayalım. Kendi ölçülerimiz olsun.

Madem seçtik o zaman adamda kusur bulmayalım.
#liyakat
#Kimi seçmeliyiz
#kanaatkâr
8 yıl önce
Kimi seçmeliyiz?
Biden-Xi buluşmasında Gazze için ne konuşuldu?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?